Köşe Yazıları

Gara unutulmayacaktır

 

Gara… Her ne kadar, Diktatör Saddam’ın, şimdilerde harabe olmuş sarayının bulunduğu dağın adı olsa da, terör örgütü pkknın rehin aldığı, 13 Türk evladının, hunharca katledildiği, dağın adı olarak da, Türk Halkının hafızasına kazınmış bir yer…

***

Bu hazin olay, bana birden 13 Temmuz 1979 yılında Ankara’nın göbeğinde yapılan bir terör eylemini hatırlattı.

***

O gün, Türkiye’nin başkenti Ankara’da, Mısır Büyükelçiliği 4 Filistinli gerilla tarafından basılmış ve 20 kişi rehin alınmıştı…

***

Hatta binaya girerlerken, kapıda nöbet tutan 2 bekçiyi de şehit etmişlerdi. İşgalin sebebi olarak da, İsrail ile Mısır arasında imzalanan ve Filistinlilerin memnun olmadığı, “Camp David” anlaşmasını gösteriyorlardı.

***

Devletin, sorumlu tüm yetkilileri olay yerine gelmişlerdi. Başbakan Bülent Ecevit, 

İçişleri Bakanı ise (Sakarya’nın gururu) Hasan Fehmi Güneş’ti. Başbakan, bütün sorumluluğu ve insiyatifi, Hasan Fehmi Bey’e vermişti. 45 saat süren, büyükelçilik işgali, çeşitli pazarlıklar ve süreçler sonunda, onların da insan olduklarını unutmadan ve o anlayışla yapılan yaklaşımlarla, İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Bey’in tamamen, gerillaları dahi etkileyen, kişisel gayret ve cesaretiyle, kimsenin burnu dahi kanamadan, 45 saat sonra teslim olmalarıyla sona erdirilmişti.

***

Hatta gerillalar teslim olurken, sadece Bakan’a teslim oluruz diye şart koştuklarında, onları teslim almaya giden bakanın elini öpmeye kalktıklarında, bakanın da onları öperek, Türk yargısına teslim etmesi, muhalifler tarafından, çok konuşulmuştu.

***

O günler aklıma geldikçe, acaba 13 vatandaşımız Gara’da, kurtulamaz mıydı diye düşünmeden yapamıyorum.

***

5-6 yıl terör örgütünün elinde bulunan bu insanlarımız, nasıl olur da kurtulamazlardı?

***

Kılıçdaroğlu’nun sorduğu; ülkemin, uçurumun kenarından döndüğü, 15 Temmuz “Fetö Puştluğunun” oluşmasında, suçlu görülen ve müebbetle yargılanan Rahip Bronson‘un, ABD Başkanının uyguladığı manevralara karşılık, nasıl serbest bırakıldıysa, ABD’nin arkasında olduğu pkk teröristlerine karşı, ABD ve Bronson şartı kullanılamaz mıydı derken, Kılıçdaroğlu haklı değil miydi acaba?

***

Yine bu terör örgütünün sözde lideri Öcalan, İstanbul seçimlerinin kazanılması için, Tunceli Munzur Üniversitesindeki akademisyen Ali Kemal Özcan, devlet tarafından elçi olarak kullanılıp, seçimi kazanabilme adına, “Öcalan Mektubu”, İstanbul’daki Kürt seçmene karşı okutulurken, yine bir aracı kullanılarak, bu  13 can kurtarılamaz mıydı soruları, “Sosyal Demokrat Anlayış” yetkin olsa, tıpkı 1979 yılındaki rehine krizinin burnu kanamadan kurtulan 20 rehine gibi, Gara şehitlerimiz de kurtulamaz mıydı acaba?

***

Son söz olarak; ömrü pkk terörüne karşı mücadeleyle geçmiş emekli Albayı dinledikten sonra diyorum ki, Gara, yalnızca Türkiye’nin güneyinde Irak’ın Amedi Bölgesinde bir dağın adı değildir. Gara, artık Gayri Nizami Kuvvetlere karşı, devletin uygulayacağı yöntemlerin de, ona göre geliştirilmesi, rehine kurtarma ile bölgenin düşmandan temizlenme harekatının birlikte yapılmasının, ancak askeri karargahlarda yapılacak değerlendirmeler sonucu yapılması, gerekli olduğunu göstermiştir.

***

Gara, artık, bir dağın ötesinde, diktatörlerin sarayları, askerlerin karargahları, teröristlerin mağaraları yerine, adına Kürt sorunu mu dersin, pkk terörü mü dersin, ne derseniz deyin ama, kırk yıldan beri, ülkemin başına bela olan bu ıstırabın, artık, sona erdirildiği, “insanlığın çiçek bahçeleri” ve “insanlığın yol göstericisi” bir başlangıcı olur diye düşünüyor ve temennisinde bulunuyorum.

***

Gara, bizlere, Atatürk ve bu ülkenin, kuruluş mücadelesini acı bir şekilde anımsatmıştır.

***

Ülkenin kuruluş felsefesi ve onun yüce önderi Mustafa Kemal Atatürk, unutturulmak istendiğinde, millet olamayacağımızı, halk olamayacağımızı, yine Atatürk ve silah arkadaşları, halktan onay alıp ülkeyi yönetme iddiasındaki yöneticilerin, galiz yalanlarıyla, halkın gözünden düşürülmek istendiğinde, devlet olamayacağımızı, demokratik, laik Cumhuriyeti yaşatamayacağımızı yeniden göstermiştir.

***

Gara, görebilen gözlere, konuşabilen ağızlara, duyabilen kulaklara, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ve kurtuluş ayarlarına geri dönme mecburiyetini tekrar tekrar göstermiştir.

***

İşte bu sebeple, Gara Unutulmayacaktır… 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir