Köşe Yazıları

Önemli olan kalite

 

Bölgemiz tarıma ve daha çok fındığa dayalı ekonomiye göre şekillendiği için ne zaman yatırım amaçlı bir şey yapılacak olsa veya konusu açılacak olsa akla önce fındık geliyor. Mesela ilçenin yıllarca konuştuğu yüksekokul meselinde hangi bölümlerin açılacağı konusunda tartışma ve araştırmalar yapılırken birçok kez dile getirilmişti. Yine organize sanayi meselesinde olsun, bireysel ve kurumsal yatırımlarda olsun hatta küçük sanayi meselesinde bile ilk sıralarda dile getirilen konu hep fındık oldu. En büyük geçim kaynağı ve girdi aracı olduğu için zaten böyle olması da normal. Herkes elindeki ürünü çeşitlendirip, ona bağlı alt ürünleri imal edip kar marjını yükseltmek ister. Genel anlamda bakıldığı zaman da mevcut birkaç tesisin sayıca artması ürün çeşitliliğinin artması ve nitelikli ürün yelpazesinin genişlemesi hem ilçenin hem de üreticinin elini ve bütçesini güçlendirir. Bu konuda yapılabilecek her çalışmaya destek vermek lazım.

Ama sırf ucunda kazanç görünüyor, yüksek getiri vaat ediyor diye körü körüne girmek de çok büyük risk. Hem yatırımcı için hem de üretici için telafi edilemeyecek hasara yol açabilir. Bunu önlemek için her şeyden önce çok iyi bir pazar araştırması yapmak lazım. Üretilmesi planlanan her ürün çeşidi için pazarın ihtiyacını tespit etmek, buna bağlı olarak kısa, orta ve uzun vadeli plan yapıp tesisleşmeyi de buna göre dizayn etmek lazım. Kısacası bu gibi büyük işler ‘Biz küçük bir yerden başlayalım nasıl olsa kendi kendine büyür’ mantığıyla olmaz. Tesisleşme işin en önemli kısmı. Bunu sağlayacak uygun arazinin tespiti, iş gücünü karşılayacak nitelikli personel ihtiyacı ve en az birkaç yılı domine edebilecek miktarda garanti ürün taahhüdü gibi birçok temel unsur var.

Tabi bunların olabilmesi için de en temel şartlardan biri üreticinin birlik olabilmesi. Yakın çevremizde bunun çok güzel örnekleri var. Bir araya gelen fındık üreticilerinin kurdukları kooperatif aracılığıyla neler yapabildiğini görüyoruz. Buradaki mantık illaki bir kurumsal yapının oluşturulması değil, mantık piyasadaki önde gelen üreticilerin fikir birliği yapabilmesi ve hedeflerinden şaşmadan ilerleyebilmesi. Kocaali her ne kadar yıllardır her platformda, fındık ürünlerinin çeşitlendirilmesi ve tesisleşme konusunda adım atılması yönünde fikir beyan etse de hem şartlar uygun olmadığı için hem de az önce bahsettiğimiz o fikir birliğini sağlayamadığı için bu konuda pek bir ilerleme kaydedemedi. Bu gün bölgeyle bağı olan hangi siyasetçiye giderseniz gidin geleceğe dair planlarını sorduğunuzda ilçede fındık tesislerini arıtacaklarını, buna bağlı istihdamı artıracaklarını, tersine göçü başlatacaklarını söylerler ama bunu nasıl yapacakları konusunda klişe konuşmaktan öteye gidemezler. Ortak planlarını açıklarken de yatırımcıyı davet edip teşvik etmek, personel ihtiyacının karşılanması nakliye ihtiyacının karşılanması gibi konularda destek olacaklarını söylerler. İyi de böyle bir kalkınma hamlesinde yatırımcı geldikten sonra sizin neler yapabileceğiniz değil yatırımcıyı buraya nasıl getireceğiniz önemli. Zaten yatırımcı gelirken o işlerin hesabını yapar kendini de ona göre hazırlar. Tamam, Kocaali fındık konusunda rekolte açısından ciddi bir potansiyele sahip ama yatırımcı fındığın ne kadar olduğundan ziyade ne kadar kaliteli olduğuna bakar. Senin fındığın kalite olarak gerekli şartları sağlamıyorsa ne yaparsan yap yatırımcıyı cezbedemezsin. Çünkü bu işlerde yatırımcı nihai ürün veya üretim aşamasından ziyade ilk ürüne ve ilk ürünün kalitesine bakar. Yani Kocaali’de böyle bahsedildiği gibi bir adım atılacaksa ilk yapılması gereken yüksek randımanlı, yüksek kaliteli ve bol ürünü elde edebilecek şartları sağlamak lazım. Burada kastettiğim şey bizim ürettiğimiz ürünün kalitesinin tartışmaya açmak değil. Bizden daha kaliteli ürünün yatırımcı tarafından tercih ediliyor olması.

Bu konuda ise ilgili kurumların kendi bünyelerinde yaptıkları çalışmalar var. Mesela SUBU Ziraat Fakültesi’nin Ar-Ge çalışması olarak yürüttüğü Sakarya’ya has, yüksek verimli ve randımanlı bir fındık türü üretmek için yaptığı proje çalışması gibi. Ve diğer kurumların, bakım ve ilaçlama gibi konularda yürüttüğü projeler gibi. Ama burada da dikkat edilmesi gereken ciddi bir konu var. Çünkü son zamanlarda değişen mevsimsel şartlardan dolayı büyük sıkıntı yaşıyoruz. Son dört beş yıldır kalitemiz ciddi oranda düştü. Bundan birkaç ay önce yazmıştım, fındık tüccarı bir büyüğümle yaptığımız sohbetten birkaç cümle. Havanın yağışlı gitmesi ve kurutma sorunundan dolayı tonlarca fındığı depoya dahi sokmadan geri gönderdiğini söylemişti. Dedi ki “Fındığı kurutamıyoruz. Fındık çürük. Alamıyoruz, geri gönderiyoruz”. İşte bizim ciddi sorunlarımızdan biri de bu. Fındık kurutma konusunda bireysel girişimler var elbet. Ama bu hafta ilgimi çeken bir şeyle karşılaştım. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın himayesinde Doğu Marmara Kalkınma Ajansı tarafından da desteklenen Kocaali Belediyesi’nin fındık kurutma tesisi projesi. Konunun özü şu. Kocaali’de uygulamaya geçirilmek üzere hazırlanan proje Doğu Marmara Kalkınma Ajansı tarafından desteklenme şartlarını karşılamış ve bakanlığa gönderilmiş. Şu dönemde de proje için altyapı çalışmaları yapılıyor. Yani ne kadar ürünün kurutmaya ihtiyaç duyduğu, buna bağlı olarak temin edilecek tesisin kapasitesinin ne olması gerektiği, hangi şartlar altında çalışacağı ve öz nitelikleri gibi konularda bir çalışma yapılıyor. Şu an hazırlık aşamasında olduğu için henüz net bir şey söylemek doğru değil. Proje ne zamana biter, ne zaman teslim edilir, ne zaman çalışmaya başlar bilemiyoruz ama daha şimdiden benim, merakla beklediğim işler arasında ilk sıralarda yerini aldı. Şayet sorunsuz bir şekilde biter ve uygulamaya geçerse üreticinin rahat bir nefes alması açısından ve teşvik edeceği diğer yatırımlar açısından ciddi bir zemin oluşturur diye düşünüyorum. Sağlıkla kalın…