Köşe Yazıları

Acı Tatlı 14 yıl

Acı Tatlı 14 yıl

Bundan 14 yıl önce gazete çıkarmak için harekete geçtiğimizde bize ömür biçenler olmuştu. Ömrü yalnızca Allah’ın biçeceğini bilmeden.

O gün bu fikrimizi ilk açtığımız kişilerden biri Muzaffer Tatlı oldu. Tatlı’ya gidip “Bizim gazetemizde yazar mısın” diye sorduğumda bana “Bak bana tahammül etmek zordur. Ben yazarım ama sonra sana baskı olur, bir şey derler. Bana yarın ‘benim senle işim olmaz’ demeyeceksin” dedi.

Ben de gazetecilik ve hukuk dışına çıkmadığı sürece hiçbir sıkıntı olmayacağını söyledim.

Sonra yol arkadaşlarımız arasında Remzi Akbaş katıldı. Akbaş da sivri kalemi ile gazeteciliğini yapmaya devam ediyor. Hasan Kar yine Karasu’nun genç yazarları arasındaki yerini aldı. Gördüğünü yazmaktan geri durmadı.

Ali Sarımert ve Melih Erol kendi uzmanlık alanlarında bilgilendirme yapmaya devam ediyor. Kendilerinin gazetemizin kalitesini artırdığı konusunda sanırım hemfikiriz.

Salih Kütükçü iğneleyici kalemi ile mizahı birleştirmede gerçekten çok etkili.

Kenan Tiryaki futbol ile siyaseti harmanlıyor. Tüm bu çizgi içinde muhalifliğinden azla taviz vermiyor.

Şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki bizim gazetemizde kimsenin kalemine müdahale edilmedi.

Benim siyasi görüşüm gazetenin siyasi görüşü olmadı. Benim görüşümün manşet bile olmadığı çok defalar oldu.

Ne editörlerin haber işleme şekline ne de yazarlarımızın yorumuna müdahalede bulunmayı kendimden hak görmedim.

Gazetelerin sahibi olmaz. “İmtiyaz sahibi” yazılır maddi yükü karşılayana. Yani ayrıcalıklı sayılır girişimci. Hepsi o.

Ben inandığım bu yolda, kendi görüşlerini ifade etmekten çekinmeyen yazarlar ve çalışanlar ile gazetecilik yaptığımızı düşünüyorum.

Elbette bir gazeteyi gazete yapan en önemli unsur okurdur. Siz dünyanın en güzel gazetesini yapsanız da okur olmadığı sürece hiçbir işe yaramaz.

Siz orada olduğunuz sürece biz burada olmaya devam edeceğiz.

Sizinle geçirdiğimiz 14 yıl boyunca mutlaka sürçü lisan etmişizdir. Bunun için özür dileriz. Bundan sonra da inandığımız yolda, tarafsızlıktan ödün vermeden birlikte yol yürümeye talibiz.

Allah ömür verir, siz de ilgi gösterirseniz önümüzdeki yıllarda da sizinle birlikte olmak istiyoruz.

Allah hakkı hak bilip hakta kalmayı, batılı batıl bilip ondan uzak olmayı nasip etsin.

Nice yıllarda görüşmek ümidiyle…

 

Temayül sonuçları açıklanmalı mı

Ak Parti’de geçtiğimiz hafta sonu temayül yoklaması yapıldı. Partililere ve parti ile ilgilenenlere “Kimi milletvekili olarak görmek istersiniz” diye soruldu.

Daha önceki yıllarda yapılan seçimler öncesinde de bu yoklama yapılıyordu. Hatta ben ilkinde yaşanan yoğunluğu bizzat gördüm.

Sadece parti kademeleri değil sivil toplum kuruluşları hatta spor kulüpleri bile Ak Parti’nin Sakarya’da milletvekili adayları için oy kullanmıştı.

Oy kullanan insanlar kullandıkları oyun etkisini merak ediyor. Haliyle ilk temayül yapıldığında herkes oy kullanılan kutuların Ankara’da açılacağını öğrenince bir hayal kırıklığına uğramıştı.

Temayül, partilerin aday belirleme yöntemleri arasında başvurulan yöntemlerden biridir. Ana belirleyici değildir. Eğer öyle olsaydı aday adayı olanlar partilerin genel merkezleri ya da seçmenlerle ilgilenmek yerine, temayülde oy kullanacak insanlara hitap eder, mümkünse kendi lehine oy kullanması muhtemel kişileri manipüle etmesi ve yönlendirmesi ihtimali ortaya çıkar. Dahası bu kişilere çıkar sağlaması bile mümkün olabilir.

O durumda da aslında hiç hak etmeyen, parti felsefesi ile örtüşmeyen biri temayülden ilk sırada çıkabilir.

Temayül sonuçlarının açıklanması genel merkezler üzerinde ciddi baskıya neden olur. Bu nedenle temayül sonuçlarının açıklanması sakıncalı bulunuyor.

Temayülün yapılış şekline ilişkin eleştiride bulunmak mümkündür. Mesela oy verenlerin kimliklerinin ulaşılabilir olması eleştirilebilir.

Eğer üye numarası veya kimlik numarası ile oy kullanıldıysa kimin kime oy verdiği bilgisine ulaşılabilir. Bu bilgiye genel merkezin ulaşması da aslında sakıncalı falan değil.

Oy sayımı sonuçlarının aday adayları tarafından bilinmesinin hiçbir şeye faydası olmadığı gibi fitne çıkmasına katkısı bile olur.

Onun için benim görüşüme göre temayülün sonucunun açıklanmaması gerekir.

 

CHP’de Özkoç sürpriz mi oldu

Bilenler bilir bizim eski işyerimiz Cumhuriyet Halk Partisi’nin il binası ile bitişikti. CHP’nin kongrelerini, aday belirleme süreçlerini yakından takip ettik.

Son il başkanlığı seçiminde Ecevit Keleş’in kazanacağını doğru tahmin eden az sayıdaki kişiden biriydim. Ancak Keleş’in il başkanlığını kazanmasının ardından bir sohbetimizde “Abi seni milletvekili aday listesine koymazlar” dedim. Neticede o da bu şekilde oldu.

Son görüşmemiz esnasında Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Engin Özkoç’a “İç İşleri Bakanlığı için bir hazırlık yaptığınız doğru mu” diye sorduk. Sayın Özkoç da, kendisinin bu anlamda eğitim aldığını, İç İşleri veya başka bir bakanlık yapmak için gerekli yetiye sahip olduğunu söyledi.

Son ana kadar da Sakarya listesinde yer almak istediğini ifade etti. Ancak seçim sonrası planları çerçevesinde listede yer almamaya karar verdi.

Dolayısıyla Özkoç’un listede yer almaması çok da büyük sürpriz niteliği taşımıyor.

 

Kavakçı konuşuluyor mu

Sakarya Ak Parti’de ciddi bir başvuru sayısı olsa da dört çeşit aday adayı var. Birincisi tarafını belli etmek veya ismini duyurmak adına aday adayı olan kesim. Bu kesim zaten listede yer almayı beklemiyor.

İkinci kesimde yer alanlar sürpriz beklentisi içinde olanlar. Bu arkadaşlar farklı yetenek ve bağlantılarına güveniyor.

Üçüncü kesimde yer alanlar listede yer alıp sonrasında bir daire başkanlığı veya bakan yardımcılığı elde etmeyi planlayanlar.

Dördüncü kesimde yer alanlar ise milletvekili olmayı hedefleyenler.

Aday adayı listesine bakarken bu şekilde okumanızda fayda var. Ak Parti’nin listesinde sürpriz olabilir mi?

Mesela Merve Kavakçı listenin başında yer alabilir mi? Bu da olabilir. Ancak ben yine de bu duruma çok ihtimal vermiyorum. Sakarya’nın listesinde Sakaryalılar olacaktır diye düşünüyorum. Kavakçı’nın da bu koşullar altında listede yer almasına ihtimal vermiyorum.