Cehaletin bilimi tenkit etmesi
Bayram dolayısı ile bir hafta ara verdiğimiz günlerde ben bu yazıyı kaleme almıştım. 15 gün gecikmeli de olsa konunun önemine binaen siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istedim.
Türkiye gündemini çok çok ilginç bir diyaloglar oluşturuyor. Bu diyalogları ilginç kılan ise içler acısı ve işin öznesi cehaletin geldiği boyutun vahameti değerli okuyucular.
Sağlık teşkilatlarındaki doktorlara, hemşirelere ve sağlık personeline uygulan şiddetin boyutunu bilmeyenimiz kalmadı. Geçtiğimiz gün Konya Şehir Hastanesi’nde katledilen Kardiyoloji Doktoru bu şiddetin ve katliamın ne ilki nede sonuncusu olacak emin olun.
Bir doktor yetiştirmek için bırakın işin maddi boyutunu üniversite sınavından en az 550 puan altı kocaman yıl çürümeye yüz tutmuş iki dirsek gerekir emin olun…
Ne ara biz bu hale gelen bir toplum olduk cevabını sizler bulun gayrı. Ben biliyorum da doğruları yazıp, çizdiğim ve söylediğim için bir takım “cahil” kesim tarafından şeytanlaştırılıyorum. O yüzden bu saatten sonra cahil-cühelayla ne uğraşacak vaktim nede zamanım var.
Konuyla ilgili üç örnek ben vereceğim; birincisi bana ait, iki örnekten biri çok değerli bir sağlık çalışanımızın güncel başına gelen olay, diğeri ise Erzurum’da yerel medyada köşe yazan çok değerli bir dostumdan alıntı yapacağım.
Benim örneğim klasik olarak şu; adamın biri medyada çok sık adı geçen biri. Bir tarikat mensubu ve sıkça televizyonlara çıkarılıp konuşturuluyor. Fikirleri cehaletten de öte biri ama konuşturuluyor ve bana göre de ibret alınması gereken bir durum.
Kız çocuklarının okumasına, çalışmasına, dışarı çıkmasına, başı açık gezmelerine şiddetle karşı çıkan bir zat, aynı zamanda kadınların, kızların kamu da ya da özel sektörde görev almamalarını savunuyor.
Bende diyorum ki emin olun bu zat’ın eşi ya da kızı hastalansa hastaneye gidip, fıldır fıldır kadın doktor, kadın hemşire ve kadın sağlık personeli arayacak. Eee o zaman ona “hayırdır” demek gerekmez mi? Sayın zübükzade hani sen kız çocuklarınızı okutmayın, onların kamuda ya da özelde çalışmasına izin vermeyin demiyor muydun diye çıkışmamız gerekmez mi?
Şimdi bir doktorumuzun gerçek yaşadığı olaydan bir kesit.
“Az önce Yalıkavak çarşıda yemek yerken, arka masaya bir aile oturdu. 60 yaşlarındaki baba, Konya’da öldürülen doktor için atıp tutuyordu. Ne kadar da büyütüyorlarmış, doktor olması onu özel mi yaparmış, karşıdaki ayakkabı boyacısı ile aynı şeymiş, eceli gelmiş, ölmüşmüş, devlet ne yapsınmış.”
Karşı çıkıp, üzülen eşine de; “Çok seviyorsan doktoru, git yanına yat” deyince dayanamadım.
Yemeği yarım bırakıp, hesabı ödedim, afiyet olsun deyip; “Siz böyle düşündükçe, biz doktorlar, sağlık çalışanları daha çoook ölürüz” dedim…
Adam ısrarla yukarıda ettiği lafları tekrar etmeye başlayıp, “Ha doktor, ha ayakkabı boyacısı” diye devam edince;
“Birazdan sizin ya da kızınızın o yediği yemek, nefes borunuza kaçarsa, yakınınızda bir ayakkabı boyacısı değil, bir doktor olması için dua edeceksin” dedim…
Ve tabi ki o kızgınlıkla “Var mı şu restoranda Heimlich Manevrası ya da Trakeostomi yapacak bir boyacı? Allah’tan önce görmek isteyeceğin son kişi ya bir doktor, ya bir hemşire ya da bir sağlık çalışanı olsun diye yalvarırsın emin ol” dedim.
Kem dedi, küm dedi ama hiçbir şey de değişmemiştir eminim, çünkü anlattıklarımı dinlemedi bile.
Her hayat elbette çok özeldir. Ama şu pandemide bile sağlık çalışanlarının kıymetini anlayamamış bir cahil ya da cehalet içinde olanlarla aynı nefesi almak eminim ülkemizin sonu olacak. Sayın Dr. Moris Taviki kardeşimizin bu gün yaşadığı hadise.
Şimdi de köşe yazarı değerli Erol kardeşimin yorumunu paylaşacağım sizlerle.
Haddini Bilmek!
YKS’de yüzde bire gir. Gece gündüz çalış, uzun nöbetler tut… Saatler süren ameliyatlara gir…
Her gün yüzlerce hastayı muayene et, bayram bilme, tatil bilme, seyran bilme…
Sonra ” Şiddet” e Yönelik bir eylem yap…
Nota bilmeyenlerin müzik dehası Beethoven’ı,
Futbol bilmeyenlerin Pele’yi, boks bilmeyenlerin Muhammed Ali’yi eleştirmeleri gibi…
YKS’den “0” ( Yazı ile: sıfır) çekenler sizi eleştirsin. Hatta sizleri “Devlet düşmanı” ilan ederek hedef göstersinler, sizleri ve yeni doktor adaylarını meslekten soğutsunlar…
Yazısının sonunu Erzurum yöresine ait bir deyimle bitirmiş, çok çok haklı olmasına karşı, biraz kabaca olduğu için ben çıkardım.
İşin özeti şu; YKS’de sıfır çekenler kalkmış arkadaşlarının katledilmesine karşı eylem yapan diğer doktorları eleştiriyorlar…
İşte ülkemin getirildiği kutuplaşmadaki son nokta…
Sağlık şehidimize rahmet olsun…
Ve bu şiddetlerde son olsun. Biliyorum kendimi kandırıyorum ana yine de temennim bu.
Kalın sağlıcakla, selam ve dua ile…