Bedelini millet ödeyecek
AKP ve MHP Grup Başkanvekilleri Cumhurbaşkanı adayı olarak AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylık başvurusunu Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’na vermesiyle birlikte Erdoğan’ın 3. kez aday olması ile ilgili tartışmalar yeniden alevlendi. Anayasanın 101. maddesi açık olarak ortada dururken bu maddelerin taraflar arasında yorum farklılıkları olması sorunun çözümünü düğümlüyor. AKP ve MHP Grup Başkanvekilleri tarafından YSK’na sunulan adaylık başvurusu kabul edilen Erdoğan’ın adaylığının Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesinden sonra kendisi ile yapılacak itirazlar için karar verecek. Hâl böyle olunca YSK üyelerinin verecek olduğu karar hukuksal olarak büyük önem arz ediyor.
“Bundan sonra ne olacak?”
Bundan sonrası için öncelikle YSK’nın kararı beklenecek. YSK’nın vereceği karar nedense Anayasa Mahkemesi’ne de getirilemiyor. Aslında böyle konu Anayasa Mahkemesi’ne neden getirilemiyor anlamış değilim! Çünkü konu ile ilgili 101. madde anayasanın içeriğinde milletin onayıyla kabul görmüş maddedir. Yani ev sahibi Anayasadır. Ha bu arada diploma sorunu da var tabi. YSK başvuruyu kabul ettiğine göre evraklarda diplomanın belgesi mutlaka vardır.
Bütün bunlara rağmen seçimin yapılması gerçekleşir ve Sayın Erdoğan kazanırsa tartışmalar bütün yıl boyunca sürüp gidecektir. Seçimden sonra Türkiye’de ekonomik sorunların yerini siyasi tartışmalar alacaktır.
*
AKP Grup Başkanı İsmet Yılmaz, geçtiğimiz hafta bir muhabirin Erdoğan’ın 3. kez adaylığıyla ilgili soruya, “Seçimle ilgili her türlü kararı almak YSK’nın kararındadır. Herkes itirazı yapar, nihai kararı YSK verir mevzuatı dikkate alarak” yanıtını verdi.
“Mevzuatı dikkate alarak” son cümlesi bana anayasanın 101.maddesini hatırlatıyor. Eğer mevzuata göre karar verilecekse muhalefetin öne sürdüğü iddianın gereğini yapmak zorundalar. Yok, bu maddeleri iktidarın isteği şeklinde yorumlayıp karar verirlerse ileride bunun sorumluluğunu almış olurlar demektir.
Ayrıca, aynı yerde yapılan basın açıklamasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığına dair soruya MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ise “Geçin bunları geçin. Bunlar ciddiyesiz konular” yanıtını vererek böyle hayati konuyu ciddiye bile almadı.
Demek ki Sayın Erdoğan ile ilgili hiçbir gerekçeyi kabul etmemek üzere zihinsel olarak odaklanmış durumdalar. Elbette bu konuda son kararı 14 Mayıs tarihinde millet verecektir.
*
Seçimin kilit tarafında bulunan
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bileşenleri Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) cumhurbaşkanı adayı çıkarmama kararını açıkladı.
“Emek ve Özgürlük İttifakı”, hazırladıkları ittifak protokolünü Yüksek Seçim Kurulu’na sundu. Buna göre “HDP’nin Yeşil ve Sol Gelecek Parti”den seçimlere girmesi netleşti. YSK’ye sunulan protokolde Yeşil Sol Parti, Türkiye İşçi Partisi ve Emek Partisi’nin “Emek ve Özgürlük İttifakı” adıyla seçime katılacağı belirtildi.
Alınan bu karar Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi ilk turda almasının yolunun açıldığı şeklinde yorumlandı. “HDP her ne kadar Millet İttifakı’nın içinde yer almasa da bu kararla birlikte dolaylı olarak Kılıçdaroğlu’nun kazanması için bir destek vereceğini ortaya koyuyor.”
*
Burada herkes nedense Cumhurbaşkanının kim olacağına odaklanıyor. Oysa asıl sorun bu sistemdir.
Kimi siyasiler tarafından “Ucube Sistem” dedikleri “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” nin geldiği yere bakıldığında Türkiye’nin başta ekonomik göstergeleri olmak üzere birçok alanda başarısız olduğu görülmektedir. Dolayısıyla asıl tartışılması gereken bu sistemdir.
“Tek adamlık rejimi” olarak da adlandırılan bu sistem toplumun ikiye ayrıldığını gösteriyor. Seçimden sonra kim gelirse gelsin bu sistem tartışılmaya devam edecektir. Çünkü, iktidarın gücü kuvvetler ayrılığı noktasında Yargı ve bağımsız olması gereken Merkez Bankası,TÜİK gibi kurumlar üzerinde çok güvensizlik oluşturdu.
Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan arasında geçeceği görünen bu seçimde kim kazanırsa kazansın; şu bir gerçek ki sosyal ve ekonomik tahribatın olumluya dönmesi çok zaman alacaktır. “Sonuçta bedelini bu millet ödeyecek.”