Atatürk ve Hutbe
ATATÜRK ve HUTBE
Sevgili okurlarım bu yazımda da Mustafa Kemal Atatürk’ün bir konuşmasına yer vereceğim. Bugün toplumumuzda maalesef Atatürk’ün bazı yönleri bilinmiyor. Bilinçli olarak özel hayatına dair olumsuzlukları dile getiriyorlar, fakat olumlu yönleri görmezden geliniyor. Özellikle Atatürk için dini konularda deli saçması denilecek düzeyde konuşmalar ve iftiralar da bulunmaktadır. Tarihçinin görevi gerçeği objektif olarak belgelere dayandırarak aktarmaktır. Günümüzde maalesef tarih hakkında konuşanlara baktığımızda tarihçilerden çok farklı meslek dalındaki insanların tarih değerlendirmesi yaptığı görülmektedir. Atatürk için iftiralarda bulunan kalemini satmış, karikatür dergisinden fırlamış gibi televizyonlarda olur olmaz konuşan şahıslar bulunmaktadır. Bugün bu şahıslar belki itibar görmekte fakat tarih bu kişilerin hainliğini dün olduğu gibi gelecekte de insanlığa gösterecektir.
Şimdi Atatürk’ün düşüncelerini yaptığı konuşmadan öğrenelim.”Balıkesir Hutbesi” diye anılan bu konuşmasında “Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun” diyerek söze başladı ve kurulacak yeni devletin temel esasları ile İnkılaplara ve Cumhuriyete ışık tutan mesajlar verdi.
7 Şubat 1923 tarihinde Atatürk, Balıkesir Zağnos Paşa Cami Hutbesin de cemaata şöyle seslenmiştir:
“ Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur’ân-ı Azimüşşan’daki açık ve kesin hükümlerdir.
İnsanlara manevi mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz; akla, mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere uymamış olsa idi bununla diğer ilahi tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi; çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak’tır.
Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti. Biri kendi evi, diğeri Allah’ın evi idi. Millet işlerini Allah’ın evinde yapardı. Hazret-i peygamber’in mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah’ın huzurunda bulunuyoruz. Beni bu şerefe kavuşturan Balıkesir’in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum.
Efendiler! Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, söylenenleri dinleme ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini anlamak için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihninin başlı başına faaliyette bulunması lazımdır. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz için her şeyden önce hakimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım.
Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Milli emeller, milli irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, millet fertlerinin tamamının arzularının, emellerinin birleşmesinden ibarettir. Bundan dolayı benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.” diyerek sözlerine son vermiştir.
Başta ulu önder Atatürk olmak üzere devletimizin kurulmasında ve korunmasında emeği geçen tüm ecdadımıza Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyorum.