Büyük’ten 30 Ağustos mesajı

Büyük’ten 30 Ağustos mesajı
30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınlayan Cumhuriyet Halk Partisi Karasu İlçe Başkanı Uğur Büyük, açıklamasında tarihten örnekler verdi. O günlere ilişkin ayrıntıların paylaşıldığı mesaj “Karabasanla başlayan, 3 yıl 3 ay 22 gün süren, mucizeyle biten bir rüya” cümlesi ile sona erdi.
Büyük’ün mesajı şu şekilde:
Punta’da bayram vardı… Yunan ordusu Pasaport’tan karaya çıkmış, İzmir metropoliti Hrisostomos etekleri zil çala çala koşmuş, haçıyla takdis edip, “evlatlarım, ne kadar Türk kanı içerseniz, o kadar sevaba girmiş olacaksınız” diyerek yere kapanmış, toprağımıza ilk ayak basan Yunan albayının çizmelerini öpüyordu.
Aniden, uzun boylu, siyah takım elbiseli bir delikanlı fırladı ortaya. Elinde revolver tabir edilen toplu tabanca vardı. Bastı tetiğe! Efsun alayının sancaktarı düştü atının sırtından. Kahkahaları suratlarında dondu. Baktılar ki, tek başına, sarıverdiler etrafını, ilk süngüyü iman tahtasına sapladılar, sonra neresine denk gelirse orasına. Hasan Tahsin’di o. Henüz 30 yaşında.
Böyle başladı macera.
Hükümetimiz hâlâ işgali yalanlıyor, “bu tür şayialara ehemmiyet vermeyin” diyordu. Mustafa Kemal ise “vakit tamam” demişti, “Anadolu’ya geçiyoruz.”
Ateşten gömleği giymişti ulus, aktı gitti, aylar yıllar, canlar… Takvimler 30 Ağustos 1922’yi gösterdiğinde, yer gök yarılıyordu. İsmet Paşa komutasındaki topçular büyük bir şiddetle ateşlendi. Eldeki cephane bitmeden Yunan savunma hattı delinmeli ve asker taarruza geçmeliydi. Yüzbaşı Kanellopulos, hatıra defterine çaresizce şunları yazıyordu: “Türk topçusu susmuyor, titreyerek güneşin batmasını bekliyoruz.”
Onun batmasını beklediği güneş, bizim için doğuyordu.
30 Ağustos’un ilk ışıkların düşmanı çevreleyen Türkler, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat komuta ettiği saldırıyla Yunan ordusunu süngü taarruzuyla Dumlupınar’da imha etti. Trikupis gece vakti kaçmaya başladı. Ama Uşak’ta esir düştü.
250 bin kişilik devasa ordu, Fahrettin Altay’ın süvarileri tarafından darmadağın edilmişti. Hayalet gibi, bi ordan bi burdan çıkıyorlar, birliklerin arasına dalıyorlar, hızar gibi biçiyorlar, blok halinde hareket etmesi gereken orduyu, lokma lokma bölüyorlardı.
Kaçıyordu Yunan. Ecel peşlerinde.
Ve, 9 Eylül… Çiçekler açıyordu İzmir’in dağlarında. Mustafa Kemal Paşa, İşgal edildiği gün, bir ulusun kurtuluş savaşını başlatan, işgali sona erdiği gün, o ulusun kurtuluş savaşını sonlandıran, Dünyada bu özelliğe sahip tek şehir olan İzmir’i seyrediyordu.
Karabasanla başlayan, 3 yıl 3 ay 22 gün süren, mucizeyle biten bir rüya…