O generalin gözleri

“Onları” soruşturan ve haklarında iddianame yazan “Savcılar…” İlk tutuklamalarını yapan “Hakimler…” Yargıya yetiştirilen belgeler hakkında rapor veren “Tübitakçılar…” Genelkurmay’dan (sözde) doküman ulaştıran “Askeri personel…” hepsi “Fetö puştu” bağlantılı çıkmış olmasına rağmen, sırf Türk Silahlı Kuvvetlerini, “AKEPE-Fetö” ortaklığı ile kurulan Ergenekon, balyoz kumpasları sonrasında, yeniden yapılandırma gayesiyle, yaşları 80 ile 90 arasındaki 14 general, 19 Ağustos 2021’de “28 Şubat darbecileri düzmecesi” ile üç ayrı cezaevinde tutsak edildiler…
***
Ve aradan geçen bir yılda, 90 yaşında, kanser teşhisi ile bir böbreği alınan, diyabet, tansiyon, aşırı kilo kaybından mustarip, Ahmet Çörekçi Paşa… Parkinson hastalığı sebebiyle, telefonun ahizesini bile tutmakta zorlanan, Kenan Deniz Paşa… Ailesiyle görüş yaparken düşüp bayılan ve ciddi solunum sıkıntısı yaşayan 83 yaşındaki, Hakkı Kılınç Paşa… Beş damarına baypas yapılan ve maalesef çorabını dahi giyemeyen, Çetin Doğan Paşa ve diğer paşaların aileleri, 19 Ağustos 2022’de Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel
başvuruların, ivedilikle ele alınması için Anayasa Mahkemesi’nin karşısındaki Atatürk Parkı’nda, basın açıklaması yaparak, “Siyaset eliyle intikam aracı” olarak kullanılmak istenen mahkemeye seslerini iletmeye çalıştılar…
***
28 Şubat düzmecesi neydi dersek, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonunda; “İstifada seni zorlayan var mı?” sorusuna, net olarak “hayır” cevabı veren… İstifa ettikten sonra, yeni hükümet kuruluncaya kadar, bir ay hükümet etmeye devam eden Erbakan’ın… Cumhurbaşkanı Demirel’in Tansu Çiller yerine, Mesut Yılmaz’a hükümet kurma görevi verilmesine tepki koyarak, hem de devlet televizyonunda bir saat tepkisini dile getirdiği basın toplantısı… Mahkemelerin dinlediği hükümet üyelerinin, istifada hiçbir baskı görmediklerini ifade etmelerine rağmen, sırf, kin ve intikam gibi bastırılmış duygularını tatmin ediciler tarafından, bu ülkenin gözbebeği, Generallerini, tam da fiziksel zayıflıklarında, hapiste tutmaları, Türk toplumunun yüreğini sızlatmakta ve toplumdaki kutuplaştırmayı daha da keskinleştirmektedir…
***
(Sözde) 28 Şubat mağdurlarıyla (?) “Helalleşme” safsatalarıyla, haksızlığa uğrayan TSK mensuplarının gazını alma çabaları ise, “Zalimlerden hesap sorulmadan helalleşme yok” duruşuyla kamuoyuna seslenilmişti Anayasa Mahkemesi karşısındaki Atatürk Parkı’ndaki 28 Şubat mağduru aileler ve destekçileri tarafından…
***
Ömrünü bu vatanın bölünmez bütünlüğü uğruna, postalını aylarca çıkarmadan, banyo dahi yapmadan, dağlarda, serhat boylarında, mücadele eden bu generallerin, “Gözü yaşlı, gönlü kırık” ailelerinin, basın toplantılarını, defalarca izlerken ve basından takip ederken; Karasu ilçesinin medarı iftiharı olması sebebiyle önemli Atatürk Bulvarı’nda adı yazılı tabelayı sırf (Atatürkçü) asker düşmanlığı zihniyetinin kini intikamı sebebiyle bugün o “Orgeneral İsmail Koçman” yazılı tabelasının kaldırılmasına susarak seyirci kalan Karasu halkı, Birinci Ordu Komutanlığı’ndan emekli Orgeneral İsmail Koçman Paşa’nın 12 Ağustos 2013 tarihinde yakalandığı prostat kanserinin Ergenekon Balyoz kumpaslarının yarattığı stres ve huzursuzluk sebebiyle, çok çabuk hayatını kaybetmesi sebebiyle (Benim de katıldığım) İstanbul Selimiye’de yapılan askeri cenaze töreninde, ailesine taziyede bulunan, (o günkü) Genelkurmay Başkanına, üzgün olmalarına rağmen, Koçman Paşanın oğlu ve eşi tarafından, adeta “bu kumpaslara susarak yardım ettiğiniz için suçlusun!” dercesine, dimdik ve kararlı bakışları karşısında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel denilen “O” General’in (Başı önde eğik bir suçlu gibi duran) Gözleri hiç aklımdan çıkmıyor…
***
Tıpkı bugün, üç cezaevinde tutsak olan generallerin, ailelerinin feryatlarına kulak vermeyenlerin, tıpkı Necdet Özel Efendi’nin o mahcup tavrı gibi, yarın bu toplum karşısında başları eğik ve suçlu gibi dolaşmaları gibi…
***
Bilhassa (sivil elbiseli) Genelkurmay Başkanı Hulusi Bey ne düşünür acaba bu hususta?