İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar
18 yıldır, aralıksız halkının yüksek teveccühü ile Belediye Başkanlığını, halkına çağdaş yaşama dair bütün nimetleri sunarak sürdüren Profesör Yılmaz Büyükerşen‘in Eskişehir’i, nasıl Türkiye’nin yaşanabilir şehirleri içerisinde birinci sıraya oturttuğunu anlatan “Çalar Saat” programıyla İsmail Küçükkaya’yı seyrediyordum geçen sabah saat 8.30’da…
***
Yıllar öncesinde, kıyısından geçerken pis kokularından dolayı burnumu tutarak geçtiğim Porsuk Çayı’nın nasıl da sükseli kayık ve motorlarıyla, kıyısında her türlü etkinliğin yapılabildiği, parkları, balmumu ve heykel müzeleri ile nasıl da “canlı ve yaşayan şehir” haline geldiğini gördükçe, yıllardır hayalini kurduğum ve hayallerimi gerçekleştirmek için, taşın altına kafamı koyarak iki kez talip olduğum, yaşadığım (bir zamanlarda) sevdalım olan Karasu aklıma geliyordu…
***
1999 yılındaki Belediye Başkanlığı adaylık sürecinde kurduğum hayalleri gerçekleştirmek için CHP’nin “Kent Profesörleri” Ankara Belediye Başkanı (Merhum) Ali Dinçer ve Kocaeli Belediye Başkanı Sefa Sirmen ile bire bir görüşerek, bu hayallerimin gerçekleşme durumlarını sormuştum…
***
Şehrin tam göbeğinden ve hatta Kaymakamlık binasının dibinden geçen ve maalesef kanalizasyon kokusuna aldırış etmeyen idareciler ve halka rağmen, “Kanal”ın Maden Deresi’nden kalkan motorların, Küçükboğaz Gölü ve Sakarya Nehri’yle buluşması hayalimin mümkün olabileceğini ve bu yönde her türlü katkıyı yapabilecekleri anlar aklıma geliyordu sabahki İsmailli çalar saatte…
***
Karasu’da, orta direk halkın nefes aldığı futbol, voleybol, bisiklet ve yürüyüş alanlarıyla, müthiş bir dinlence yeri olabileceği Küçükboğaz Gölü, amatör balıkçıların avlandıkları, göle uygun kayıklarla, yosun kokusuyla yapılan gezintilerle, cıvıl cıvıl bir yer olması, hayallerimin de, mümkün olduğu umuduyla dönüyordum yine Ankara’daki Ali Dinçer ve Kocaeli’ndeki Sefa Sirmen görüşmelerinden…
***
“Çalar Saati” seyretmeye devam ederken, cıvıl cıvıl parklarıyla Eskişehir’de yaşayan gençlerin nasıl da neşe içerisinde oynaştıklarını görünce Karasu girişinde, adeta şehrin böğrüne saplanan Organize Sanayi Alanı için müthiş bir yaban hayvanların insanlarla birlikte olabildiği “Orman Park” hayalim aklıma geliyordu…
***
Bisikletli insanları gördükçe araba anarşizminin önlenemediği şehir merkezinde trafik terörünü nasıl önleneceğine dair Ulaştırma Bakanlığı yetkililerinden de alabileceğim katkı ile bisiklet kullanımının özendirildiği “Pedalşör Karasu” hayallerim aklıma geliyordu…
***
Karasu, Ünlü tenor Hüseyin Likos, tiyatro sanatçıları Timur Acar, Okan Kulaksız, Türk Halk Müziği sanatçısı Mustafa Topaloğlu gibi değerleriyle, opera ve tiyatrosu ful çeken “Sanatsever Şehir” aklımdan geçiyordu İsmail Küçükkaya, Yılmaz Büyükerşen’in Eskişehir’ini anlatırken…
***
Eskişehir’de, Tramvay taşımacılığını görünce Karasu neden “arabasız rahat edilen bir şehir” olmasın diyordum…
***
Deniz kıyısındaki düşman taarruzlarına karşı yapılan korunakların, koruma altına alınması, İpsiz Recep ve yöresel silah arkadaşlarına dair bir anıt heykelin şehrin merkezine yaptırılması, hep hayallerimi süslüyordu Eskişehir’de gördüğüm balmumu ve heykellerden sonra…
***
Hülasa… İnsan hayal edebildiği sürece insandır… Hayal etmeyen insan ise ruhsuz bir varlıktan farksızdır… Hem insan niye yaşar hayal ettiği hedefleri başarma amacında olmadıktan sonra değil mi sevgili okurlar?