Bi türlü çözemedik
Bi türlü çözemedik
Bundan yaklaşık 8 yıl kadar önce, yanlış hatırlamıyorsam 2015 veya 2016 yaz sezonu. Sahilimiz eski yapılardan temizlenmiş yerleşik düzen kafeterya sistemine yeni geçmişiz. Ailelerimizin ve tatilcilerimizin gönül rahatlığı ile gelip vakit geçirebileceği bir buluşma noktası haline getirmişiz. Yeni başlıyoruz ve kat edeceğimiz daha çok yol var. Elbette birçok sıkıntı ile mücadele ediyoruz. Her şeyden önce sahilde toplamda 10 veya 11 tane mekanımız var. Sayı olarak çok az olmasına rağmen mekanları doldurmakta zorlanıyoruz. Çünkü kendi insanımızı sahile indirmeyi başaramadığımız bir dönemdeyiz. İnsanların aklında eski manzara kaldığı için yeniyi kabullenmesi de haliyle biraz zor oluyor. Velhasıl türlü arayışlar içindeyken bir şekilde lunapark kurdurup sahili cazip hale getiriyoruz. Ama yine sıkıntı var çünkü insanlar aşağıya inmiyor. ‘Nasıl çözülür?’ diye düşünürken ulaşım konusunda yaşadığımız sorunu bir anda avucumuzun içinde buluyoruz. Zira herkesin arabası yok veya herkes ticari taksiyi tercih edecek durumda değil. Ucuz ve düzenli bir ulaşıma ihtiyacımız var. O zamanlar şehiriçi minibüs kooperatifi yanılmıyorsam 10 araç gibi bir ekiple hizmet veriyor. Güzergahları belli, kendilerine verilen sistemde çalışıyorlar ama akşam saat 8, 9 olunca nalbur dükkanı gibi kapatıp gidiyorlar.
Tabi ben de bu dönemde sürekli sahilde geziyor, esnaflarımızla birebir sohbet ediyorum. Hemen her biri ile ayrı ayrı görüşüyorum. Sonuç olarak onların da, yazın ortasında gece saat 11’de dükkan kapatıp gitmek işlerine gelmiyor. Onlar da konudan mustaripler. Ve ortaya ilginç bir sonuç çıkıyor. Sahilin daha dolu daha canlı olması için insanların inmesi lazım. Ve bizim camia genelde gündüz bağda bahçede, işinde gücünde, akşam saat 9, 9 buçuk gibi akşam keyfi yapmaya çıkıyor. Çıkıyor ama ortalıkta araç yok. Çünkü minibüsler hava kararınca kapatıp gitmiş. Sahil esnafı diyor ki ‘Minibüsler geç vakte kadar çalışırsa herkes rahat eder. 12, 12 Buçuk veya gece 1 gibi buradan yani sahilden son servis olursa herkes kazanır’. Gayet mantıklı geliyor. O dönem kooperatif başkanı İrfan Bayrak. Gidip kendisi ile bunu görüşüyorum. Sahil esnafının talebini iletip durumu izah ediyorum. İrfan abi de diyor ki ‘Akşam hava karardıktan sonra yolcu bizi tercih etmiyor. Araçlarımız boş gidip boş geliyor. Yaktığımız cepten gidiyor onu bile karşılayamıyoruz’. Kendince haklı tabi. Zarar edecek yere neden çalışsınlar ki. Ama durum karı zararı düşüneceğimiz bir durum değil. Herkesin az da olsa feragat etmesi gereken, Kocaali için elini taşın altına koyması gereken bir dönemdeyiz. İrfan abiyle konuyu enine boyuna konuşuyoruz. Konunun sonunda diyorum ki ‘Abi sezon bitene kadar her gece bir veya iki araç nöbetçi kalsa ve belirli bir saate kadar sahile rut yapsa. Esnaf da yakıta destek olsa çalışır mısınız?’. İrfan abi ‘Çalışırız tabi. Kar etmeye bile gerek yok. Yakıt kafa kafaya olsa bile çalışırız. Sonuçta ilçemizin faydasına’ diyor. Tamam deyip çıkıyorum ve bu fikri sahildeki esnafla paylaşıyorum. Hemen herkesin onayını alınca esnafla bir toplantı düzenliyorum.
