KarasuKocaaliKöşe Yazıları

Yılbaşı ve Mekke’nin Fethi

31 Aralık, 1 Ocak gecesi Hıristiyanlarca İsa (a.s)’ın doğum günü olarak kutlanmaktadır. Yılbaşı gecesi, aslında sıradan bir gecedir.

Müslümanlar için bir anlam ifade etmez. Hal böyle iken yılbaşı gecesi, toplumsal bir isyan ve çılgınlık gecesi haline getirilmiştir. Aynı zamanda iğrenç bir yabancılaşma sergilenmektedir. Yılbaşı kutlama durumunda olan her insan kendi kendine sormalıdır: “Ben Hıristiyan mıyım, Müslüman mıyım?” diye. Bu soruya cevap aramalıdır. Hangisine benzediğine bakmalıdır.

Hıristiyanlar bize ait hiçbir bayramı, kutsal günü ve geceyi kutlamazken, biz şuursuzca, kendimizi inkâr edercesine, Hıristiyan gibi yılbaşını kutlarsak, bu bizim açımızdan doğru olur mu? Hani bir karga kilisenin kırık camından içeriye girmiş, kutsal sudan içmiş, ortalığı dağıtmış, putun üstüne pislemiş. Papaz içeriye girince kızmış ve kargaya: – Müslüman’san niye kutsal şaraptan içtin? Eğer Hristiyan’san niye putun üstünü pisledin? demiş. Sahi, yaptığımıza göre biz kimiz? Kime benziyoruz? Yılbaşı denince akla güzel şeyler mi geliyor, kötü şeyler mi geliyor? Akla gelen şeyler şunlar değil mi?- Çam kesmek,- Çılgınlıklar,- İçki tüketimi, fuhuş, Kayıplara neden olan, hayat boyu üzüntü verecek anlık zevkler,- Yuva yıkan, maddi kayıplara neden olan kumar,  Hasta eden piyango,  Çılgınca israf ve ülkemize ağır fatura… Bunların hangisi olumludur? Hangisinin ne gibi bir faydası vardır? Ayrıca İsa peygamberin doğum günü böyle mi kutlanır? İçki ile kumarla ve fuhuşla mı kutlanır? İsa Peygamber bunları mı getirmiş, bunları mı emretmiştir?

Bir Müslüman’ın yılbaşını bu şekilde kutlaması asla uygun değildir. Bizim için yılbaşı, muhasebe gecesi olmalıdır. Bir yıl boyunca ben ne yaptım? Kâr mı ettim, zarar mı? Hayır kapısını mı çaldım, şer kapısını mı? Hayra mı vesile oldum, şerre mi? Geçen 365 gün pişmanlık vesilesi mi olacak? Önümdeki bir yıl, 365 günü nasıl geçirmeliyim, gibi soruların cevap bulduğu bir gece olmalıdır. Çocuklarımızla beraber yeni yıla hayırlı bir başlangıç teşkil edecek şekilde geçirilmelidir. Zarardan, kayıplardan kurtulmak için karar gecemiz olmalıdır. Kısacası hem geçmişe hem de geleceğe bakma ve karar verme gecemiz olmalıdır. Bizim için yılbaşı, muhasebe gecesi olmalıdır. Bir yıl boyunca ben ne yaptım? Kâr mı ettim, zarar mı? Hayır kapısını mı çaldım, şer kapısını mı? Hayra mı vesile oldum, şerre mi? Geçen 365 gün pişmanlık vesilesi mi olacak? Önümdeki bir yıl, 365 günü nasıl geçirmeliyim, gibi soruların cevap bulduğu bir gece olmalıdır. Çocuklarımızla beraber yeni yıla hayırlı bir başlangıç teşkil edecek şekilde geçirilmelidir. Zarardan, kayıplardan kurtulmak için karar gecemiz olmalıdır. Kısacası hem geçmişe hem de geleceğe bakma ve karar verme gecemiz olmalıdır.  Bize batı toplumunu hasta eden şeyler, ilaç diye sunuluyor, yıkım yapılıyor. Kokuşmuşlukta huzur arattırılıyor. Çılgınlıklar eğlence diye sunuluyor. Din olarak bize İslam yeter, Allah nezdinde hak din İslam’dır. Kim İslam’dan başka din ararsa, o din kabul edilmeyecektir. O, Ahirette zarar edenlerden olacaktır. Allah: “Sizin için İslam’ı seçtim” diyor. “Size Müslüman adını verdim” diyor… Allah bizi uyarıyor; siz Yahudi ve Hıristiyanlara tabi olmadıkça onlar sizden hoşnut olmazlar, sana gelen İslam’dan sonra onlara mı tabi olacaksın, diyor. Onlara uyarsan seni dininden çevirirler, diyor. Onları dost edinmeyin, onlar sizi Allah yolundan sapıtırlar, diyor. Kur’an: “Yahudilerin ve Hıristiyanların yanında izzet aranmaz, izzet Allah’ın  yanındadır.” diyor. Peygamberimiz de başkalarına uymayı hoş görmemiştir. Başkalarına benzeyen onlardandır” buyurmuş ve Hıristiyan muamelesine uğramamamız için bizi uyarmıştır.

