Köşe Yazıları

Akciğerde toz birikmesi hastalığı: Pnömokonyoz

 

Pek çok meslek grubu, solunumla alınan kimyasal ve tozlara bağlı olarak akciğer hastalıkları gelişimi için risk oluşturmaktadır. Akciğerin toz hastalıkları olarak bilinen pnömokonyozlar; akciğerlerde inorganik tozların birikmesi ve buna karşı gelişen doku reaksiyonudur.

Bazı sektörlerde, özellikle kapalı, havalandırması yeterli olmayan ortamlarda, sürekli ve yoğun bir şekilde toza maruz kalınması sonucu oluşur. Bu başlık altında toplanan onlarca hastalık vardır; kömür işçisi pnömokonyozu, silikoz (taşlanmış kot işçiliği olan kumlama işinde çalışanlar, diş teknisyenleri pnömokonyozu gibi), asbestoz, siderozis gibi.

Hastalık hangi sıklıkla görülür: Pnömokonyozlar, maluliyet, tazminat incelemesine tabi tutulan resmi mesleki solunum hastalıklarının yarısını oluştururlar. Pnömokoyoz yapıcı işlerde çalışanlarda, toz kontrol önlemlerinin alınma durumuna göre görülme sıklıkları yüzde 1 ile yüzde 50 arasında değişebilir.

Pnömokonyozlara bağlı belirtiler genellikle ilk maruziyetin başlamasından sonra oldukça geç dönemde görülürler ve spesifik değillerdir; genel solunum yakınmaları ve bulguları şeklindedir. Tanıda en önemli unsurlar; pnömokonyoz yapıcı bir işte çalışma öyküsünün bulunması ve pnömokonyozla uyumlu göğüs grafisi (radyolojik) bulguları varlığıdır. Ancak diğer önemli bir nokta, bu radyolojik bulguların herhangi bir enfeksiyon, kanser ya da başka bir hastalığa bağlı olmadığının gösterilmesidir.

Maalesef pnömokonyozlara özgü spesifik bir tedavi yoktur. Tedavi yaklaşımı temel olarak kişideki mevcut klinik bulgu ve yakınmaların giderilmesine yönelik genel destek yaklaşımı şeklindedir.

Korunmak için ne yapmalı: Pnömokonyozlarda ilk adım birincil korunma diye isimlendirilen pnömokonyoz yapıcı iş yerlerinde tozun kişinin solunum seviyesine çıkmasının önlenmesinin sağlanmasıdır.  Bunun dışında maruz kalınan tozun tipi, yoğunluğuna göre ortalama 2 yılda bir akciğer grafilerinin pnömokonyozun uluslararası kriterlerine göre incelenmesi, etkilenme saptanan kişilerin erkenden maruziyetin önlenmesi, azaltılmasıdır.

Kişinin klinik ve radyolojik bulgularının ağırlık derecesine göre belirlenecek aralıklarla takibinin yapılması gerekir. Pnömokonyoz tanısı konulmuş kişilerin özellikle tüberküloz başta olmak üzere fırsatçı enfeksiyonlar, KOAH benzeri solunum yakınmaları ve bulguları, solunum yetmezliği nedeniyle bulundukları mahaldeki bir göğüs hastalıkları merkezince yakın takipte olmaları uygundur.

Pnömokonyoza ne kadar erken aşamada tanı konulursa akciğerlerde nasırlaşma, solunum yetmezliği o kadar geç olacaktır. Bu nedenle pnömokonyoz yapıcı işlerde çalışanlarda uygun toz kontrol önlemlerinin yanında usulüne uygun erken tanı konulmuş kişilerin özlük haklarında kayba yol açmadan uygun koşullarda çalışmalarının sağlanması sosyal bir zorunluluktur.