Köşe Yazıları

Kenan Tiryaki, “Zurnanın zırt dediği yer”

Zurnanın zırt dediği yer

Önümüzde başlayacak olan yeni bir futbol sezonu var. Süper lig ve birinci lig başladı ama amatör ve altyapılar henüz start vermedi.

Ha bu arada Avrupa liglerinde ön eleme oynayan takımlarımız son aşamaya geldiler guruplara kalabilmek için önlerinde bir kademe kaldı.

Hepsi çok çok iyi skorlar elde ederek ülke puanına büyük katkıda bulundular.

Dönelim konumuza.

Bahsedeceğim konu özetle şu değerli okuyucular. Biz özellikle son zamanlarda olması gerekenle, olmaması gereken bazı şeyleri karıştırıyoruz, daha doğrusu ters-düz yapıyoruz.

Mesela ister profesyonel olsun ister amatör futbol olsun aynı futboldur, fakat ikisinin arasında dünyalar kadar fark var ama biz kabullenmeyiz bu farkları. Daha doğrusu “he, he” der geçeriz ve kabullenmiş gibi yaparız.

Değerli okuyucular aslın da, Yetişkin futbolu ile amatör daha doğrusu (genç ve çocuk futbolu) arasında çok fark var ve olmalı da.

Farklı olmalı da çünkü; Günümüzün yetişkinleri (kulüp başkanları, yöneticileri, bazı antrenörler, veliler vs.) daha çok göz önünde olan ve çok fazla yetişkin futbol müsabakalarını izleme imkanları olduğundan, çocukları yeteri kadar anlayıp tanımadıklarından, onlarında yetişkinler gibi futbol oynamalarını görmek istemektedirler.

Bu durumun çocuklarda ve gençlerde, yoğun bir baskıya sebep olduğunu bile bile onlardan yetişkin futbolunu oynamalarını beklemektedirler.

Oysa çocuklar potansiyellerindeki futbol donatılarını yetişkin futboluna eksik yetersiz yada hiç taşıyamamaktadırlar…

Değerli kulüp başkanları yöneticiler, özellikle altyapı sorumluları ve antrenörleri ve tabi ki değerli veliler, Şu bilinmeli ki, onlar çocuk çocuk!

Çocuk ve yetişkin futbolunu birbirinden ayıran, organik olarak birbirinin devamı ve birbirinden etkileşerek, oyunculuktan futbolculuğa, olgunlaşarak, ileriye doğru gelişim kaydeden çocuk ve yetişkin futbol seviyelerini birbirinden ayıran yaklaşımlar vardır.

Bunlar; uygulamada yetişkin futbolu performans ve rekabete yöneliktir.

Çocuk futbolu yeni deneyimler, eğlence ve futbol öğrenmeye yöneliktir.

Müsabaka oynamak, yetişkin futbolunda kurgu fiziksel kalite, oyun düzeni, taktikler üzerinedir. Çocuk futbolunda liyakatli ortamlarda müdahalesiz oyuncunun tüm potansiyellerini açığa çıkarabilmek için serbest oyun üzerinedir.

Hedefler yetişkin futbolu kazanmak, kaybetmek, şampiyonluk ve lig çıkmak hedeflidir,

Çocuk futbolu olgunlaşmayla beraber gelişim kaydederek ömür boyu futboldan keyif almanın temelidir.

Başarı, yetişkin futbolu final, skor ve müsabaka kazanma hedefindedir,

Çocuk futbolu hayata dair hazırlanma, sportif temel ile futbol öğretim ve eğitimiyle süreci gelişerek devam edip, yetişkin futboluna tam donanımlı gelme.

Antrenör, yetişkin futbolunda maç başarılarına göre değerlendirilir (skor amaçlıdır).

Çocuk futbolu tüm çocukların ilerlemesine ve gelişmesine göre değerlendirilir.

Sonuç olarak oyuncuların yaratıcılıklarını ve oyundan aldıkları zevki tam olarak geliştirmek için, çocukların antrenmanda bir şeyler deneme, özgürce ve müdahale olmadan oynama özgürlüğüne sahip olmaları gerekir.

Bu bahsettiğim konular uygulamada olması gerekenler.

Peki, pratikte durum ne?

İşte hani derler ya “zurnanın zırt dediği yere geldik” tamda ordayız şimdi. Bizde yazının başında da belirttiğim gibi her şey skor odaklı ve kazanda nasıl kazanırsan kazan taktiğinde oynanır, üst ve altyapı maçları.

 

Hatta bu kazanma dürtüsü öyle boyutlardadır ki inanılmaz bir hırs yapıyor ilgililerde.

Bu konuda epey bir tecrübeye sahip olduğumdan yazmaya kalsam roman olur roman.

Bazı sözüm ona yöneticiler antrenörler ve tribünde ise veliler sekiz on iki yaş gurubu çocuklara demediklerini bırakmıyorlar.

Ağız dolusu edep ve ahlak dışı sözleri sarf etmekten geri durmuyorlar ve bunu da kazanmak adına yaptıklarını beyan ediyorlar.

Bundan hızla kaçınmak lazım ve kazanma odaklı anlayıştan bir an önce kurtulması lazım ilgili kişilerin.

Lafa gelince mangalda kül bırakmıyoruz ama iş eyleme geldi mi tam bir fanatik kesiliyoruz.

Yeni sezon başlamadan bizimkisi ufak bir hatırlatma.

Ha birde literatürümüz de şu özlü söz vardır.

“Sen ne yaparsan yap ne söylersen söyle imam bildiğini okur” diye.

Bizdeki duruma en iyi örnek ana kötü bir örnek.

Bu şekilde davranmayan ve bilinçli yöneticileri antrenörleri ve velileri tenzih ederim.

Sağlıcakla kalın selam ve dua ile.