Hicret’te Yahudileri oruçlu görmüş, orucunu bozmuştur. “Ben Musa’ya sizden daha yakınım” demiştir. Kim bir topluluğun yaptığını hoş görürse, o da onlardan olur, buyurmuştur. Kimliğimizi, kişiliğimizi inkâr edemeyiz. Türk İslâm kimliğimizi muhafaza etmeliyiz. Yoksa yok olur gideriz. Kimliksiz oluruz. Bundan önce büyüklerimiz, yılbaşına itibar etmezlerdi, iltifat etmezlerdi. Hatta dükkanını, vitrinini süsleyenlerden alışveriş etmezlerdi. Peki ne yaparlardı? Mekke’nin fethini kutlarlardı. İsa (a.s)’in doğum günü, İsa peygamberi hayırla yâd ederlerdi. Geçen bir yılı, iyi ve kötü yönleriyle değerlendirirlerdi. Gelecek yıl için plânlar yaparlardı. Biz de onlar gibi düşünüp, onlar gibi yılbaşını geçirebiliriz. İslâm âlimlerine göre de; “Bir Müslümanın başkalarının bayramlarına ilgi duyması, onların âdetlerini benimsemesi, başka bir dinin şiarı olan işi, kendi ihtiyarı ile yapması caiz değildir. Bunun için yılbaşında farklı davranamayız. Özel sofra kuramayız, özel bir şekilde eğlenemeyiz. Bugün çok ciddi problemlerimiz var. Onları unutturmak için yapılan işlere, oynanan oyunlara karşı ilgisiz kalamayız. Yabancıları taklit, onlara benzeme gayreti, kendi kimliğini ret manasına gelir. Yahudi protokollerinde şöyle geçer: “Bir Yahudi hiçbir zaman yabancıların âdet ve ahlâkını benimsemeyecek, asla onların temsilcisi olmayacaktır. Bir Yahudi her hâlükârda yine Yahudi kalacaktır.” denmiştir.- Yılbaşı gecesi bizim için alternatif bir program olmalı. Kimse için günah gecesi olmamalıdır. Yılbaşı bahane edilerek gençlerimiz, hatta çocuk yaştaki yavrularımız, ilk günaha adım atabiliyor… Tuzağa düşürülebiliyor. Gençlerin ve çocukların bir araya gelerek günahla tanışmamaları için dikkatli olmamız lâzım. Mekke fethedilirken, Fetih suresi okunarak Mekke’ye girilmiştir. Bizim de yavrularımızın ve sevdiklerimizin gönlünün fethi için, Fetih suresini okuyalım. Ayrıca Allah Resulünün ve Mekke’nin fethine katılan 10.000 sahabenin ruhuna, fetih sırasında Müslüman olanların ruhuna Fatihalar okuyalım. Allah bir yılı tamamlamak nasip etmiş şükretsek ya. Bakalım gelecek yılı tamamlamak için ömrümüz yetecek mi?

Bu gece “Bana hayırlı ömür ver, sağlık sıhhat ver ya Rabbi!” diye dua edelim. Allah’tan hayırlı bir yıllık ömür daha dileyelim…

Saygı ve Sevgilerimle…