Gerçekler ve hayaller

Farkı fark ettiniz mi bilemem değerli okuyucular.
İlk önce şampiyonlar ligi final maçı, ardından Uluslar ligi yarı final maçları.
Paris Sencermen şampiyonlar ligi final maçında adeta futbol resitali yaparak, İtalya’nın Hakan Çalhanoğlulu kadrosu ile İnter’i beş golle geçti ve şampiyonlar ligi kupasını kulüp müzesine götürdü.
Hemen bir hafta sonra, uluslar ligi şampiyonası yarı final maçları başladı. Tabi ki futbol resitali devam etti.
Almanya karşısında Bir sıfır mağlubiyetten 2-1’lik galibiyete taşıyan Ronaldolu Portekiz ve diğer yarı final maçı olan ve adeta hem kendi taraftarlarını hem de maçı TV’den izleyen miyarlarca futbol severi TV başında hop oturtup hop kaldıran, İspanya Fransa uluslar ligi yarı final maçı.
Finalin adı İspanya – Portekiz oldu.
Şöyle geneline baktığımızda bu dört takımda onlarca yıldız oyuncu var. Bu oyuncular karşı karşıya oynadıklarından hem yıldız oyuncuları izleme şansımız hem de muhteşeme yakın futbol varyasyonları izleme ve tabi ki hafızalarımızı yenileme şansımız oluyor.
Futbolu oyun olarak güzelleştiren unsur elbette ki rakip kaleye atılabilecek ve maçı kazandırabilecek kadar gol atmak. Elbette atmak kadar gol yememekte çok önemlidir ama asıl hedef gol atmaktır.
Biz teknik adamlara göre ise atılacak gollere ön hazırlık pasları organize etmek ve topu rakip kale bölgesine en hasarsız ve pas kaybı yapmadan taşımak ve sonuca gitmektir.
Bunun adına sistemsel organizasyon deniyor ve organizasyonu gerçekleştirecek daha önce defalarca tekrarı yapılmış çalışmaları sahadaki gerçek rakibe göre uygulamaya koymak ve futbolu güzelleştirecek bireysel becerileri de işin içine katarak takım oyunu oynamak o şekilde sonuca ulaşmaktır.
İşte bunları yapabilmek ve sahaya yansıtabilmek oldukça zor ve meşakkatli bir uğraştır aynı zamanda da büyük emek ister sabır ister, akıl ister güç ister, kondisyon ister.
İspanya yarı final maçına çok hızlı başladı ve bir iki üç dört derken ilk yarı sonuçlandı. Oyun birinci dakikadan itibaren ispanyanın kontrolü altında geçti.
Ve ikinci yarı bambaşka bir Fransa vardı sahada. Maçı hiç bırakmadı ve ikinci yarıya golle başladı. Hemen arkasından Lamin Yamal takımının beşinci, kendisinin ikinci golünü attı. Dahada fark olacak derken Fransa sahne aldı.5-2, 5-3, 5-4’e getirdi skoru. Bu arada İspanya kalecisi inanılmaz goller kurtardı ve maçın adamı seçildi. Beş dakika daha olsa belki de Fransa maçı çevirecekti ama İspanya’nın imdadına hakem yetişti ve bitiş düdüğünü çaldı.
Futbol adına he şey vardı tribünleri mutlu edecek güzel pozisyonlar bolca üretildi ve iki takımda alkışı hak etti.
Uluslar ligi finalini Fransa’yı 5-4 yenen İspanya ve Almanya’yı 2-1 yenen Portekiz oynayacak.
Geçen hafta saat 22.00 de başlayacak olan bu final maçından sonra yazımıza devam edeceğiz.
Ve final maçı başladı. Hemen oyunun başında İspanya Portekiz karşısında üstünlüğünü kabul ettirerek maça başladı. Her iki takımda aynı futbol ekolünden gelen iki takım geriden oyun kurma ve pas oyunu ile oyunun kontrolünü elinde tutma taktiği ile pozisyon üretmeye başladılar.
Yirminci dakikada Portekiz savunmasının yaptığı basit bir hata ile İspanya bir sıfır öne geçti ve futbol oyunun aynı zamanda bir hata yapma oyunu olduğunu hatırlattı herkese. Yani en az hata yapan takım oyunu kendi lehine çevirebiliyor her an. Hemen arkasından dört dakika sonra Portekiz şık bir vuruşla 1-1’i yakaladı.
Tam ilk yarı bu skorla kapanacak diye beklerken İspanya tekrar sahne aldı ve yine şık bir golle 2-1 öne geçti ve devre bu sonuçla tamamlandı.
Her iki takımda oyun disiplininden kopmadan ve topa daha fazla sahip olma prensibi ve sabırlı oyunu ile sonuca gitmeye çalışan aynı zamanda da göze hoş gelen bir oyunla ve mücadele ile sahada ter döktüler.
İkinci yarı çok şeylere gebe diyerek beklemeye başladık.
İkinci yarıya Portekiz daha istekli ve inançlı başladı. Portekiz gemisinin kaptanı kırk yaşındaki Ronaldo yine sahne aldı ve skoru 2-2 ye taşıdı. Ronaldo, uluslararası maçlarda 138. golünü attı ve bir rekora daha imza attı. En çok atanlar serisinde Messi’yi yakalayamadı ama ikinci durumda.
İkinci yarı ve uzatmalara giden final maçındaki ilk uzatma süresinde oyunun hakimi tamamen Portekiz’de idi.
İkinci uzatma süresinde ise iki takımda eşit bir oyun sergilediler ve maç penaltılara gitti.
Portekiz penaltılarla 5-3 kazandı toplamda 7-5 şeklinde sonuçlandı.
Yarı final maçları kadar zevk vermese de yine de zaman zaman heyecan dorukta idi. İşin ilginç yani GS’li oyuncu Morota, aynı zamanda takım kaptanıydı ve penaltıyı kaçırdı.
Yazının başında güya onlarla bizi kıyas yapacaktım farkı fark ettiniz mi diyerek fakat maç sonucunda şöyle bir hesap kitap ettim onlarla aynı terazinin kefesine koyup tartılacak nede kıyas yapılacak bir durumun olmadığını gördüm.
Ülkemi aşağılamak gibi bir niyetim asla olamaz ama gerçeklerde ortada…
Kim bilir belki 2003 teki dünya üçüncüsü olduğumuz gibi başarılar elde ederiz, şimdilik hayal olsa da.
Sağlık ve esenlikle…