Köşe Yazıları

Erman Cinasoğlu, “Bitse de kurtulsak”

Bitse de kurtulsak

İnsan bazen kendi kendine kalınca içi geçer, geçmişe dalar, güzel şeyleri hatırlar da istemsizce tebessüm eder ya. Şimdi bundan birkaç gün sonra yeni bir yıla gireceğiz. Şu günlerde düşünüyorum, 2024’e girdiğimiz zaman ola ki kendi halime kaldım ve geçmişe dalıp gitmek istedim. Soruyorum kendi kendime ‘2023’ün neresine dalarım acaba’ diye? Vallahi de billahi de numunelik bir şey bulamıyorum. Ömrümün en felaket yıllarından birini yaşadım hatta yaşadık. Malum, Rusya Ukrayna savaşından dolayı ekonomik anlamda büyük bir sıkıntıyla girdik 2023’e. Onun zorluğuyla uğraşırken araya asrın felaketi olarak tarihe geçen Maraş depremi girdi ki canımız yandıkça yandı. Daha onun acısını dindiremeden üst üste sel felaketleri oldu. Depremde kaybettiğimiz 51 bin insanımız yetmiyormuş gibi, yüzlerce insanımızı da sel felaketlerinde kaybettik. Onun sıkıntısını çekerken bir de seçim telaşesi yaşadık ki sormayın gitsin. Her ne kadar az sorunlu atlatmış olsak da her an herkesin diken üstünde olduğu “Acaba nerede, ney patlak verecek?’ diye korkuyla beklediği müthiş stresli bir dönemdi. Etkisi uzun süre de devam etti.

Tam biraz rahatladık derken enflasyon patlak verdi, sosyal medya üzerinden bunu kaşıyıp iç karışıklık çıkarmak isteyenler hücum etti. Yine diken üstünde bekledik. Bir taraftan onlarla uğraşırken bu sefer de yangınlar patlak verdi. Bir kısmı doğal nedenlerden ötürü olsa da neredeyse yarıya yakını terör kaynaklı yangınlardı ki onlarca vatandaşımız bu sefer yangınlarda hayatını kaybetti. Giden mal mülkün, girdiğimiz zararın da haddi hesabı yok. Tam onu atlattık biraz rahatladık yavaş yavaş normale dönüyoruz derken bu sefer de katil İsrail’in Gazze saldırısı başladı ki iki buçuk ayı aşkın süredir her gün en az beş yüz insan, beş yüz Müslüman, kadın çocuk diye ayrım gözetmeksizin katlediliyor. İçimiz yandıkça yanıyor.

İnanır mısınız bilmem ama ben son bir haftadır gerek evimde olsun gerekse sokakta, kimle konuşursam konuşayım ‘Bu kadar afet felaket kıyım yeter, şu yıl hayırlısıyla bir bitse de kurtulsak’ diyorum. Sanki yıl bitmeden bir şeyler olacağı içime doğmuş gibi sürekli tedirgin bekliyordum. Ha bitti ha bitecek derken iki gün üst üste Şehit haberi aldık. 2023, bitmeden 2023’lüğünü yaptı yine canımızı yaktı. Ben bu yazıyı Pazartesi günü akşam saatlerinde yazıyorum. Siz muhtemelen Çarşamba günü okuyor olacaksınız. Siz okurken de bitmesine dört gün kalmış olacak. ‘İnşallah’ diyorum, bir yerden bir felaket haberi daha almadan kazasız belasız biter de kurtuluruz. Emin olun 2024 ve ötesine geçtikten sonra, geçmişe bakınca hiç hatırlamayacağım veya aklıma gelse de hatırlamak istemeyeceğin tek yıl bu yıl olacak. Bu vesile ile şimdiden yeni yılınızı canı gönülden kutluyor, televizyona veya telefona her baktığınızda insanların, kadın ve çocukların canlı canlı kıyıldığına şahit olmadığınız, afetlerin yaşanmadığı, gece başınız yastığa koyduğunuzda huzur içinde uyuyabildiğiniz sağlık ve mutluluk dolu bir yıl diliyorum. Sevdikleriniz ve sevenlerinizle nice güzel yıllara.

Siyasi bereket

Gelelim işin siyasi tarafına. Seçim atmosferi ile girmiştik 2023’e yine seçim atmosferi ile çıkıyoruz. Bu yıl sadece siyasi açıdan bereketi bir yıl oldu. Umarım bu bereket yeni yılda da aynı şekilde devam eder. Şu günlerde Kocaali bundan nasibini alıyor desek yanılmış olmayız. Malum Ak Parti elde avuçta kim var kim yok, bütün kadrolarıyla birlikte sahada. Adım atmadık yer girilmedik kahve bırakmıyorlar. Verdikleri birlik beraberlik mesajı da öyle hafife alınacak türden değil. Açık konuşmak gerekirse, geçen hafta da dediğim gibi, eşine az rastlanır türden bir çalışma performansı sergiliyorlar. Seçim çalışmasına herkesten önce başlayan Recep Erdoğan ise hayli mesafe kat etti. Birinci turu bitirdi ikinciyi yarıladı bile. Çok geniş kitlelere ulaşmayı ve kendini benimsetmeyi başardı. Benimsetmek derken yanlış anlamayın. Karasız seçmen üzerindeki kabul edilirliğini müthiş derecede artırdı. En azından, kararsız sağ seçmen tereddütsüz olarak Erdoğan için ‘Partimin adayı veya kadrosu içime sinmezse gönül rahatlığıyla oy veririm’ diyebiliyor. İyi Parti’nin adayı Kemal Din ise adaylığı netleştikten sonra uzun süre sesiz kaldı. Seçim çalışması anlamında rutin görüşmeler dışında pek sahada görünmedi ama geçtiğimiz hafta itibariyle sahaya bir indi pir indi. Hemen hemen bir haftalık süreçte neredeyse gün başına en az iki mahalle düşecek şekilde çalışmaya başladı. Velhasıl saha çalışması anlamında Ak Parti’ye ve Recep Erdoğan’a göre biraz geriden geliyor ama telafi edilemeyecek bir durum değil. Çünkü Kemal Başkan zaten 2019 seçimlerinden kalan güçlü bir tabana hali hazırda sahip. Tek handikabı bu sefer ittifaksız giriyor olması. Onu da kolaylıkla aşabilir. Tabi ayrı bir beklenti de hiç şüphesiz ana muhalefet cephesinde var ki, kongre sonrasında taşlar anca yerine oturuyor. Öyle sanıyorum ki onlar da Ocak ayının ilk yarısında startı verip sahaya inmiş olurlar. Aynı dönemde Ak Parti’nin adayı da netleşmiş olur. O zaman kimin kimden veya nereden ne kadar oy alabileceğini konuşmaya başlarız. Sağlıkla kalın…