Köşe Yazıları

Yeni canlar yanmadan

 

‘Son yılların en büyük ve en fazla can yakan olayı nedir?’ diye sorsanız, Kocaali’de alacağınız en çok cevaplardan biri hiç şüphesiz bundan yaklaşık üç yıl kadar önce yaşadığımız sel felaketi olur. Çoğu çocuk yedi vatandaşımızın hayatına mal oldu. Milyonlarca liralık hasara neden oldu ve o hasarın karşılanması ise kendisinden kat kat fazla meblağ tuttu. İzlerini silmek aylarca sürdü. Hatta halen silinemeyenleri de var. O felaketin ardından yapılan bütün uyarılarda tabiri caiz ise diken üstünde bekledik. ‘Acaba yine eskisi gibi olacak mı, acaba can kaybı veya çok büyük maddi hasara neden olacak mı?’ diye tetikte bekledik. Çok şükür aradan geçen üç yıllık süre zarfında Alandere’de geçtiğimiz yıl meydana gelen sel olayının haricinde büyük bir olay yaşamadık. Şükür olsun onu da can kayıpsız atlattık. Hasarını da kısa sürede ortadan kaldırdık. Tabi o bölgenin ıslahı ile ilgili çalışma halen devam ediyor ama ben şimdi daha büyük bir çalışmadan bahsetmek istiyorum.

Bildiğiniz gibi bizim bu sel konusunda en fazla risk taşıyan bölgemiz Melen Çayı’na sınır olan mahallelerimiz. Ve bunlar sadece Melen Çayı’nda meydana gelebilecek doğal taşkınlardan değil, baraj faaliyete geçtikten sonra da aynı riski ikiye katlayarak yaşayacak olan mahallelerimiz.

Biz zamanında, yani 2019 felaketinden önceki yıllarda da o bölgede yaşayan insanlarımızın ve ekonomik getirisi olan tarım alanlarımızın korunaklı hale getirilmesi için büyük bir çalışma yapılması gerektiğini birçok kez dile getirmiştik. Hatırlarsınız, en büyük olan Temmuz 2019 felaketi ama sel bizim için hiç de yabancı bir konu değil. 2010-2018 yılları arasında yanılmıyorsam altı veya yedi kez Ortaköy’de sel olmuştu. Bunlardan iki tanesi de gerçekten büyük boyuttaydı. O zamanlar gündeme getirdiğimiz bir konuyu hatırlıyorum hatta kendim de Ortaköy’deki sel olayın ardından köşe yazımda bizzat yazmıştım. Devlet bu gibi durumlarda vatandaşını, tarımını ve hayvancılığını korumak için her şeyi yapabilecek kudrete sahip. Nasıl baraj havzasında kalacak diye birkaç mahalleyi birden kaldırıyorsa bunun devamı için de yani havza içinde olmayan yerler için de ciddi bir çalışma yapması gerekir diye cümle kurduğumu çok iyi hatırlıyorum. Zira bunun şu an hayata geçirilmiş veya geçirilmekte olan birçok örneği mevcut. ‘Havza içindeki bir belde ve üç mahalle kaldırıldı onlar riskten kurtuldu ama havza içinde olmayan ve orada durdukları sürece risk taşıyan yerler ne olacak?’ demiştik. Zira riski önceden görmek ve tedbirini almak oluşabilecek her türlü can ve mal kaybının önüne geçer. Bu konuda fikrimize katılan da oldu olmayan da. Ama aradan fazla süre geçmeden 2019 felaketi oldu. ‘Keşke yanılsaydık’ diyebilecek kadar acı bir şekilde haklı çıktık.

Velhasıl bundan bir süre önce hem bölgenin hakimi hem de bu konularda bilgili ve yetkili olan bir büyüğümle karşılaştık. Ayaküstü kısa bir selamlaşmadan sonra mesleğim gereği bölgesinde durumların nasıl olduğunu ve haber niteliği taşıyan bir şey olup olmadığını sordum. O da az önce bahsettiğim konu ile ilgili bir çalışma başladığını söyledi. Konunun özü de şu. Malum olduğu üzere bizim barajdan Melenağzı’na kadar olan bölgede altı tane mahallemiz var ve binlerce insanımız yaşıyor. Taşkın anında etkilenecek kota sahip çok büyük arazimiz var bu arazilerde ikametler ve hayvan besi ahırları, çiftlikler bulunuyor. Büyüğümden aldığım bilgiye göre baraj sınırından başlayıp Caferiye altına kadar uzanan bölge için çok büyük bir çalışma başlatılmış. Hatta bazı ölçümler de yapılmış. Bunun içinde riskli bölgenin neredeyse tamamına yakının istimlak edilmesi de var. Bu aynı zamanda havza içerisinde yapılan istimlaka neredeyse eşdeğer boyutta bir çalışma yapılacağı anlamına da geliyor.

Ben bunu öğrendikten sonra ilgili kurumların basın yayın organlarını sık sık ziyaret edip yeni bir gelime var mı diye incelemeye başladım. Şu an bizimle alakalı olmayan ve devam eden bir projeye dair yapılan açıklamanın içerisinde burada yapılması planlanan çok büyük bir proje için çalışma başlatıldığı belirtiliyor. Şu an proje veri hazırlama aşamasında olduğu için sürecin nasıl ve ne şekilde işleyeceği konusunda net bir şey söylemek mümkün değil ama ciddi bir çalışma olacağı kesin. Belki de tıpkı Ortaköy’de olduğu gibi risk taşıyan birçok arazinin istimlak olması yerleşimlerin kaldırılması gibi konuları konuşmamız muhtemel. Öyle sanıyorum ki şu önümüzdeki birkaç ay içerisinde bütün detayları ile öğrenmiş ve yer vermiş oluruz. Elbette devlet neyi ne zaman yapacağını bilir ama bu iş taa yıllar önce yapılması gereken bir işti. Umarım bir an önce tamamlanır. Yeni canlar yanmadan. Sağlıkla kalın…