EĞİTİM ÜZERİNE

Bir ülkenin en değerli varlığı yer altı veya yer üstü kaynakları değildir. Milletlerin en değerli varlıkları çocuklarıdır. Burada en değerli varlık olan çocukların geleceğe hazırlanması, donanımlı bireyler olarak yetişmesi önem arz eder.
Onun içindir ki bazı ülkeler en iyi beyinlerini çocuklarının eğitiminde kullanırlar. Örneğin Güney Kore. Güney Kore’de öğretmen yetiştiren okullar ülkenin en zeki çocuklarını alırlar. Koreliler bunu ‘’öğretmenlerimiz ne kadar zeki ve iyi yetişmiş olursa geleceğimiz o kadar garanti altına alınmış olur.’’ Sözüyle anlatırlar. Örneğin biz 1950-1953 yılları arasında Kore savaşında oraya gidip onların özgürlüğü ve komünist sistemden kurtulmaları için savaşmamızla onur duyar bunu her vesileyle anlatırız.
Kurtardığımızı söylediğimiz Kore’nin kişi başına düşen yıllık milli geliri 55.000 dolar civarındadır. Kore’nin uluslar arası markalarına baktığımızda Samsung, Kia, Hyundai, LG vb.. Bu şirketlerin cirosu milyarlarca doların üzerindedir ve dünyanın her ülkesinde şubeleri, temsilcikleri bulunur. Kore ekonomide ve uluslararası saygınlıkta elde ettiği bu seviyeyi eğitim anlayışına borçludur.
Japonya’ ya gelince.. Japonya şu anda dünyanın dördüncü büyük ekonomisidir, üçüncü sıradaydı Almanya’yla yer değiştirdi. Japonya’da eğitime ve eğitimciye verilen değer Kore’den aşağı değildir. Geçmişte ve şu anda Japonya’da her kademedeki eğitim kurumunda bizdeki anlamıyla hizmetli bulunmaz. Japon öğrencileri okullarının, sınıflarının, sıralarının tüm temizlik iş ve işlemlerini kendileri yaparlar. Bu durumdan hiçbir öğrenci ve hiçbir öğrenci velisi de gocunmaz. Öğrenciler bu şekilde sorumluluk bilincine sahip olurlar. 2022 yılında Katar’da yapılan dünya futbol turnuvasında Japon seyirciler maç sonunda ceplerinden çıkardıkları çöp poşetlerine tribünlerin tüm çöplerini doldurup tribünleri pırıl pırıl yapıp örnek bir davranış sergilediler. Bugün tüm bu sebeplerle uluslararası arenada bir Japonun normal pasaportunun saygınlığı bizim yeşil pasaportumuzdan çok daha fazladır.
Eğitim-gelişim psikologları çocukların 2-2,5 yaşından sonra ben merkezci duygu ve düşüncelerinin törpülenmesi gerektiğini söyler. Çocuk dış dünyada kendisinden başka bireylerin de olduğunu öğrenmelidir. Bu sebeple çocuğun her isteği yerine getirilmemelidir. Bizim toplumumuzda çocuk merkeze alınır ve çocuğun her arzusu ve isteği yerine getirilmeye çalışılır. Bu şekilde de bencil-özgeci kişiler yetiştirilir.
Geçmişte ve bugün dünyada kader tayin edici İngilizlerdir. Bunun mutlaka bir sebebi olmalıdır. Sebebi de İngiliz eğitim sistemidir. İngiltere’de yatılı eğitim yaygındır. Çocuk yatağını yapmayı yemeğini yemeyi kısaca her türlü sorumluluk almayı okullarda öğrenir. Yetişkin birey olduğunda da ülkesinden binlerce kilometre uzaklarda ülkesi için her türlü faaliyette bulunur ve diğer milletlerin kaynaklarını sömürüp ülkesine getirir.
Batı ülkeleri çocuklarına akıllı cep telefonunu yasaklarken biz o dönem devletin her kademesine sızan fetönün yönlendirmesiyle eğitimde Fatih projesini geliştirdik. İhaleler açıp yurt dışından milyonlarca dolar ödeyerek tabletler getirdik ,okullarımızda çocuklarımıza dağıttık. Tüm sınıflarımıza akıllı tahtalar koyduk.
Bizim üzerinde en fazla oynadığımız, değişiklik yaptığımız kurum eğitim. Ancak her gün dünü arar haldeyiz.. (DEVAMI GELECEK)