Köşe Yazıları

Havalar ısındı kokarca canlandı

Şubata havaya ve suya düşen cemre, 7 martta da toprağa düştü. Yani artık doğa kış uykusundan uyanmaya başladı. Bu güzel haber. Ancak doğa ile aynı anda uyanan başka bir şey daha oldu o da kahverengi kokarca böceği. Şimdilerde kokarca tek tük görülmeye başkandı. Ancak önümüzdeki günlerde kokarca böceklerinin sayısı artacak. Bunlarla ilgili feromon denilen tuzaklar konulmak zorunda. Bu tuzaklarla ilgili Sakarya Üniversitesi bir hazırlık içinde. Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin bir desteği söz konusu. Ancak vatandaşın da eli kolu bağlı değil. Oturup “Devlet bize yardım etsin” mantığı ile beklemek zoruna değiliz. Tarım Bakanlığı tarafından onaylanan ilaçlar ile bahçelerimizi ilaçlamalıyız. Düşmana elinizde ne varsa onunla saldırmamalısınız. Bilinçli mücadele etmek durumundasınız.
Kokarcaya engel olacağız diye mahsulünüzü veya toprağı zehirleyemezsiniz. Bunun için bütçem yetmedi gerekçesi ile ucuz veya kökten çözüm olsun diye pahalı olan ilacı değil de Tarım Müdürlükleri tarafından tavsiye edilen zehirleri kullanmak gerek. Burada yapılması gereken bilime teslim olmak. Diyeceksiniz ki “biz covid zamanı aşı olurken de bilime güvendik ve sonunda aşı olanların yaşadıkları sorunlar ortada…” ona da diyecek bir şey yok.
Ya da “Ben feromon tuzak kurdum, komşumun bahçesindeki kokarcalar da benim bahçeme geldi” ona da diyecek bir şey yok. Bu noktada topyekun ve bilinçli mücadele etmek zorundayız.
Geçtiğimiz hafta Sakarya Üniversitesi’nde feromon konusunda çalışmalar yapan Mustafa Zengin Hoca ile yaptığımız programda söylenenler son derece ürkütücü. Hoca diyor ki, “Sakarya’da geçen seneki verimi korumak başarı olur…” Felaket tellallığı diyin ya da başka şekilde adlandırın. Ama sakın mücadeleyi hafife almayın.
Hekimin iş bırakmasına karşıyım
Ben her çalışanın hakkını aramasından yanayım. Çalışanın hakkı sadece para da değil. Sosyal haklar, çalışma şartlarının iyileştirilmesi falan. Bunların hepsine saygım var kardeşim. Ama sağlık çalışanı devlet ile arasındaki sorunu halletmek için vatandaşa bedel ödetmenin mantığını kavramamız mümkün değil. Ben hastayım, senin devletle sorunun var. Benim çektiğim hastalığı devlete karşı silah olarak kullanıyorsun…
Burada bir denklem hatası var. Benim hastalığım önemli değilse senin tedavi etmen de önemli değil. Eğer sen işi bir gün bıraktığında ben ölmüyorsam sen hiç olmasan da ölmem… Kimse kendi yaptığı işi değerden düşürmemeli kimse insan sağlığını önemsemeden iş bırakma eylemine gitmemelidir. Anayasal hakkınıza saygı gösterelim, hakkınızı almanız için hastalar olarak elimizden geleni yapalım ama… Sizin şartlarınızda iyileşme yapılmadı diye de faturayı hastalar olarak biz ödemeyelim.
İnönü’nün durumu
Karasu Merkez İnönü İlkokulu’ndan depreme dayanıklılıkla alakalı karot alımı yapıldı. Neticenin olumsuz geleceğinden artık kimsenin şüphesi yok gibi. En geç bayram sonrası netice gelecek. Sonucun gelmesinin ardından atılacak adımlar da tartışılmaya devam ediyor. Ortada bir sorun var ancak bir iletişim yok. Konuşacak kişiler denk değil. Taraflardan biri Belediye. Diğeri Milli Eğitim Müdürlüğü. Sorunu yaşayan Okul Müdürü. Çocuğu orada olan Okul Aile Birliği Başkanı, nihai karar verecek olan Kaymakam. Şimdi bunların hepsi birden aynı masaya oturup sorunun çözümüne eşit şartlarda görüş belirtecek…
Zor ama…
Sonuçta amaç sorunu çözmekse… Sorunu yaşayan, çözecek olan ve hatta fikri olan herkes aynı masaya oturmalı ve tüm rütbelerinden ari olarak samimiyetle önerilerde bulunmalıdır. Yoksa bu iş bir kişinin karar verip diğerlerinin uyduğu askeri sistemle çözülmez.
Muhtarlar seçime gidiyor
Karasu Muhtarlar Derneği’nde seçim kararı alındı. 27 Mart’ta yapılacak seçimde üç adayın mı iki adayın mı yarışacağı henüz netlik kazanmadı. Mevcut Başkan İsmail Hakkı Topaloğlu’nun seçime girmesine kesin gözü ile bakılıyor. Limandere Mahallesi Muhtarı Sinan Erbaş ve Karasu Mahallesi Muhtarı Şefik Kır’ın da aday olacağı uzun zamandır konuşuluyordu. İsmail Hakkı Topaloğlu’nun karşısına tek adayla çıkılmasını isteyenler Kır ile Erbaş’ın uzlaşı sağlaması için gayret ediyor. Önümüzdeki iki haftalık süre içinde bakalım nasıl bir yol izlenecek.
Seçime iki adayla mı yoksa üç adayla mı gidilecek? Bu sorunun cevabını bu hafta içinde alırız diye düşünüyorum.
Ramazan ne ayıydı
Bazı değerlerimizi dejenere etmek için öyle ters şeyler yapılıyor ki anlamak mümkün değil. İsa Peygamberin doğumu kabul edilen Noel’de alkol ikram edip dansöz oynatıyor, ramazan ayında tombala çekilip bayramında milli piyango özel çekilişi düzenleniyor. Enteresandır tombala, ramazan geceleri dışında da çekilmiyor.
Yemin ederim bir şey bu kadar net dejenere edilmez. Bir günahı işlemek yine anlaşılabilir de özellikle kutsal değerler üzerinden bu günah işlemeye çalışmak çok anlaşılabilir bir durum değil.
Herkesin günah işleme özgürlüğü var da benim dini değerlerimi koruma hakkım yok mu?