Köşe Yazıları

Kenan Tiryaki, “Anormalin normal sayıldığı ülke”

Anormalin normal sayıldığı ülke

Hayatının elli yılını futbola harcamış bu süre içerisinde 17 yılını il hakemi ve klasman hakemliği ile devam ettirmiş biri olarak dün canlı olarak seyrettiğim Ankaragücü-Rizespor maçının bitiş düdüğü ile, Ankaragücü başkanının sahaya inip müsabaka hakemi Halil Umut Meler’i yumruklamasını izledim. Daha da ötesi yerde tekmelenmesine şahit oldum.

Bırakın spor ve futbol adamlığını insanlığımdan utandım ezildim küçüldüm kaybolup gittim.

Bu tip olaylar ilk defa olmuyor elbette.

Alt liglerde çok daha vahimi yaşanıyor, nerede ise her hafta başka statta.

İlk defa uluslararası bir hakemimizin böyle üzücü bir olaya denk gelmesi, daha doğrusu yerde savunmasız bir haldeyken iki kişi tarafından vahşice tekmelenmesi çok etkiledi beni ve tüm kamuoyunu.

Anormalin normal sayıldığı, çözüm üretmesi gerekenlerin çözümsüzlük ürettikleri bir ülkede yaşıyorsak bu olan bitene şaşırmıyoruz artık. Alıştırıldık kanıksadık ve sorgulama yeteneğimizi yitirdik gitti.

O yüzden ne yazsam az ne söylesem eksik kalacak biliyorum ama yine de bir şeyler yazacağım. Tarafsız olarak. Çünkü her konuda olduğu gibi bu kabul edilemez çirkin saldırıda da yine ülke ikiye bölündü.

Oh oldu diyenler var, insanlığından utanan benim de içinde yer aldığım diğer taraf var.

İşte siyasetin futbola dibine kadar girmesinin getirmiş olduğu son durumdur bu.

Şimdi siyasetin nasıl futbola etki ettiğinin görüyoruz. Ankaragücü’nün başkanı ve bu vahim olayın sanığı olan Recep Koca iki dönem iktidar partisinin milletvekilliğini yapan biri. Şimdilerde de yerel seçimlerde Belediye Başkanlığı’nda adı yine geçiyor.

Konu daha da uzun ama kısa keselim.

İşte tamda o yumruğu atan Ankaragücü başkanını gördüğüm anda hemen aklıma Beşiktaşlı bir yabancı uyruklu futbolcunun yine böyle çirkin bir vakanın önüne geçtikten sonra yaptığı açıklaması geldi. Ne demişti o futbolcu?

“Bir oyuncuyu öldürdükleri gün veya en sevdiği şeyi yapmasını engelleyerek sakat bıraktıkları gün, ya da bir hakeme saldırdıkları gün beni hatırlayacaksınız” diye.

Geçtiğimiz yıl yine Ankaragücü-Beşiktaş maçı. Bir seyirci sahaya atlıyor ve hakeme saldırmak için koşarken Cosef seouza bu taraftarı durduruyor ve çok büyük bir olayı engelliyor. Peki, engelliyor da ne oluyor? Bu oyuncu yaptığı açıklamadan dolayı iki maç ceza alıyor.

Ne alaka dendiğinde ise “yasalar kanunlar” böyle diye açıklama yapıyor TFF.

Peki, saldıran? Elini kolunu sallayarak hala geziyor ve maça gidiyor.

Peki, o zamanın TFF’nin şimdiki yönetim kadrosu ne yapıyor? Hiçbir şey.

Ankaragücü kulübü ne yapıyor hiçbir şey. Kulüp camialarını bu işin içine katmayalım diyeceğim ama o zaman sorarlar bana Recep Koca hangi kulübün başkanı diye. Onun için burada işlenen suç bireysel değil…

Adalet bir gün herkese lazım olacak! Diyerek, devam edelim.

Futbolun her kademesindeki olgunlaşmamış, futbol üzerinden nemalanan, pis nefsi arzularını kusan, kin ve nefretle beslenen, çocuk ve gençlere kötü örnek olan, makam mevki peşinde koşan futbolda herkesin hata yapabileceği bilmesine rağmen, işine geldiği gibi olayları değerlendiren yetişkinlerin, tetikleyip, yangına körükle gitmelerinden ve yaptıklarının yanına kar kalmasından, adaletli soruşturmalar yapılmayıp gerekli önlemlerin alınmamasından dolayı, Dünya’ya rezil olduğumuz bu akşamki üzücü hakeme saldırının olacağı gün gibi aşikardı. FİFA kokartlı hakem Halil Mutlu Meler’i darp edenler insanlık suçu işlemişlerdir, bunun ikinci bir şıkkı yok. Ve diyorum ki, lanet olsun bunu yapanlara ve zeminini hazırlayanlara.

