Türkçe’nin bekası olur mu
Tarih: 20 Ocak 2020
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan “Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019-2020 Özel Ödülleri Töreni”nde yaptığı konuşmada şöyle diyordu:
“Ne Türkçe’ye ne de İngilizce’ye uyan tuhaf bir dil ortaya çıktı. Bir gün Konfüçyüs’e sorarlar: ‘Bir memleketi idare etmek için gelseniz ilk işiniz ne olurdu?’ Filozof soruya şöyle cevap verir: ‘İşe dil ile başlar, önce dili düzeltirdim. Çünkü dil düzgün olmazsa kelimeler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünceler iyi anlatılamazsa yapılması gereken vazifeler iyi yapılmaz. Gereken yapılmazsa ahlak ve kültür bozulur. Ahlak ve kültür bozulursa Adalet yolunu şaşırır. Adalet yanlış yola saparsa halk yüzsüzlük ve şaşkınlık içine düşer ne yapacağını işin nereye varacağını bilmez. Hiçbir şey dil kadar önemli değildir. Diline sahip çıkmayan dilini zenginleştirmeyen milletlerin tıpkı kökleri kuruyan ağaçlar gibi esen rüzgarlar karşısında devrilmeye mahkumdur.’ Peyami Safa bunu ‘dilini kaybeden millet her şeyini kaybetmiş demektir’ diyerek ifade ediyor. Bu acı gerçeğe rağmen dil meselesine yeterince inmiyoruz. Caddelerde dolaştığınız zaman dükkanları, marketleri görünce bakıyorsunuz bizim dil nerede? Burada bizim diller yok, bambaşka şeyler var. Bunu kaybettiğimiz anda biz kendimizi kaybetmiş oluruz. Türkçe’nin sırları adlı eserde çok nefis bir tespit yapılıyor. Diyor ki, ‘Ketebe Yektübü Arap’ındır.’ (Kitap,Katip Benimdir) Bu kadar basit. İşte biz buna muhtacız. Asırlar boyunca kullana kullana Türkçeleştirdiğimiz kelimelere getirilen yasaklar, iddia edildiği gibi dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmaya yetmemiştir, bilakis dil cellatlarının elinde, Türkçemiz bizzat Gazi’nin ifadesiyle bir çıkmaza saplanmıştır. Zengin kelime birikimi tasfiyesi ile ortaya çıkan boşluğu bir dönem Fransızca son dönemde İngilizce kökenli kelimeler doldurmuştur. Dilde müstevlilerin (Osmanlıca: İstila eden, ele geçiren, zapt eden, galip olan yayılan, her tarafı kaplayan) adeta mahkumu durumundayız. Elbette başka dillerden kelime almak kusur değil, aksine bir zenginliktir. Dilin sesi ve cümle yapısını yani Türkçenin mayasını bozmadığı sürece bunda bir beis yoktur. Halbuki Türkçe fiiller ve kelimeler yerine yabancı dillerdeki karşılıkları ikame edilmekle kalmıyor, asıl Türkçemizde olmayan zaman ve cümle yapıları ile dilimizin özü tahrip ediliyor. Bu bakımdan geleceğimize yapacağımız en büyük yatırımlardan biri, bizden öncekilerin hatalarını tekrarlamadan yabancı dillerin istikası (Osmanlıca: olacak endişesi)karşısında Türkçe’mizi korumak zenginleştirmek ve geliştirmek olacaktır.”
***
Tarih: 28 Ocak 2022
Sayın Cumhurbaşkanı Beştepe’de “Yunus Emre Yılı Doğru Türkçe Kullanımı Ödülleri” programında yaptığı konuşmada “Dili, edebiyatı bozmak da terördür. Türkçe için verdiğimiz mücadele beka mücadelesidir ” dedi.
Gerçekten de Türkçemiz çok bozuldu. Osmanlıca, Arapça, Farsça, Latince, İngilizce, Fransızca ne varsa kullanılır oldu.
Örneğin: “Zillet, tasvip, iltica, muzdarip, iştiyak, iltisak, hasbihal, müteşekkir, opsiyon, nasyonal, heterodoks, abdest, berber, kahraman, anarşist, imparator, kalite, ritüel, fakülte, şoför, karakter… v.b.”
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ahmet Emre Bilgili’nin görevden alınarak yerine getirilen Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz, Milli Eğitim’de din eğitiminde radikal tutumuyla biliniyor. 2014’te Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne getirilen Yılmaz, “Türkçe öldü” diyerek imam hatiplerde Türkçe konuşmayı yasaklamayı öneren isim. Yayımladığı bildiride; “Arapça öğretilirken ikinci bir dil kullanılmaması gerekir. Öğrenciler, öğretmenleri ile ancak Arapça diyalog kurabileceklerdir. Öğrenci teneffüslerde öğretmeni ile ancak Arapça konuşabilir. Ya konuşur ya da yanında tercüman getirir” dediği iddia edilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı da olmak üzere siyasi liderlerin çoğunun konuşmalarında Türkçeleşmiş yabancı kelimeler kullanıyor.
“Türkçe’nin bekası olur mu?” nun yanıtını Çin Filozof Konfüçyüs çok güzel özetlemiş.
“Bir ülkeyi yıkmak istiyorsanız önce dilini bozun. Bir yıl sonrasını düşünüyorsanız pirinç ekin, on yıl sonrasını düşünüyorsanız ağaç dikin, yüz yıl sonrasını düşünüyorsanız insan yetiştirin.”
Şimdi soru şu: “Madem ki bu konu bir beka meselesi… Hadi buyurun, yabancı kelimeler yasaklansın. Kimse hiçbir yerde kullanmasın!”