İş ciddi
Fındık bizim başlıca geçim kaynağımız ama özellikle son yıllarda gerek fiyat anlamında olsun gerekse bakım ve hasat anlamında olsun çok farklı boyutlara kadar nüfuz eden en kıymetli ürünümüz. Birçok derdiyle haşır neşir oluyoruz. Normal bakımından, gübrelemesinden, temizliğinden tutun hastalık ve zararlılarına kadar, mevsimsel şartlar nedeniyle oluşan olumsuzluklara kadar bir sürü derdi var. Toplayıp tutsan kollaması ayrı dert versen ayrı dert. Yani fındık devamız olduğu kadar aynı zamanda derdimiz de. Hele hele son zamanlar işin boyutu daha da değişti.
Biz bunu birkaç yıl önce duymaya başlamıştık. Bu Melen Barajı proje sahasında bahçeler falan istimlak edildikten sonra bir çeşit sahipsizlik kavramı ortaya çıkmıştı. Devlet malı falan deyip bahçelerden toplamalar başlamıştı. Hatta ömründe bahçe sahibi olmayanların tonlarca fındık verip mal mülk edindiklerini de duyduk. Tabi sadece o kadarla değil birçok yerde de ucu ciddi asayiş olaylarına varabilecek nitelikte olayların varlığını da duyduk şahit olduk. Şimdilerde konu biraz daha ileriye gitmiş halde. Son birkaç yıldır özellikle fındığın değerlenmeye başladığı birkaç yıldır artık sadece istimlak edilmiş arazilerde değil, direk sahipli arazilerde de aynı sıkıntılar gündeme gelmeye başladı. Sadece son bir iki hafta içinde Kocaali’nin birkaç mahallesinden bahçelerin yabancılar tarafından toplandığı ile ilgili haberler geliyor. Vatandaşın mağduriyeti giderek artıyor. Bu geçtiğimiz hafta içinde de üç farklı yerden aynı haber geldi. Ama bize ulaşan en ciddi mevzu bu haber olarak da yer verdiğimiz Karapelit’teki mevzu. Az değil 12, 13 dönümlük bir araziden bahsediyoruz ki bahçe sahibi öyle bir yeri işçi tutsa zaten iki üç günde falan toplayıp, çıkar. Burada olay öyle ilginç ki şimdiye kadar meydana gelen tüm fındık olaylarında, işin nasıl olduğunu gören duyan bilen hiç kimse yok. O kadar büyük arazilerin ne zaman nasıl ne şekilde toplandığı konusunda fikri olan yok. Üstelik de sezon hareketli ve her yer olabildiğince kalabalık iken. Zaten tuhaf olan da bu. Bu aynı zamanda bu tür vakaların organize şekilde ilerlediği ve ciddi bir ekip tarafından yapıldığını gösteriyor. Bir de vakaların ortak bir yönü var ki o da bahçe sahiplerinin durumu. Bahçeye fazla gitmeyen, yeri yerleşimi uzakta olan, işini görüp çıkan kişilerin arazilerinde bu tür olaylar meydana geliyor ki, bu da altı boş olan bir kavram değil. Yani çevrenin takip edildiğinin ve iyi bilindiğinin bir göstergesi. Organize bir iş gibi duruyor. Şimdiye kadar olan vakaları hemen hemen tamamı hukuki boyuta taşınmış durumda elbette ki güvenlik güçlerimiz gerekeni yapacaklardır. Bundan şüphemiz yok ama sanki bizim de biraz daha sıkı tedbir almamız gerekiyor gibi. Nasıl olacağı konusunda birçok fikir konuşulabilir elbette. En garantisi sezon boyunca bahçede kalıp malı sağ salim çıkarana kadar beklemek ama bekleyemeyecek durumda olanlar için durum biraz sıkıntı. Ve fındık değerlendikçe bunu yapan insanların iştahı daha da kabaracak risk biraz daha artacak gibi görünüyor. Merkezlere yakın yerlerde veya işlek yol üstünde olan bahçeler biraz daha ayakaltı olduğu için güvende gibi görünüyor ama oralarda da ayak üstücüler ne buldularsa alıp geçiyorlar.
Bundan birkaç yıl önce benim de başıma geldi. Bahçeyi bitirmeye yakın şiddetli yağmur yağınca toplamayı bıraktık. İşçiyi gönderdik. Geride de bahçenin yola yakın kısmında yanlış hatırlamıyorsam bi 60 70 ocak kadar yer toplanacak kalmıştı. Ertesi gün gelir toplarız dedik. Ama ertesi gün de yağmur yağdı. Bahçe yolu o zaman toprak yol olduğu için yol ıslakken araba gitmiyordu. Biz iki gün yağmuru bekleyip üçüncü gün bahçeye gittik ki o hoo millet işi çoktan görmüş. Hani bir de bitirip çıktık falan gibi de değil. Sıra başına kova çuval falan da koyduk toplanmaya devam ediyor diye ama bizim kovayı çuvalı dinleyen kim. Girmişler dünya fındığı toplamışlar, bir kısmını da oturup ayıklamışlar. Kendi bahçeleri gibi yiyip içip gitmişler. Biz de ondan sonraki yıllarda işi daha sıkı tutmaya başladık tabi.
Velhasıl bu fındık olayı yeni bir mevzu değil eskiden de vardı, şimdi de var ve bundan sonra da olacak. Kolluk kuvvetlerimiz vatandaşın canını malını korumakla huzurunu tesis etmekle görevli ama bu konu çok geniş zaman ve mekana yayılan, büyük araziyi kapsayan ve çok detaylı bir konu olduğu için tabiri caiz ise onların da kolay kolay yetişemeyecekleri bir boyutta cereyan ediyor. Ve öyle sanıyorum ki artık bu işi oturup enine boyuna konuşmanın zamanı geldi. Öyle sıradan da değil. İlgili kurumların tamamının üst düzeyde ve gerçek bir çözüm bulmak amacıyla bir araya geldiği ciddi bir buluşma şart gibi görünüyor. Aksi halde birçok üreticinin canı yanacak gibi duruyor. Sağlıkla kalın…