Köşe Yazıları

Yapın da görelim

Yapın da görelim

Geçtiğimiz yerel seçimlerden sonra gündemi en fazla meşgul eden konulardan biri hiç şüphesiz belediyelerin halı hazırda bıraktıkları borçlardı. Gerek iktidar tarafı muhalefetten aldıkları belediyelerde gerekse muhalefet cephesi iktidar kanadından aldıkları belediyelerde hemen borç konusunu gündeme getirip algı yaratmaya çalıştı. Hatta Sakarya da yanlış hatırlamıyorsam Sapanca Belediyesi’nin seçimden birkaç gün sonra ilk yaptığı açıklama borç meselesiydi. Dışarıdan bir şirket tutup inceleme yaptıracaklarmış falan. Amaç “Eski belediye yedi içti bize de yük bıraktı” algısı oluşturmak. Algı diyorum çünkü bunun bence başka açıklaması yok. Elbette her kurumla ilgili bir inceleme yapılır. Keyfi işlerden dolayı bir sorumsuzluk varsa gereği yapılır. Bu zaten yıllardan bu yana böyle işliyor. Ama bunu reklam malzemesi yapmak siyasi edepsizlikten başka bir şey değil.

Ben bu konuda sokakta da birçok kişi ile sohbet ediyorum. Benim düşüncem neyse sokağın da o. Benim nazarımda şayet bir belediyenin az da olsa düzenli bir borcu yoksa o belediye sabahtan akşama kadar yatmış hiçbir işe elini sürmemiş demektir. Zira belediyelerin yaptığı her iş bir ihale veya doğrudan teslim usulüyle başlar ödemesi de belirli taksitler dahilinde olur. Dolayısı ile düzenli olan bir borç zaten sürekli mevcuttur. Kocaali Belediyesi’nin de öyleydi. Yıllardır düzenli olarak gelen bir akışı var. Özellikle son dönemlerde yaşanan maliyet artışları yaptırılan işlerde ve ödemelerde bir takım zorluklara neden oldu. Bundan biraz daha geçmişe gittiğimizde Ahmet başkan döneminde bir çok kez bununla ilgili kendilerince sansasyonel haber yapanlara hatta bunu daha ileriye taşıyanlara da denk gelmiştik. Ahmet başkan bu konuda oldukça istikrarlı bir tablo izledi. Özellikle arsa satışlarında öyle kafaya göre değil de ihtiyaca binaen satışlar olduğunu üstüne basa basa vurguladı. Hatta belediyenin kurumsal borçlarında, satıştan ziyade tahsis veya devir yöntemini kullanarak birçoğunun üstesinden geldi. Arazi veya mülkün kullanımında hiçbir değişiklik olmamasına rağmen belediye oldukça ciddi tasarruf sağladı. Buna en iyi örnek belediye mülkiyetinde bulunan ve halihazırda cami mescit gibi kamu yararına kullanılan arazilerin ilgili kurumlara borçtan mahsup edilmesi karşılığında devredilmesiydi. Hatırlarsınız o zaman da “Kocaali belediyesi borç batağında. Satacak yer kalmadı cami yerlerini satıyor” diye yaygara koparanlar olmuştu. Sonuç itibariyle ne arazi bozuldu, ne cami yıkıldı. Her şey yerli yerinde kaldı ama belediye yükünü hafifletmiş oldu.

Yine burada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta şuydu. Kocaali Belediyesi’nin nüfusa oranla belirli bir geliri var ama bu gelir yaz aylarında artan nüfusun yanında devede kulak bile değil. 21 bin nüfusa göre gelirin oluyor ama yaz ve fındık sezonu boyunca dört, beş hatta altı ay boyunca 50 ila 100 bin nüfusa hizmet etmeye çalışıyorsun. Ekstra gelir elde etmeden kimsenin böyle bir şeyi kolay kolay çevirebilmesi kolay değil. Aksini iddia eden varsa çıksın kendisi yapsın da bu iş nasıl yapılıyormuş hepimiz öğrenelim.

Yine geçtiğimiz hafta meclis toplantısı iki oturum halinde yapıldı. Rahatsızlığım nedeniyle katılamamış olsam da iki toplantıyı da canlı yayından ikişer kez dikkatle izledim. Komisyona sevk edilen ikinci oturumda gelir gider maddeleri ile ilgili görüşmeler yapıldı. İyi Partili Belediye Meclis Üyesi Mustafa Gül bu konuda güzel bir değerlendirme ve öneride bulundu. Dedi ki “Arsa satışımız bizim beklediğimizden fazla görünüyor. Geliri artırmak için satışları azaltıp yeni argümanlar üretmemiz lazım. Bunu üzerine çalışalım”. Başkan yüzücü de sosyal tesislerin işletmesinin belediyeye devri gibi bazı konuların gündemde olduğunu söyleyerek en azında bu konuda da bir şeyler yapıldığını açıklamış oldu. Mustafa abinin bu konuda tespit ve önerisi oldukça yerinde ve olumlu bir destek. Ama ben bir sonraki oturumda aynı kesimden, önümüzdeki bir ay boyunca Kocaali’de belediye gelirini artırmak için neler yapılabileceği konusunda bir çalışma yapmalarını ve grup olarak bu çalışmaları Haziran toplantısında önerge olarak sunmalarını bekliyorum.

Az önce de söyledik. Kocaali merkeze uzak, nüfusu az gelir getirici argümanları düşük bir ilçe olmasına rağmen ölçeğindeki diğer ilçelere göre oldukça iyi işler yaptı. İyi işler derken şunu da eklemekte fayda var. Sadece son beş yıl içinde en az altı yedi kez sel felaketi yaşadık. Evinden ahırına yolundan deresine kanalına kadar birçok hasar meydana geldi. Bunlara büyükşehirin desteği olsa da ilçe belediyesinin maliyet açısından de büyük zararı oldu. Bunlar hesapta olmayan giderlerdi. Buna rağmen parklarından bahçelerine aydınlatmasından çevre düzenlemesine kadar birçok işin üstesinden gelinebildi. Bu bile büyük başarıdır. Üstüne pandemi dönemi ve deprem felaketi sırasında deprem bölgesine aktarılan kaynakları da es geçmemek lazım.

Velhasıl yine de belediyenin gelirlerini artırmak mümkün mü? Elbette mümkün ama bu olağan toplantıda gündeme girmiş bir maddeye “Kabul edenler, kabul etmeyenler, oy birliği ile kabul edilmiştir” mantığıyla olacak iş değil. iktidar muhalif ayırt etmeyeceksiniz. Vereceksiniz el ele sokağa çıkacaksınız. Halkla, esnafla, kurumlarla, sivil toplum kuruluşlarıyla, iş adamlarıyla v.s. muhatap alınabilecek kim varsa alacaksınız karşınıza oturup açık açık konuşacaksınız. Belediyenin güncel durumunu şeffaf bir şekilde anlatacak, muhataplarınızdan da görüşlerini ve önerilerini alacaksınız. Sonra bunları harmanlayıp, kayda değer olanlarını ivedilikle hayata geçireceksiniz. Halk ne öneriyorsa ona önem vereceksiniz. Hadi yapın. Yapında görün bakalım, en fazla üç sene sonra Kocaali Belediyesi’nin iş ve yatırım gücü kendiliğinden en az iki katına çıkıyor mı çıkmıyor mu? Sağlıkla kalın…