Çürümüş kokuşmuş üretmeyen ülke futbolu olarak bu olaydan ders almayıp, yarın özürler kınamalar havada uçuşacağından, bu olayın olmasına su taşıyanların sütten çıkmış ak kaşık olup masum rolüne bürüneceklerinden, bizde her büyük olayda olduğu gibi yaşanmışlıkları unutacağımızdan, bu vahim olayı da hiç yaşanmamış olarak görüp, yine başa dönme ihtimalimiz var.

En tepeden en altta kadar futbolun tüm katmanları için, bu olay, ya bir milat olacak, ya da kötülükler ve çürüme artarak devam edecek.

Yaşanıp görülecek elbette.

Ülkemizde her alanda yetişkinler düzelmedikçe, kendilerine çeki düzen vermedikçe, yarının yetişkin olacakları da düzelmeyecektir.

Bir kaç gün sonra olayı yapan hak mahrumiyet cezası alacak, başkanı olduğu kulübe bir kaç maç seyircisiz oynama ve para cezası verilecek ve yine hiç bir şey değiş değişmeyecek.

TFF başkanın en son açıklamasını duyunca o ilk baştaki asıp kesmeleri kükremeleri balonmuş meğer. Sonradan gördük tabi. Ne dediğine bakın TFF başkanının “Recep başkan böyle biri değildir” dedi iyimi.

Kimsede sormadı peki böyle biri değilse nasıl biridir diye.

Olayın üzerinden bir hafta geçince dediğim gibi gelişti olaylar.

Olayı yapan kişiler (3 kişi) tutuklandı göz boyama babından. Yumruk atan eski bir vekil olduğundan hemen hastaneye kaldırıldı hala hastanede yatıyor kalp krizi riski var diyerek. Ankaragücü kulübü 5 maç seyircisiz oynama ve para cezası aldı. Olayın birinci faili 5 yıl yani 6282 yasaya göre ömür boyu futboldan cezası aldı.

Bir kaç hafta sonra yani ilk mahkemeye çıkıncaya kadar ceza evine konulanlar serbest kalacaklar ve hakem arkadaşımızın yediği dayak yanına kar kalacak vesselam.

Bu ülkede Fenerbahçe gibi asırlık çınar bir futbol takımın futbolcularını taşıyan otobüsü kurşunlandı ve hiç bir şey olmadı. Bu ne ki diyeceğim ama o zaman anında karşı taraftan suçlamalar başlar anında.

Onun için başta yazacaklarımı tarafsızlık ilkesi ile yazacağım dedim.

Daha neler neler…

Diyecekler ki bu cezalar olayı yapanlara ve ilgili kulübe çoktur. Ve tahkim devreye girecek cezalarda indirim yapacak.

Ne yalan söyleyeyim.

Aklımdan geçenleri yazacak olsam komplo teorisi üretiyorsun diyecek olduğunuzdan yazmıyorum.

Ama bir ipucu vereyim siz zaten anlarsınız değerli okuyucular.

Acaba bütün ülke yazılı ve görsel medyası bu olaya kilitlenmişken, siyasette gizli kapılar arkasında kim bilir neler oldu! TFF başkanı maçları “süresiz erteledik” dedikten sonra neden ikinci bir açıklama ile salı günü oynatma kararı aldı yahut aldırıldı. O zaman bu hafta sonu maçları neden ve niçin başka bir tarihe ertelendi. Herkes Halil Umut Meler olayına kilitlendiğinden o tarafa bakamadık ve kör kaldık.

Sözümü şöyle sonlandırayım değerli okuyucular, üzerine alınan alınsın.

Yani ne görevde olursa olsun ne iş yaparsa yapsın icraatı biten birinin diline vururmuş. Her alanda bu böyledir ve iyi bir örnektir.

Örnek olarak TFF başkanın ilk açıklamasındaki “yeter” kelimesi ne kadar aciz durumda kaldığının bariz bir örneği idi.

Sonraki kem küm etmelerine bakınca çözüm üretecek ve TFF’yi yönetecek kapasitesinin olmadığını herkes gördü şahit oldu.

Gün ola harman ola

Sağlık ve esenlikler diliyorum.