Köşe Yazıları

Kenan Tiryaki, “Şapkadan fil çıkarmak”

Şapkadan fil çıkarmak

Futbol Kulüpleri’nde camialar içinde yazan, çizen, konuşan, toplumu etkileyebilecek etkin ve yetkin durumdaki akil insanların kendi yaşanmışlıklarından edindikleri tecrübelerinin, kendilerince konuya hâkimiyetlerinin oluşturduğu özgüven ile kulüplerini değerlendirirken, değişik öngörülerde bulunarak öne çıkmak isterler.

Kulüp yönetimleri bulundukları lig kategorilerinin içerik ve  gerçeğinden hareketle, günümüzün futbolcularının hepsinin ayrı bir birey olduğundan yola çıkarak, çocukluk, ergenlik öncesi, ergenlik, ergenlik sonrası, genç yetişkinlik, orta yetişkinlik ve ileri yetişkinlik, aşamalarının nasıl olduğunu biliyorlar mı?

Tabi ki bilmiyorlar.

Çünkü onların ilgi alanına girmiyor bu konular.

Peki, bu süreçte gençlerde ve çocuklarda bu gelişim sürecinin sportif işleyiş ile örtüştürerek takibi ve kaydı sağlıklı yapılıyor mu? Tabi ki hayır.

Bu gelişim sürecinde ​oluşabilen olumsuzluklar, varsa eğer kulüplerdeki uzman! Kişilerce giderilebiliyor mu? Tabi ki hayır.

Çünkü bu çocukların ve gençlerin hepsi ayrı bir birey, hepsinin dünya görüşü, yaşam biçimi, sosyal, ekonomik ve kültürel durumları farklı farklı.

Peki, bu süreç biliniyor mu? Tabi ki hayır.

Bu kadar değişik ve her biri şahsına münhasır özellikleri olan tek ortak paydaları futbol ve oynadıkları kulüp olan bu futbolcuların her türlü ihtiyacına dönük çalışmalar doğru bir şekilde yürütülüyor mu? Derinlemesine biliniyor mu? Yahut sadece futbol sahasındaki performanslarından, futbola dair yaşanmışlıklarından, mevcut konumlarından yola çıkarak bir öngörüde bulunuluyor mu? Tabi ki hayır.

Ülkemizdeki kulüplerin değerler manzumesi elbette ki var, bu manzumelerden yola çıkılarak, kulüp birimlerinin ihtiyaca uygun alınan çalışanlar, kulübe ne değer katacağına dair bir araştırma yapılıyor mu? Yine kocaman bir hayır.

Değerli okuyucular ​öngörü geliştirmenin temel amacı geleceği kesin olarak bilmek değil, gelecekteki potansiyel gelişmeler için önceden fikri hazırlık yapabilmektir.

Bu gün ülkemizdeki kulüplerimizin geleceği ile ilgili öngörüde bulunmak için tahmini değil, gelecek ile ilgili farklı senaryoların nasıl ve neden ortaya çıkabileceğini bilmek gerekmektedir.

Bu nedenle, kulüpler için öngörünün faydası geleceği ne kadar iyi tahmin ettiği ile değil, yönetim olarak, camia olarak, sosyal, ekonomik, potansiyel olarak, bugünden geleceğe hazırlanmayı sağlayacak farklı yolların belirlenebilmesine ne tür katkıların yapılmasından geçmektedir.

Değerli okuyucular, geleceği düşünmeyenler, geleceğe hazırlanamazlar.

Ayrıca, sadece geleceğe hazırlanmak için değil, aynı zamanda inovasyon ile geleceği şekillendirmek isteyenler için de, gelecek ile ilgili akımları anlamak, onların potansiyel etkileri ve değişim süreçleri ile ilgili bilgi ve görüş sahibi olmak büyük fayda sağlar.

​Camiaların önde gelenleri başkanları, yöneticisi, antrenörü, futbolcusu, kulübü, adına öngörülerde bulunmak için, alan ve içerikleri ile ilgili, bilhassa insan kaynaklarında, liyakat temelli yaklaşımlar ile kapsayıcı, bütünleştirici, şahsi çıkarlar için kulübün paydaşlarını birbirine düşürmeden her alanın ihtiyacına ve kulüp menfaatine dönük, hareket etmek en doğru yaklaşım şekli olmalıdır.

Ayrıca anlaşılabilir, saygın, dedikodu yapmadan, yüksek iletişim becerisiyle, yönetme kabiliyetlerini kullanarak, derinlemesine bilimden de yararlanılarak yol haritası çizilmesi, hak hukuk adalet ilkesiyle birlikte camiasına algı ve yönlendirme yapmadan, şeffaf bir şekilde doğru bilgilendirmeler yapmak, futbol kamuoyunda daha güvenli bakış açısı oluşmasını sağlar.

Öngörüde bulunmak falcılık değildir.

Öngörü, geleceği bilmek değil, geleceği bilimden faydalanılarak, teknolojiyi kullanarak yaşanmışlıklardan ders alınarak konjonktüre uygun doğru analizler yaparak bilgiyle anlamayı eyleme dönüştürmeyi kolaylaştırmaktır.

​Sonuç olarak, kulüpler yarınının nasıl olabileceğini kestirebilme ve önceden hazırlık yapabilme öngörüsü, geleceği tesadüflerin akıcılığına bırakarak ilerleme değil, uzlaşı kültürü oluşturularak, anların, günlerin, haftaların, ayların, sezonların, bilimden referans alınarak liyakat temelli yaklaşılmalıdır.

Akılcı planlama yapılarak, doğru hamleler ile karar verilip, geleceğe yatırım yapılmalıdır.

Bunun içinde futbol ile ilgili çok geniş bir alan bilgisine ihtiyaç vardır.

Aksi takdirde değişik etik dışı bilgi kirliliği ve manipülasyonlarla günü kurtarmak belki kısa bir dönem yalancı bahar yaşatabilir, ama sonu hep hüsrandır, keşkelerle doludur, örnekleri de çoktur.

Sonuç olarak, öngörüyü ilimden bilimden yararlanılarak, teknoloji kullanılarak, süreci şeffaf, sorgulanabilir, dürüst, doğru kararlar, doğru hamleler belirler, başka türlüsü şapkadan tavşan çıkarmaktır.

İşte ülkemizdeki profesyonel yahut amatör kulüplerimiz öngörüden uzak ve sağlıklı planlı programlı bir yönetim şekli değil, tamamen şapkadan bırakın tavşan çıkarmayı, fil çıkarmanın peşindeler.

O yüzdendir ki ulusal çerçevede bize ait bir futbol ekolümüz yok, sistemimiz yok, kültürümüz yok.

İşin en acı yanı ise kulüplerimizin yönetimlerine kimler gelirse gelsin buna ayıracakları zamanları da yok…

Peki, işler nasıl mı yürüyor ülkemizde?

Vurdum çayıra Mevla’m kayıra…

Sağlıcakla kalın selam ve dua ile