Şakir Şen, “Köyün muhtarı”
Köyün muhtarı
Karadeniz’de, köyümüzün eskilerde kalmış muhtarına ait bir hikâyeyi paylaşıyorum.
Köylü, muhtardan rahatsız fakat sesini yükseltmeye, karşı duruş göstermeye korkuyor. Sonra bir gün cesaretle yazılan mektup, ilçenin kaymakamına ulaşıyor.
Mektupta, muhtardan duyulan rahatsızlık, detaylı olarak anlatılıyor. Durumu kavrayan kaymakam, muhtara haber göndererek, ziyaret edeceği günü ve saati detaylı bir şekilde belirtiyor. Durumu öğrenen muhtar, sorun çıkmaması için, kendine göre bir proje yapıyor.
Gelen kişi ilçenin en büyük mülki amiri; Bir şeyler yapıp, geriye memnun olarak dönmesi sağlanmalı. Evlerde halı kilim ne varsa hepsi yollara serilecek. Kaymakamın, olabildiğince halılar üzerinde yürümesi sağlanacak; Ardından da toplanma noktasına gelinecek.
Atı ile halıların olduğu yere gelen kaymakam bir şaşkınlık yaşıyor. “Nedir bu” diyerek muhtara sesleniyor.
“Efendim, hepsini halı yapamadık. Halı kilim ne bulduysak sizin için serdik. Kusurumuza bakmayın, size layık olmaya çalıştık.
Durumu anlayan kaymakam, derhal herkesin halısını ve kilimini kaldırmasını, işgüzarlık yapan muhtarı, köylü huzurunda aşağıladıktan sonra, görevden alındığını, yanlış bir hareket yapmamasını, aksi takdirde ağır bir bedel ödeyeceğini belirterek köyden ayrılıyor.
Muhtarın köylüye uyguladığı havalı tavır da böylece son buluyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarına ait bu hikâyenin üzerinden bir asır geçti. Şu anda kendisinden korkulan bir muhtar var mıdır?
Cumhuriyetle birlikte, en tepeden muhtarlara kadar, liderlik edecek herkes, seçimle belirleniyor. Beğenilmeyen gönderiliyor. Görev süresi içerisinde yapılan iyi kötü işler, havalı tavırlar, seçimlerde yeniden değerlendiriliyor.
İlçemizde, meydana çıkan muhtarlar ve belediye başkanı adayları, vatandaşın güvenini kazanmak için her mekânı dolaşıyor. Artık halı sererek iş görme zamanı da çok gerilerde kaldı. Verilen görev süreleri çabuk doluyor.
Mart ayı sonunda eskiden gelen aday ile yeni adaylar harmanlanacak. Vatandaşın duyduğu güven ise sonucu belirleyecek. Tablo şudur. Seçimden önce adaylar terliyor. Sonra ise terleme sırası vatandaşa geliyor. Seçmen için bütün mesele, daha çok iş görecek ve kendisini daha az terletecek adayı bularak ona oy vermek.