Erman Cinasoğlu,”Ne öldürür, ne güldürür”
Ekmeğimiz aşımız, her şeyimiz fındık olunca, önemli bir gelişme olacağı zaman takdir edersiniz ki bizim için hayat durma noktasına geliyor. Geçtiğimiz hafta içi de yine öyle dönemlerden biriydi. ‘Acaba ne zaman?’ diye beklerken TMO fındıkta müdahale alım fiyatlarını açıkladı. Fındık fiyatı bölgemiz için ve fındık üreticisi için her zaman tartışma meselesi oldu. Gerek zaman bakımında gerekse değer bakımından sürekli gündemde oldu. Geçtiğimiz yıllarda fiyat açıklaması oldukça geç yapılmıştı. Neredeyse sezonun ortasında açıklanmıştı ki o zamana dek zaten fındığın önemli bir bölümü piyasaya çoktan inmişti. Bu kez açıklanma zamanı olarak oldukça iyi bir zaman seçildiği görüşünün hakim olduğunu belirtmek istiyorum. Çok geç olması zaten iyi değil, çok erken olması da spekülasonu körükleyecekti. Tam sezon başı oldukça iyi bir zaman oldu. mağduriyeti önemli ölçüde giderdiği kanaatindeyim.
130 Lira olarak açıklanan fiyat konusuna gelince üreticiyi pek tatmin etmedi. Açık konuşmak gerekirse sokakta kullanılan tabir ‘Ne öldürür, ne güldürür’ dedikleri türden. Sıradan bir üreticiye fındık dediğiniz zaman, temizlik bakım, ilaç, gübre, nakliye, patoz, işçilik ve depolama maliyetlerinden dert yanıyor. Bütün her şey en az dört beş kat artarken fındığın hemen hemen yerinde sayması üreticinin moralini bozmuş gibi görünüyor. Tabi burada tüccarın da nasıl bir tepki vereceği önemli. Yazımı yazarken kısa bir göz gezdirdim ama kota olup olmayacağı, olursa ne kadar olacağı konusunda net bir şey göremedim. Öyle sanıyorum ki tüccarın tepkisi kota meselesi netleştikten sonra ortaya çıkacak. Aslına yazmaya kalksak sayfalar dolusu yazarız ama şimdilik kısa kesmenin makul olacağını düşünüyorum. Tüm fındık üreticilerimize bereketli ve helalinden bol kazançlı bir sezon diliyorum.
Reklam panoları
Geçtiğimiz hafta sahilin merkez plajı kısmında küçük bi çalışma yapıldı. Bir aç farklı noktaya panolar inşa edildi. Buralara ücreti karşılığında reklamlar konulmaya başlandı. Belediyeye gelir getirici bir çalışma olması nedeniyle aslında önemli ama hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da eleştiriler gelmeye başladı. Birçok vatandaş ve esnafla görüşme fırsatı buldum. Kimisi takdir ediyor ama kimisi de sahilin görüntüsünü kestiği için memnuniyetsizliğini ifade etmekten geri durmuyor. Reklam panoları sahilde kalır mı kalmaz mı bilmiyorum ama Kocaali’de o projenin uygulanabileceği birçok nokta var. Bence sahilden ziyade ilçe merkezinde ve ana arterler üzerinde mutlaka hayata geçirilmeli. İlçenin iki ana caddesinde ve iki grup yolu üzerinde çok sayıda boş arazi var. Bunların neredeyse tamamına yakını çevre halkının atık atma alanı gibi. Ayrıca düzensiz ağaçlanma zararlı ot ve dikenler buraları oldukça pis bir görüntüye sokuyor. Bildiğim kadarıyla geçtiğimiz dönemde belediye buralarla ilgili bir ihtar çalışması yapmıştı ama sonradan rafa kalktı diye hatırlıyorum. Bence bu arazi sahipleri ile görüşüp güzel bir proje başlatılabilir. Hem görüntü kirliliği ortadan kalkmış olur hem de düzenli olarak gelir getirebilecek bir kanal açılmış olur.
Sakalımız da var ama
Bu haftanın en çok konuşulan konularından birisi de sosyal medya platformu İnstagram’a erişin kısıtlanmasıydı. Bu konuda herkes kendi durduğu yere göre fikir belirtiyor. Sokakta muhalefet farklı bir yerde iktidar farklı bir yerde duruyor. Özgürlükten bahsedenlerin sayısı da oldukça fazla. Neymiş “İnsanların iletişim hakkı elinden alınıyormuş”. Ne yani İnstagram yokken insanlar ne yapıyordu diye soruyorum bende. Ayrıca mahkeme kararları açıklandı. Sen Türkiye’de, dolandırıcılığa, fuhuş ticaretine, kaçakçılığa, terör propagandasına, çocuk mafyasına, organ mafyasına ve dahi her şeye çanak tutacaksın ama bunun bir karşılığı olmayacak öyle mi? O işler geçti. Bir de oraları mekan edinen kurumlar var. Mesela bizim kaymakamlık olsun diğer bir çok kurum olsun, bütün haberlerini sanki resmi bir şeymiş gibi sadece İnstagram üzerinden paylaşıyordu. Halbuki hepsinin gov.tr uzantılı resmi siteleri var. Ben daha önce defalarca söyledim. Resmen yalvardım. Dedim ki “Bunların akıbeti belli değil. Siz özel şahıs değilsiniz. Resmi sitenizi ayakta tutun. Bütün sosyal medya platformları kapatır gider ama sizin gov.tr siteniz gitmez”. Sakalımız da var ama bir Allah’ın kuluna laf dinletemedik. Şimdi ne oldu? Biri gitti. Umarım kurum amirlerimiz konunu vahametini bir nebze de olsa anlamışlardır ve yaptıkları yanlıştan bir an önce geri dönerler. Bu arada Türkiye’nin hukuki düzenine uymayan hiçbir sosyal medya platformunun kalıcı olmadığını hatırlatmak istiyorum. Buna göre hareket etmenizde yarar var der, susarım. Sağlıkla kalın…