Recep Özdemir,”Merkezi Yönetimle Yerel Yönetim Aynı Olmazsa Hizmet Alamazsınız Haaa…”
Son yılların en sıcak , en yağışsız ve en rahmetsiz günlerini yaşıyoruz. İlçemizin toplam nüfusu son sayımda 73.738 çıkmıştır. Bu sayının 49.858’i ilçe merkezinde 23.880’i ise sonradan mahalle olan ama köy vasfı devam eden mahallelerde oturan insanlarımızdan oluşuyor.
Yaz aylarında gurbetçilerimizin ve ilçemizi ziyaret için gelen misafirlerimizin katılımı ile özellikle merkez nüfusumuz çok fazla artmaktadır. Ancak bu durum sadece bu yıla mahsus değil uzun mazisi olan bir durumdur.
İlçemizin dört bir tarafı tatlı su kaynaklarıyla doludur. Gerekli ve yeterli önlemleri tedbirleri almadığımız gerekli yatırımları yapmadığımızdan dolayı su bakımından tabiri caizse bolluk içerisinde yokluk yaşarız.
Turistik amaçla ilçemize gelen misafirlerimiz sabah kalktıklarında yüzlerini yıkamada bile sıkıntı çekmekte bu durumun giderilmesi için ise palyatif tedbir olarak kırsal mahallelerin suyu merkeze akıtılmaktadır. Köylü vatandaşlarımızın kapısındaki on ocak bibere domatese su dökmesine bile yasak getirilmekte engel çıkarılmaktadır. Oysa adı üzerinde köylü-çiftçi üretmek zorundadır. Üretmezse yaşayamaz ama gerekli tedbiri almayan zamanında yatırımları yapmayan sadece ve sadece hamaset üreten her kademede yöneticiler suçu kabahati kapısındaki bibere domatese su vermek zorunda olan yoksa aç kalacak köylüye, üreticiye fatura kesmektedirler.
Ama iş lafa gelince yerlilik millilik ve üretimden dem vurmaktadırlar. Hatta ve hatta her seçim arifesinde iktidardan olmazsanız hizmet alamazsınız sloganına can siperane yapışmaktadırlar.
Genel İktidar ve yerel iktidar aynı anlayışta aynı partide ama musluklardan gelen sadece “Tıss” sesi. Oysa her tarafımız tatlı su kaynaklarıyla kaplı sadece tedbir almama bu konuda yatırım yapmamanın faturasını ödüyoruz. Her zaman olduğu gibi faturayı yine gariban köylü-çiftçi ödemekte. Bu gidişle ödemeye de devam edecek gibi.
Su konusunda durum bu iken acaba sağlık konusunda durum nasıl diye baktığımızda sağlıkta da daha da fecaat bir durumla karşılaşıyoruz. Eski hastanede yıllık ortalama binin üzerinde her türlü ameliyat yapılırken hatta diğer ilçelerden Karasu’ya tedavi olmak için insanlar gelirken bugün hastanemizde bu konuda içler acısı bir durumdadır. Acile yola düşen bırakın derman bulmayı saatlerce bekleyerek sağlığından olmaktadır. Bu konuda da sadece ve sadece çözüm yerine söylem ve laf üretilmektedir.
İlçemize gelen insanlar kara gözümüz kara kaşımız için gelmiyor; doğamız, havamız ve denizimiz için geliyor. Son günlerde ne hikmetse sık sık denize girme yasağı getiriliyor. Karasu yeni sayfiye yeri olmadı. Deniz orda hep vardı.İnsanların güvenli şekilde denize girmesi için tedbir almak yerine en kolay yol olan “Yasak Kardeşim” tedbiri alınıyor. Buna da şükür denize girme yasağı getiriliyor. Halimize şükredelim denize bakma yasağı da getirilebilirdi…