İlk üç haftalık süper lig analizi
2022-2023 futbol sezonu başlayalı üç hafta oldu. Önümüzdeki hafta yani dördüncü haftadan itibaren çok daha zevkli ve çekişmeli müsabakalar ve aynı güzellikte goller ve pozisyonlar izliyoruz.
Özellikle İstanbul takımı olan Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray takımları kadrolarını çok çok güçlendirdiler.
Burada Fenerbahçe futbol kulübüne ayrı bir parantez açmak istiyorum. Kaynağı nereden buldular bilmiyorum ama aynı mevkide en az dört – beş oyuncu olmak kaydı ile transfer yaparak çok güçlü bir kadro oluşturdular. Yani bir Fenerbahçe’den üç ayrı Süper Lig takımı çıkar emin olun.
Şunu hemen belirteyim Fenerbahçe ligde bu sene şampiyon olamaz ise, sanıyorum kapısına kilit vuracak gibi görünüyor. Umarım başkanları ve yöneticileri bunun ince hesabını yapmışlardır.
Galatasaray ve Beşiktaş’ta transfer yaptılar ama çok daha akılcı ve nokta transferler bunlar. Yani ligimiz de hem oyuncu hem oyun kalitesi artmış gibi görünüyor ilk üç haftaya baktığımızda.
Galatasaray takımının yeni hocası, Fatih Terim’in izlerini silme peşinden koşmayı bırakırsa ligde güzel işler yapacak ama Okan Burak hocanın bu kompleksten kendini mutlaka kurtarması lazım. Yoksa böyle devam ederse geçtiğimiz sezonda olduğu gibi ligde nal toplar.
Trabzonspor’a gelince geçtiğimiz sezonun uzak ara şampiyon olmuş takımı inanılmaz bir düşüş yaşıyor. Kadrosunda pek değişiklik yapmadı ve hatta en iyi golcülerini kaybettiler ama şampiyon olan kadro hemen hemen aynı. Fakat ligin en kötü futbolunu oynadılar ilk üç müsabakada ve bu kötü oyun hem şampiyonlar liginden elenmelerine hem de ligdeki maç skorlarına yansıdı. Umarım toparlanırlar ve geçen yılın şampiyonu kibirliliğinden kurtulup yeni lige dönerler. Akılları hala orada çünkü hem oyuncuların hem Abdullah Avcı’nın.
Gelelim asıl yazacaklarımı içeren Beşiktaş Kulübüne.
Şu ana kadar ligin en iyi ve göze hoş gelen estetik futbolunu oynuyorlar. Mütevazi ama akıllı yapılan transferler deyim yerinde ise “cuk” oturdu.
Türkiye’de Fenerbahçeli Aleks’ten sonra çok uzun bir süre “pleymeykır” (oyun kurucu) pozisyonun da bir futbolcu görmemiştik ve yoktu da. Ufak tefek görüntü sergileyen oyuncular oldu ama mum alevi gibi parlayıp söndüler maç maç. Peki, nereye kadar? Geçen hafta izlediğim Beşiktaş – Sivasspor maçına kadar. Futbol müsabakaları istisnalar dışın da elbette sahada oynanır ve kazanılır ya da kaybedilir. Ancak Beşiktaş taraftarı gördüğüm kadarı ile kazansa da berabere kalsa da hatta belki yarın bir gün yenilse de, güle oynaya maçları izlemeye başladılar ve bu durum devam edecek gibi. Ve yine abartmadan yazıyorum gol ve galibiyet Beşiktaş takımı için çok kolay gibi duruyor oynan futbola göre. Bunlar Beşiktaş kulübünün artıları. Ancak hocayı anlamak mümkün değil… Ne yapmaya çalışıyor, kafasında ne planlar kuruyor, takımının lehine mi aleyhine mi çalışıyor anlamak çok zor. Ben çözemedim yılların teknik direktörü olarak. Neden mi değerli okuyucular? Gerçi bizim ülkemiz de antrenör, teknik direktör çooook. Geçen hafta köşemde belirtmiştim. Şimdi bu yorumlarıma da muhalefet yapacaklar. Akılcı ise bu muhalefet eyvallah ama sırf ben dedim, yazdım diye karşı çıkacaklar emin olun. Süper Lig’de son üç haftanın en iyisi Beşiktaşlı Salih ama Beşiktaş’ın hocasının üç maçta da onu neden oyundan aldığını kendinin izah edememesi gibi, çoğu kimse bende dahil anlayamadık… Alanya maçında da aynı hatayı yaptı. Maç 3-0’dan 3-3’e geldi. Sivasspor maçında Salih’i oyundan aldı. Beşiktaş takımının oyunu bir anda mahalle takımı oyununa döndü. Pozisyon üretemedi, oyun kurgusu ve pozisyon üstünlüğü Sivasspor’a geçti. On dakika daha olsaydı Beşiktaş takımı maçı kaybedebilirdi. Birileri hocayı uyarmalı. Kim ne derse desin bugün ligimizin en iyi oyuncusu Salih Uçan. Beşiktaş takımında topa basan, pas yapan, oyunu yönlendiren, saha içi koordinasyonu sağlayan hep o Salih… Deyim yerinde ise son model bir aracın şoförü gibi, istediği ve yetenekleri dahilinde yaptığı işin kuralına ve kaidesine göre aracı yönlendiriyor. Öyle kolay değil bu oyun kuruculuğu, özellikle ülkemizde. Biz de herkes oyun kurucu pozisyonun da görüyor kendini ve ona göre oynamaya çalışıyor, becersin ya da becermesin. Ve Salih oyundan alınınca araba duruyor takımın hareket kabiliyeti kalmıyor ve geri vitese takılıyor oynanan oyunun kurgusu. Gözlemim şu, katılın ya da katılmayın Salih sahada olmayınca Beşiktaş’ın oynadığı oyun ve futbol tipik “Türk Futbolu”na dönüyor. Özellikle Biz yani futbolun mutfağında olanlar ve tabi ki gerçek futbol severler hangi takım olursa olsun iyi futbol izlemek isteriz elbette. Uzun yıllar bölge antrenörü olduğum dönemlerde hep seçici oldum. Salih gibi oyuncuları çok aradım ve buldum da. Onları Türk futboluna kazandırdığım için de çok mutluyum ve gururluyum.
Bu gün bana deseler ki hocam milli takımı ya da Türkiye karmasını sen yap, kadronun en başına yazacağım ilk isim Salih Uça olur sonra diğerleri gelir. Beşiktaş’ta ilk üç haftada hocanın çizdiği görüntü şu. Hocanın ilk on birin de Salih Uçan yok. Böyle iddialı konuşuyorum not edin bir yere. Bunu ne için söylüyorum yarın Atiba ve Josef gelince bunu hep beraber göreceğiz.
İsmael mi İsmail mi ismi her ne ise şimdiden o zemini oluşturmaya çalışıyor buna adım gibi eminim. Ve peşin peşin yazıyorum bu hoca hem Türk futboluna hem Beşiktaş’a inanılmaz zararlar verecek bu kafayla. Benim uyarmam yetmez biliyorum ama bu haftaki Sakarya Kuzey Gazetesi’nde yazdığım köşe yazımı Beşiktaş kulübüne ve başkanına göndereceğim. Bir an önce Beşiktaş yönetimi hocayı uyarmalı. Hem Türk futbolu için, hem Beşiktaş için… Kalın sağlıcakla. Selam ve dua ile…