Sökülmesi sürpriz mi
Karasu’da büyük umutlarla temeli atılan, ben dahil, pek çok kişinin açılışına katıldığı, sadece ilçede değil ülkede de heyecan uyandıran BMC fabrikası sökülmeye başlandı.
Eğer bir Allah’ın kulu bu noktada “Bu söküm işlemi beni üzmedi” diyorsa o bu vatan evladı değildir.
Ama söküm işleminin yapılması orasının yağmalanmasından iyidir. O bölgeden nitelikli hırsızların çukur kazarak hırsızlık yaptığını daha önce yazmıştık. Kırık cam teorisi işlemeye başlamıştı. Yapıdan para edecek parçalar çalınıyor ve zararın boyutu daha da büyüyordu.
Karasu’daki yatırımın Tosyalı Holding’e geçtiği, firmanın Karasu’da yatırım yapmaktan vazgeçtiği zaten geçtiğimiz aylarda ifade edilmişti. Bu noktada tesisin sökülmesi aslında sürpriz değil.
Sonuçta yatırım yapılmayacaksa ve bu bir özel teşebbüsse, yapıyı sökmek kendi takdirindedir.
Kar zarar hesabına gelince…
Edilen masrafta israf varsa elbette hesabı sorulmalıdır. Yeniden bu şekilde sıkıntı yaşanmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Devlet öfke ile değil kanunla hareket eder. Bu durumda da tavır bu olacaktır. Sokağa çıkıp bağırmanın, birbirine düşmenin ya da sosyal medyada rencide edici paylaşımlar yapmanın çözüme bir katkısı olmayacaktır.
BİZ SİZİN YALANCINIZIZ
Mehmet Çatalbaş Emniyet Yardımlaşma Derneği Başkanı sıfatıyla sanırım ocak ayında bir açıklama yaptı.
Açıklamada yeni yapılan emniyet binasının 10 Nisan Polis Günü’nde açılacağını duyurdu. Biz de gazete olarak bunu haber yaptık. Sonunda 10 Nisan’ın üstünden 2 aya yakın bir süre geçti. Açılan bir şey yok.
Haliyle gazete olarak yalan söylüyor konumuna düştük. Çatalbaş’ın bu konuda bir açıklama yapması gerektiğini düşünüyoruz. Haksız mıyız?
HEPİMİZİN SINAVI
Allah herkesi dener. Her adımımız her nefesimiz bir sınavdır. Sanmayalım ki sadece yoklukla, sadece acıyla, sadece felaketle sınanırsınız. Allah insanları varlıkla da makamla da sınar.
Bulunduğunuz yerdeki davranışınız sizin değerinizi ortaya koyar.
Hukukla adaletin aynı şeyler olduğunu düşünemeyiz. Bir kişinin babanızı öldürdükten sonra birkaç yıl hapis yatıp çıkması hukuka uygundur. Ama sorun kendinize, adalete uygun mudur?
Siyasette veya bürokraside makam sahibi olmak veya maddi kazanç konusunda kaderin size cömert davranması sizin daha üstün olduğunuz anlamına gelmez. Sizin yeni bir sınavda olduğunuzu gösterir.
TAÇ BAŞI AKILLANDIRMALIDIR
“BMC’nin açılış günü orada olup ta hava basan, caka satan, birbirleri ile selfie çekme yarışına giren ,boy boy açılış fotoğraflarını sosyal medyada paylaşan (sözde) partili il ve ilçe başkanları(sözde) partililer, birilerine hoş görünmek için orada olanlar; BMC yerinden sökülüyor… Neredesiniz?
Şahsım adına o gün de benim için yoktunuz, bugün de yoksunuz… işiniz gücünüz alemde ismim, albümde resmin olsundu zaten… Sosyal medya maymunları sizi…
Az da olsa vicdanınız olsa idi, o gün sadece bir açılış için toprağa gömülen milyonlar için sessiz kalmaz, yapılan masrafa yazık derdiniz… ama nerde o vicdan sizde… ‘padişahım çok yaşa’cılar sizi…
Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır sözünü bile taca atan şeytanlar sizi…”
Yukarıdaki cümleler Karasu’da Cumhuriyet Halk Partisi’nden seçilmiş Belediye Meclis Üyesi Mehmet Genç’e ait.
İnsan bir konuyu eleştirebilir. Bir konuda canı da sıkılabilir. Hatta toplumu harekete geçirmek istemek de normaldir. Ki siyasilerin görevi budur.
Gündeme getirdiği konuda haklı ya da haksız olması, kendi seçmenine hitap etmesi de normaldir.
Ancak siyasi olarak yarın yüzüne bakacağı insanlara maymundan şeytana kadar ağzına geleni söylemesi uygun mudur? Siyasetin dili bu mu olmalıdır?
Bunun bir ileri aşaması nedir? Bir cümle daha söylense küfür mü edilecektir?
Taç başı akıllandırmalı, insanlar bir yere seçildiğinde sorumluluk taşıdıklarını unutmamalıdır. Unuturlarsa başkalarının da unutacağını unutmamalıdır.
HAYATA KISA BİR MOLA
Hafta sonu Sakarya Akgün Ampute ile Kahramanmaraş Ampute arasındaki futbol müsabakasını izlemeye gittim. Cuma günü sabahtan akşama kadar takım ile birlikteydik. Maç öncesinde buluştuk. Birlikte çay içtik. Maçı aileler ile birlikte izledik. Maç sonunda şampiyonluk sevincini yaşadık. Şampiyonluk yemeğine iştirak ettik.
Engelli insanların engelleri nasıl aştığını, ailelerin nasıl sevinç yaşadığını gördüm. İnanılmaz keyifli bir gündü.
Stat neredeyse yarısına kadar doluydu. Şampiyonluk maçı olmasına rağmen zerre kadar gerginlik yok. Kahramanmaraş’ın yenmekten başka şansı yok. Akgün Ampute yenilse de üst lige çıkabiliyor ama şampiyon olmak istiyor.
Statta erkek izleyiciden çok kadın ve çocuk var. Saha içinde kıyasıya mücadele var da tribünde de ampute futboldan anlayan elit bir seyirci var. Küfür ya da yüksek ses neredeyse hiç çıkmıyor. Çekirdek falan yiyip yere atan da yok…
O şampiyonluk maçı 5-0 gibi farklı bir skorla sona eriyor. Sporcular arasında tek gerginlik yok. Sakat adam sakat adama çarpıyor, değnekler bir yana savruluyor. Faul var ama ilk ayağa kalkan diğerinin elinden tutup kaldırıyor.
Bu sporsa bizim şimdiye kadar izlediklerimiz neydi? Onlar sporsa bu neydi?
Ailelerinden teknik ekibine, oyuncusundan hakemine kadar gerçekten çok elit bir ortamda insani değeri çok yüksek bir müsabaka izledim. Bu kadar güzel bir günü bana yaşatan Akgün Ampute’ye de canı gönülden teşekkür ederim.
Haddim olmayarak önerim, fırsatınız olursa bir maç da siz izleyin.