Köşe Yazıları

Allah ölümün de hayırlısını versin

 

Babaannem başlıktaki duayı ettiğinde ben ne demek istediğini anlamazdım. “Ne demek yani ölümün hayırlısı” diye düşünürdüm.

Ukrayna-Rusya savaşında Rus askerlerinin yaptıklarını görünce bu duanın ne kadar mühim olduğunu daha iyi anlamaya başladım.

Adamlar Ukrayna askerlerinin üniformalarını ele geçirmiş. Hemen kendi üstlerine geçirip sahaya çıkmış. Bu hem savaş hukukuna uygun değil hem de mantıklı değil.

Siz üniformayı giydiğinizde karşı tarafında askerini vuracaksınız. Bu tamam da kendi askerleriniz için de hedef olmuyor musunuz? Pek çok Rus askerinin bu şekilde hayatı riske girdiğini anlamak zor değil. Bu işin savaş suçu olmasının dışında ava giden avlanır atasözünün de yaşanan örneği olduğunu anlamak zor değil.

Hadi bunu bir uyanıklık sayalım.

Bir başka hadisede Rus tankının yakıtı bitiyor. Kendinizi Rus askerlerinin yerine koyun. Tanktasınız ve yakıtınız azalıyor. Ne yaparsınız? Elinizde silah altınızda tank var. Çekersiniz bir petrol istasyonuna, eğer tanka konulan yakıt orada varsa alırsınız yoksa birilerini rehin tutar yakıt istersiniz. Neticede savaştasınız. Peki ne yapmazsınız? “Asker askerin halinden anlar” diye düşünüp karakoldan yardım istemezsiniz. Adamlar karakola gidip yardım istemişler ve rehin alınmışlar.

Rusların sivilleri öldürdüğü son gelen haberlerden anlaşılıyor. Yani sadece askerler değil siviller de hedef durumunda. Bu şartlar altında sivil Ukrayna halkı Rus askerlerine çörek ikram etmiş. Çöreklerden yiyen Rus askerleri zehirlenerek hayatını kaybetmiş.

Rus askerlerinin yaptıklarına baktıkça babaannemin duasına katılmamak mümkün değil!

 

KDV İNMESİ İNŞAATA NE ETKİ EDER

Ülkede her şeyin fiyatı hızla değişiyor. Açıklanan enflasyon ile hissedilen arasında bir fark var. Enflasyon hesaplama yöntemleri falan sürekli eleştiri konusu oluyor zaten. O konuya girmek istemiyorum. Ancak devletin de çeşitli adımlar attığını en azından kendi kazancından feragat ettiğini görüyoruz.

Devletin ana gelir kalemi vergi, verginin ana getirisi de KDV’den sağlanıyor. Devlet hem gelirinden feragat edecek hem de daha güçlü mücadele edecek. Yani kriz devlette daha ağır geçecek.

Neyse ekonomik dengelere, teknik terimlerle anlaşılmaz şeyler söylemeye meyilli değilim. Hani hava durumunda “Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası, cephe sistemlerinin etkisi” falan denmesine sinir olan kesim var ya! Onlardanım ben. “Ne yağacak, ne kadar yağacak” sorularına yanıt bulmak için dinliyorum ben o bülteni.

Şimdi gelelim inşaat sektöründe KDV düşüşünün sektöre katkı edip etmeyeceğine.

İnşaat sektörü kısa süre içinde krizden kurtulmayı başarabilen bir yapıda. Pandemi sürecinde batmayan adam şimdi batmaz. Düşünsenize evden çıkma yasağı varken ev satışı yapabildiler. Elbette yaşadıkları güçlükler çok fazla oldu ama Allah’a şükür batmadılar.

Küçük bir faiz düşüşünü bile çok iyi kullanıp satışları katlamayı başardılar.

Şimdi ciddi bir KDV düşüşü olacak. Bu düşüş sektör tarafından iyi pazarlanırsa gerçekten sektörde ciddi bir hareketlenme yaşanır. Karasu özelinden bakarsak, her ne kadar demir ve beton başta olmak üzere tüm inşaat girdilerinde fiyatlar yükseliyorsa da inşaat artık Karasu’da inşaatçılık ciddi bir geçmişe sahip oldu.

Bu sektörde reklam da pazarlama da çok iyi yapılıyor. Onun için KDV indirimi eğer iyi pazarlanırsa inşaat sektöründe ciddi bir hareketlenme olacaktır. Bunun ekonomik yansıması da tüm ilçeye olacak ve ekonomik krizin etkileri azaltılmış olacaktır.

 

NEDEN HERKES SAHADA

Türkiye’de çok uzun zamandan bu yana bu kadar seçimsiz dönem geçmemişti. Ak Parti tek başına iktidardayken bile seçim olmadığı süreçlerde referanduma gitmiş, ortalama en fazla iki yılda bir sandık vatandaşın önüne gelmişti.

En son 31 Mart 2019 tarihinde seçime gittik. Milletvekili seçimi 24 Haziran 2018’de yapıldı.

Yerel seçimlerin erkene alındığı görülmedi de genel seçimlerin de zamanında yapıldığı nadir oldu. Seçimlerin zamanında yapılması kendi halindeki vatandaşın hayatını pek etkilemiyor. Hatta kolaylaştırıyor da… Seçimlerden medet uman, siyasetin bulanık suyunda avlanmayı seven kesim durumdan memnun değil.

Seçim zamanları alacağı vaatleri, iktidardan koparacağı tavizleri kar kabul eden kitle durumdan şikayetçi.

Benzer durum siyasi parti mensupları için de söz konusu. Seçim olduğunda teşkilatlar diri tutuluyordu. Seçim sayesinde partilere gelen giden çok oluyordu. Bunun yanı sıra siyasi parti temsilcileri kendilerini olduğundan daha değerli ve mühim gösterebiliyordu.

Seçimlerin zamanında yapılma ihtimali kuvvetlendikçe siyasetçiler de rutin çalışmalarına döndü.

Şimdilerde pek çok siyasi parti temsilcisini sahada daha fazla görüyoruz. Önümüzdeki aylarda gelen gidenlerin sayısı çok daha fazla olacak.

Seçime daha 15 ay gibi bir süre varken sahada alan kapma telaşı içinde olanların asıl sıkıntısı ise bünyelerinin seçim özlemiş olması.

Yoksa 15 ay önceden verdikleri sözün, yaptıkları eleştirinin kıymeti kalmayacağını onlar da biliyor. Mesela kıyı erozyonu konusunda söylenen sözler denizin geri gitmesi ile önemini yitirdi. Erkenden yapılacak eleştiriler belki hükümetin erkenden önlem almasına ve muhalefetin elinde koz olmadan seçime gitmesine neden olacak.

Onun için siyasi partiler şu sıra sadece üye çalışması yapmalı. Söyledikleri her şey yıpranmalarına sebep olabilir çünkü…

 

FINDIKLARI ORGANİK DİYE SATACAĞIZ ARTIK

Bu sene gübre fiyatları yükseldi. Her ne kadar sübvanse edilse de çiftçinin büyük kesimi gübre atmayı başaramadı. Allah’tan kar yağdı da fındık biraz kendini toparladı.

E mazot da eskisi kadar kullanılmayacak. Bahçelere genel olarak yürüme gitmeye başladık.

Bu sene fındığı satarken “organik” diye pazarlarsak biraz para kazanırız. Yoksa fındıktan verim beklemek, rekoltenin yüksek olacağını umut etmek boşuna olacak.