Köşe Yazıları

Kirli eller

Ne zaman ki bu ülkede her şeyi çok bilmişler, ya da çok bildiğini sananlar ne zamanki ellerini siyasetin ve futbolun içine soktular, işte o günden beri ne siyasetin ne futbolun iki yakası bir araya gelmiyor.
Sırf kendilerine rant sağlamak yahut sınıfsal üstün bir özellik sağlamak için bu iki alanı da sirke çevirdiler.
Çadır tiyatrosu desem daha doğru bir ifade olurdu değerli okuyucular. Eskiden kurulan o çadır tiyatrolarında her türlü oyun sergilenirdi, içinde palyaçoların sergilediği bol bol komedi gösterileri sergilenirdi, bittikten sonra dram ve korku ve gerilim dolu varyasyonlar sergilenirdi. İzleyenler hem para verir ve bu tür gerilimlere korku dolu sahneleri izlerlerdi, işin tuhafı bu durumdan zevk alırlardı. İşte her türlü oyunu sergileyen oyuncular rollerini o kadar inandırıcı oynarlar ki aklınız hayaliniz durur. İşte dediğim gibi o oyuncular kendilerine biçilen rolleri çok çok güzel oynarlardı, tıpkı günümüzdeki gibi yani. Siyasette oynan oyunlara akıl sır ermediği gibi hakeza futbolda da hem oynan oyunlara hem dönen dolaplara akıl sır ermiyor artık. İşin tuhaf tarafı ise oynan ve dönen bu dolaplara hem paramızı (vergilerimizi) hem oylarımızı verip her türlü entrikaları birde alkışlıyoruz umarsızca…
“Kimler kimlerle beraber…”
Bildiğimiz ve takip ettiğimiz hatta alkışladığımız gibi bebek katili terörist başı bir insan müsvettesi,40 000 vatan evladının katili bu günlerde çok revaçta. Ve sözüm ona barış elçisi gibi takdim edilmekte artık, bir zamanlar asalım, yahut biz başaramadık siz asın denilerek urgan atanlar, bu günlerde “çıksın gelsin mecliste konuşsun ve terörün bittiğini ilan etsin ve Pkk’ nın silah bırakmasını sağlasın” noktasına taşındı. Heyetler meyetler cart curtlar kuruldu gidildi bebek katlı ile görüşüldü ve bu insan müsveddesi katıl, önce beni evlendirin” diye şartlar sunmuş muhataplarına. Daha doğrusu şartlarından biri bu imiş ve daha başka başka şartlar ileri sürmüş hadsizce. Tabi resmi olarak açıklanmadığı için buradan eyyamcılık yapmak istemiyorum. Ama bu terörist başı fırsat bu fırsat diyerek kendini insan yerine koyanlara birde minnettarlığını ifade buyurmuş. Yani adam kafa buluyor kendileri ile haberleri yok. Onun için başta da dediğim gibi ve çok ünlü bir büyüğümüzün ifadesini kullandım “kimler kimlerle beraber” diyerek. Barış havarileri iki bin onlu yıllara geri dönmek istiyorlar. Yani ülke yeniden kan golüne dönsün ve o günlerde sekiz yüze yakın verdiğimiz şehit yetmemiş gibi yeniden çığırtkanlık yapıyorlar, yeni yeni şehitler verdirmek istiyorlar bu ülkenin insanlarına, analarına babalarına. Bu bölücü terör örgütü tam kırk yıldır ülkemizi bölmek istiyor ve çok çok aşırı(!) bir iyi niyetle Pkk’nın silah bırakacağını sanıyorlar, elebaşlarından da medet umarak, barış kardeşlik diyenler… Kırk yıldır bombayla topla tüfekle tabancayla intihar saldırıları ile kahpece Türk milletini sırtından vuranlarla bu şekilde de barış mı olurmuş, böyle kardeşlik nerede görülmüş, anlamak mümkün değil. Oysaki o insan müsveddesinin kendine bile artık faydası yokken, nasıl bir fayda umuluyor kimse anlamış değil. İşte bunun adı çadır tiyatrosu değil de nedir?  Barış kimle yapılır değerli okuyucular? Karşında savaştığın bir devler varsa onunla yapılır eşit şartlarda tabi. Karşımızdaki eli kanlı bir terör örgütü hem de vur kaç saklan gizlen, kahpece öldür tuzak kur, aklını uyuşturucu ile çeldikleri zavallı kişileri intihar komandosu olarak yetiştirip, kendilerini ölüme iten, dünyaca ünlü resmen kabul edilmiş bir eli kanlı örgüt bunlar üstelik. Bir terör örgütü ile yüce Türk devleti müzakere etmez, kırk yıldır yaptığı gibi mücadele eder ve tepesine tepesine vurarak kafasını ezer. Ve işin daha da ilgincini yazayım şimdi barış marış kardeşlik safsatası atılıyor ya, bu işi planlayanlar da destekleyenler de biliyorlar ki bu bir temcit pilavıdır, tazelenip tazelenip, ısıtıp ısıtıp insanların önüne koyuluyor, üstelik seksen beş milyonun seksen milyonu da istemezken. Ve Beyşehir Gölüne tutsun diye maya çalmaya çalışıyorlar. İşin içinde bir takım siyasi hesaplar var ve bu havada uçuşan söylemler güney doğudaki vatandaşlarımızın ve mecliste temsil edildikleri bir siyasi partinin oyunu almaya yönelik çabalardır.
Yani anayasa değişikliğine yönelik siyasi bir çaba var işin içinde. Değerli okuyucular ülkenin hayrına ve çıkarına yapılan her türlü siyaset ve uygulama güzeldir ve değerlidir. Ne zaman siyaset kirlenir peki derseniz, tam o günlerden geçiyoruz. İşte sırf kendilerine şahsi menfaat ve çıkar sağlamak isteyen bir kısım siyasetçiler ellerini siyasete sokup karıştırdıkları günden beri, siyaset giderek kirleniyor ve ortaya koydukları oyun tutarsızlıktan ileri gitmiyor. Türk milletini kullanmak istemediğim bir sıfata layık görenler şunu unutuyorlar.
Nefes alan her Türk birer Atatürk’tür ve her Atatürk çıkacak bir Samsun bulur ve yeniden yüce Türk milletini örgütleyerek küllerinden doğmayı başarır. İşte önce o siyasete ellerini sokan menfaat ve çıkar azınlığının siyasetten el çektirilmesi ve yarın yahut bir gün seçim sandığında cezalandırılması gerekmektedir. Yüce Türk milleti bunu başaracak inanca ve akla sahiptir. Bu hafta siyaset boyutunu işledik haftaya da spor ve futbol boyutunu işleyeceğiz. Hemen bir parafını vereyim. Mücadele eden ve çalışmaya, hizmet etme gayreti içinde olan TFF başkanını baltalamak istiyorlar, işin içinde MHK’daki ve sahada ve var odasındaki bir takım art niyetli ve gizli bir elin idare ettiği bir “yapı” tarafından, izin verilmemeye çalışıyorlar. Daha önce Türk hakemliğine ve var hakemlerine inandığını ve güvendiğini belirten TFF başkanı ne oldu da bir anda karar değiştirerek, yabancı var hakemi getirmeyi kabul etti? Hangi kirli eller yine ve yeniden devreye sokuldu?
Az sabredin haftaya açıklayacağım.
Sağlık ve esenlikle…