Hayatın içinden

Ne olursak olalım, birinci önceliğimiz insan olabilmeyi başarmak olmalıdır. Küçük hesapları aşarak insan gibi hareket edenler, etrafındakilere karşı saygılı olur. Ölçü bilir, karar bilir, ahlak bilir, kendisine yapılmasını istemediği ne varsa, başkalarına yapmaktan uzak durur.
Cehalet çok güzel bir şeydir. Okumaz, araştırmaz, çok az düşünür, ancak her şeyi bilen kişiye cahil denir. Her yerde her zaman her konuda konuşur. Kelimeleri sıralayıp cümle kurduktan sonra, gerisi hiç önemli değildir. Okumaya ve araştırmaya gerek olmadığını düşünür. Her şeyi zaten biliyordur.
Öğrenmeye açık olmayan kişi, okusa da, okuduğunu anlamadıktan sonra, kayıpta demektir. Okumada esas olan bilgiye ulaşmaktır. Ezber konuşmak yerine düşünerek konuşmak daha doğru sonuçlar verir.
Tam bin yıl önce yaşayan İbn-i Sina, döneminin en bilge kişilerinden birisi olduğu gibi, günümüzde de “Kanun” adını verdiği tıp kitabı, dört cilt halinde piyasada satılmaktadır. Bu kitap Avrupa’da 300 sene ders kitabı olarak okutulmuştur. İbn-i Sina Horasan yöresinde yaşayan bir Türk’tür.
İbn-i Sina, bakınız ne diyor!
“Aristo’nun metafizik kitabını 40 dan fazla sayıda okudum hiçbir şey anlamadım. O kadar çok okudum ki! Kitap adeta ezberimde kaldı. Bir gün sahaflar çarşısında gezerken bir kişi kitap satmak için peşime takıldı. “metafizik” kitabı olduğunu görünce anlamam dedim. Satıcı çok ısrar ediyordu. “Çok ucuza 3 dirheme veriyorum. Üstelik bu kitabı alarak bir fakire iyilik yapmış olacaksınız” diyordu. Kitabı aldım. Akşam ilk işim o kitabı okumaktı. Kitabı okuduktan sonra, Aristo’nun anlamadığım metafizik kitabının bütün şifreleri adeta çözülmüştü. Artık her şeyi çok iyi anlıyordum. Bunun üzerine iki rekât şükür namazı kıldım. Ayrıca ertesi gün çarşıya çıkarak bol miktarda sadaka dağıttım.”
Şimdi düşünelim. Aramızda kaç kişi, anlamadığı bir konuyu öğrenmek için bu kadar çok okur. Okumakta asıl meselenin, okuduğunu anlamak olduğunu bilir.
Bir sayfa yazıyı okuyamadığı, ya da okurken adeta çatlayan vatandaşların, iş konuşmaya ve görüş ortaya koymaya gelince herkesten çok öne çıkması, tam anlamıyla boş konuşmayı ifade eder.
Daha iyi bir sistem bulunana kadar, demokrasiden ve demokratik yönetimden daha iyisi yoktur.
Demokratik yönetim vatandaşın verdiği oy ile şekillenir. Çoğunluk bazen doğru bazen de yanlış karar verir. Hataları düzeltmek yine vatandaşın oyu ile olur.
Demokratik sürecin iyi çalışması, okuyan, okuduğunu anlayan insanların sayısının artması ile mümkündür.
Takım taraftarlığı, takım aşkını, parti taraftarlığı parti aşkını oluşturur. Aşk ile sevmek gözlerimizi kör eder. Maalesef aşkın gözü kördür.
Son zamanlarda ülkemizin yaşadığı sorunları düşünüp değerlendirirken, bilgi sahibi olmadan, görüş sahibi olmayın. Böyle hareket etmeniz, daha az hata yapmanıza neden olacaktır.