Köşe Yazıları

Recep Özdemir, “Başşız-Baklıksız”

Başkan yardımcısı benim parkomat üzerine yazıma çok öfkelenmiş olmalı ki; frenleri boşalmış kamyon gibi bodoslama, usule, adaba, edebe sığmayan ve temsil ettiği makama yakışmayacak üslupta açıklama yapmış.
Karasulu biri olarak ilçem adına, ilçemin temsil makamında bulunanların bu tür seviyesiz açıklamalarından üzüntü duydum.
Öncelikle belirtiyim ki; şu ana kadar hiçbir yazımda veya konuşmamda kişilere yönelik tartışma ve karalama içerisinde olmadım. Buna seçim sürecinde de elimden geldiğince özen gösterdim. Çünkü küçük beyinler kişiler üzerinden büyük beyinler fikirler üzerinden giderler.
Gelelim esasa, baştan beri şehir merkezindeki yol düzenlemesini eleştirdim.
Çarşı içerisindeki bisiklet yollarının araç trafiğini zora soktuğunu zaten bisiklet yolunun da boş olduğunu yazdım. Bizde bisiklet geleneği yok. Örneğin hangimiz işimize bisikletle gidip geliyoruz. Yol geniş yani imkân olsa ala.
Aziziye’yi 32 Evler’e bağlayan caddedeki bisiklet yolu gayet uygun ve güzel. Çünkü yol genişliği buna imkân veriyor. Ama merkezde bu durum farklı, olmayan bisiklete ayrılan yol trafiğin seyrini ve esnafımızı zora sokuyor.
Parkomata gelince bu konuda sadece hukuktan bahsettim ve mahkeme kararı örneği verdim. (Danıştay 8.Dairesi’nin 2011/1214 E, 2011/3344 K)
Tarla vasfındaki bir arazi şuyulandırılırken yani arsa vasfına getirilirken şu anda %45’i üzerinden DOP kesintisi yapılır. Vatandaşa %55’i kalır. Vatandaş ortaya çıkan arsası üzerinde inşaat yaparken de vatandaş daha çivi çakmadan ondan park vb. parası da alınır ve belediyenin kasasına girer. Yani 100 dönümlük bir taşınmaz arsa hine getirilirken 45 dönümü park, yol vb. alanlar olarak ayrılır. Etrafımıza bir bakalım nerede bu alanlar.
Parkomat gerekli olabilir o ayrı. Hukukçu başkan ve kurumda pek çok avukat var. 6393 sayılı kanun 15. maddesinin gereğince yol cadde park vb. alanları ayırırsın sonra bunun 3194 sayılı kanun gereğince şehir planına işlersin bu kadar basittir.
Şimdi geleyim şahsıma yapılan eleştirilere ukala bir üslupla ‘’Kendisini eğitimci ve avukat olarak tanıtan biri’ tabiri kullanılıyor. Benim Ege Üniversitesi Felsefe mezunu olduğum, formasyonumun olduğu ayrıca İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olduğum aşikâr. Aşikâr da sizin ne olduğunuzu bilemiyoruz. Geçmişinizde malum yapının eğitim kurumuna gittiğiniz için benden ders almamış olabilirsiniz ama şüphen varsa yazının altına beğeni atan başkanına sorabilirsin.
Her seçimde farklı parti sözlerine gelince ben iki kez aday oldum. Birincisinde Saadet Partisi, ikincisinde Refah Partisi her ikisi de aynı tandansta partilerdir. Kaldı ki ben eleştirel bir üsluba sahibim sizin gibi kişiler üzerinden değil fikirler bazında düşünürüm.
İki sefer seçime girdim ve ikisinde de adayı olduğum partinin oylarının en az 6-7 kat arttırdım.
Hiçbir zaman yürüyen arabaya binmeye yanaşmadım, doğru bildiğim yolda yürüdüm.
Siz iki seçimde de mevcut oylarınızı erozyona uğrattınız. Ev ev dolaşıp kaynağının nerden geldiği belli olmayan kavrulmuş fındık ve kahve dağıtmanıza rağmen ciddi oy kaybı yaşadınız.
Öncelikle belirteyim ki; benim bu yaştan ve sahip olduğum konumdan sonra herhangi bir ikbal arayışım olamaz. Tek arzum bu saatten sonra gönüllere girmek, ilçemizin ve ilçemiz insanının daha iyi yerlere girebilmesi için elimden geldiğince çaba göstermektir.
İlçemizin daha iyi yarınlara kavuşması için pek çok sivil toplum çalışmasında başı çektim. Örneğin biz Karasu halkıyla termik santrale karşı toplantılar yaparken birileri de FETÖ dershanesinde karşı toplantılar yapıyordu. Çünkü termik santrali yapacak Kalkavan grubuyla FETÖ’nün gönül birliği vardı.
Hakkımda mesnetsiz yorum ve eleştirilerde bulunurken sanırım aynaya fazla baktınız.
Tüm Karasu halkına saygıyla sunarım.