Köşe Yazıları

Ses çıkarmazsak yolmaya devam edecekler

 

Malumunuz geçtiğimiz haftadan bu yana hem ulusal hem de yerel gündemin en büyük konuklarından biri hiç şüphesiz döviz kurundaki büyük düşüş. Geçtiğimiz Pazartesiden bu yana dövizle yatıp dövizle kalkıyoruz. Herkesin gözü televizyon ekranlarının alt köşesinde bulunan borsa, altın ve döviz göstergesinde. Tabi özelikle de döviz ve altında yatırımı olanlar ve ticaretini kura bağlı ham madde ile yapanlar. Bilindiği üzere Mart ayını 7 lira seviyesinde geçiren dolar aynı ayın sonunda 8’in üzerine çıktı ve uzun süre aynı seviyede seyrini korudu. Eylül’ün ilk günlerinden itibaren de yukarı yönlü ivmelenmeye başladı ve neredeyse hiç düzeltme yapmadan dikey seyretti. Kurdaki yükselişin başladığı günlerden itibaren piyasalarda büyük bir tedirginlik yaşanmaya başladı. Fiyat belirlemede sıkıntı yaşamaya başlayan firmalar hammadde tedarikinde de sıkıntı baş göstermeye başlayınca üst üste zam yapmaya başladı. Kendi sektörümüzden örnek vermek gerekirse, birlikte çalıştığım matbaaların haftada en az iki kez fiyat güncellediğini söylesem yeterli olur sanırım. Zira bizim sektör bütünüyle döviz üzerine kurulu ve bütün fiyatlar kura göre şekilleniyor. Şimdiye kadar fiyatlarda yapılan bir güncelleme en az birkaç ay hatta bir yıl giderdi. Hatta listelerin başında  “…. Yılı fiyat listesi” yazardı. Şimdi o yok. Neredeyse birkaç günlük listeler geliyor. Her neyse, sonuç itibariyle birkaç gün içinde dolar 18,40’lara kadar yükseldi ve tarihi zirve gördü. Fiyatlar da o gün rekor seviyeye ulaştı. Ama sonrasında açıklanan kur korumalı mevduat projesi bütün gidişatı tersine çevirdi. Ben şahsen kurda dalgalı seyir ve yükseliş başladığı günden itibaren hem çevreme hem de yakın diyalog kurduğum insanlara kurun yükselişinin somut bir geçerliliğinin olmadığını ve yükselişin bir gecede tersine döneceğini söyleyen biri oldum. Yükselişin kısa vadeli hatta birkaç saatlik al sat için uygun ama orta ve uzun vade için büyük risk taşıdığını söyledim. Zira böyle büyük hacimli yükselişlerin düzeltmeleri de büyük hacimli ve derin oluyor. Sonuç olarak iki ay boyunca söylediğim şey bir gecede oldu ve kur tersine döndü. Bu gün itibari ile 11 Lira civarında seyrediyor ve ben bu yılı aynı seviyelerde kapatmasın bekliyorum. Çünkü daha fazla düşmesi hem yüksek kurdan ihracat yapan şirketleri riske sokacak hem de Aralık ayı ve son çeyrek ihracat rakamlarının olumsuz etkilenmesine neden olacak. Yılbaşından sonrası için de özellikle sosyal medyada yok söyle fırtına kopacak kıyamet gelecek falan diye ileri geri sallayanlar var ama neredeyse tamamı kurusıkı. Çünkü onlar öncesinde de çok büyük hedefler gösterip insanların büyük miktarda zarara uğramasına neden oldular. Hedefleri tutmayınca çark ettiler, şimdilerde de psikolojik tatmin oluşturmaya çalışıyorlar. Ayrıca kur zaman zaman yukarı yönde düzeltme yapsa da kademeli olarak düşüş trendine girdi ve iyi yerleri görecek gibi grafik çiziyor.

Tabi kur düşünce fiyatların da aynı hızla düşmesi için büyük bir beklenti oluştu. Özellikle büyük marketler takibe alındı. Kimisi yavaş yavaş fiyatları geri çekmeye başladı. Kimisi de çekmemek için direniyor. Ama burada vatandaş olarak görülmesi gereken bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Malum birçok ürünün hammaddesi ve bileşenleri yüksek kurdan alındı. Hatta kurun daha da yükseleceğinden endişe eden ve hammadde sıkıntısı yaşayabileceğinden endişe eden birçok firma yüksek kurdan çok büyük alımlar yaptı. Dolayısı ile ellerinde yüksek kurdan alınmış yüklü mal var ve bunu nihai ürüne çevirip düşük fiyattan satmaları pek mümkün değil. Daha doğrusu neredeyse imkansız. Çünkü kurdaki düşüş oranında indirime gitseler Türk Lirası bazında büyük zarar ederler hatta iflasa kadar sürüklenebilirler. Dolayısı ile kur hızlı düştü ama ürün fiyatlarının eldeki stok tükeninceye kadar ve depoya düşük kurdan hammadde girinceye kadar kademeli olarak düşmesini beklemek lazım. Devlet bunun önüne geçmek, stokçuluğu ve fahiş fiyatçılığı engellemek için bu hafta itibariyle düğmeye bastı. Her yer didik didik teftiş ediliyor. En ufak bir tutarsızlık görüldüğünde de işlem yapılıyor. Ama burada en az devletin ilgili birimleri kadar vatandaşa da sorumluluk düşüyor. Şayet bu aşırı yükselişe karşı topyekün bir mücadele başladıysa o zaman herkes elini taşın altına koymak zorunda. Benim bu konuda birkaç küçük önerim var. Bunların ilki böyle bir durum tespit ettiğinizde en yakınınızdaki sorumluya durumu iletmeniz ve gerekirse uyarmanız. Şayet ters bir tepki ile karşılaşırsanız hiç polemiğe girmeden olayı ilgili kuruma iletmeniz. Zira bu ispiyonculuk veya şikayetçilik değil. Bu bir vatandaşlık görevi haline geldi. Yine artık herkesin cebinde bir akıllı telefon var ve bu ihbarlar artık mobil uygulamalar üzerinden kolaylıkla yapılabiliyor. Şunu aklınızdan çıkarmayın, şayet bizler göz yummaya devam edersek onlar da yolmaya devam edecekler.

Son olarak 2021 yılını bu sayı itibari ile bitiriyoruz. Pandeminin gölgesinde, ekonomik sıkıntılarla dolu zorlu bir yılı geride bıraktık. 2022 yılının ilçemize, bölgemize, ülkemize ve tüm insanlığa huzur ve barış getirmesini temenni ediyor, sağlık ve mutluluk dolu bir yıl diliyorum. Sağlıkla kalın…