Kooperatif başkanı İrfan Bayrak ve o zamanki şoförler odası başkanı rahmetli Süleyman abiyi davet ediyorum. Kasap Bülent Yıldız abinin kafesinde toplanıyoruz. İrfan abi, Süleyman abi ve bir iki esnaf hariç tüm esnaflar orda. 16 kişi kadar varız. Çaylar geliyor, sohbet başlıyor ben de konuya giriyorum. Sahilimize bir ulaşım sıkıntısı var ve bunu en güzel şehiriçi ile çözebiliriz ama yolcu potansiyelinden dolayı minibüsler gece çalışamıyor. Diyorum ki “Kooperatif gece çalışmaya razı ama boş gidip gelince boş yakıyor zarar ediyor. Esnafımız 5’er, 10’ar lira yakıta destek olursa kooperatif her gece geç saate kadar nöbetçi araçla sahile rut yapıp buraya insan indirir ve inen insanların da geri dönme kaygısı olmaz. Kooperatif buna razı. Esnaf olarak siz razı mısınız?” deyip topu onlara atıyorum. Sonra herkes söz alıp fikrini söylüyor. Mekanı cennet olsun rahmetli Süleyman abi de imkan dahilinde destek olacağının sözünü verince esnaf rahatlıyor ve hemen hemen herkes ortaya koyduğumuz nöbetçi araca yakıt desteği fikrini okeyliyor. ‘Ohh’ diyorum, konuyu çözdük. Tam böyle düşünürken, isim vermeyeceğim bir esnafımız söze giriyor ve “Minibüsün işi yolcu taşımak değil mi. Yolcusunu taşısın parasını kazansın. Ben niye cebimden para vereyim” deyince ortalık birden buz kesiyor. “Haydaaaa” diyorum içimden. “Bir çuval inciri reçel ettik”. O esnafımızın, o konuşmasından sonra bu sefer diğerlerinin de ayarı bozuluyor. Bütün emek çöpe gidiyor ve masadan sonuçsuz kalkıyoruz. Ve o sezonu kuru kuruya geçiriyoruz.
Şimdi diyeceksiniz ki “Düğün değil bayram değil, eniştem beni niye öptü”. Haklısınız. Ama konu şu. Taa 8, 10 yıl önce bu ilçede bir minibüs sorunu vardı. Ve biz koca koca adamlar oturup çözememiştik. Yıl 2023, yine minibüs sorunumuz var. Yine oturup çözemiyoruz. Koskoca kooperatif kontak kapatma, çalışmama kararı alıyor. Üstünden 8 yıl geçti, arada onlarca kez sorun çıktı. Yok, güzergah tartışmasıdır, yok efendim servis tartışmasıdır, bir türlü bu işi yoluna koyamadık. UKOME desen konuya Fransız, meselenin neresinde oldukları hakkında tek bir fikrim yok. Zaten uzak olmasalar sorun şimdiye çoktan çözülmüştü. Bir de şaşırıyorum. Gerçekten şaşırıyorum. İşim gereği 7/24 sosyal medyanın içindeyim, il basınını sürekli takip ediyorum. Sakarya’nın 16 ilçesi var geri kalan 15 ilçenin hiç birinde bizimki gibi kökleşmiş bir ulaşım sorunu, minibüs sorununa denk gelmedim. Diğer ilçelere göre avuçiçi kadar yerde yaşıyoruz. En sağlam en oturmuş sistem bizde olması gerekirken hala yok güzergahtır, yok servistir, yok beleş yolcu taşımadır, gibi gereksiz sorunlarla uğraşıyoruz. Ne diyeyim ya.. Aklım sırrım almıyor. Sağlıkla kalın…