Münir Ali Kara, “Bu hafta yol haritası çizilir”

Bu hafta yol haritası çizilir
Ak Parti’nin kongresi cumartesi günü yapılacak. Kongrenin yapılmasından önce Ali İhsan Yavuz’un genel başkan yardımcısı olacağını söylemek mümkün.
Çünkü MHP ile yapılacak yerel seçim görüşmelerinde öncü ekipte Ali İhsan Yavuz yer alıyor. Ali İhsan Yavuz’a Genel Başkanvekili sıfatı ile Efkan Ala ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı sıfatı ile Yusuf Ziya Yılmaz eşlik edecek. Bu üç isim de Ak Parti’nin yeni dönemdeki ana ekibinde yer alacaktır.
Çünkü bu ekiple görüşme yapacak MHP heyeti Genel Başkan Yardımcısı sıfatları ile Sadir Durmaz ve Feti Yıldız isimlerinden oluşacak.
Genel başkan yardımcıları genel başkan yardımcıları ile görüşür. Heyetler kongreler öncesinde belirlendiği için kongreler sonrası bu kişilerin yerlerini koruyacaklarının da işaretidir.
7 Ekim’de yapılacak Ak Parti Kongresi sonrasında gözler bu isimlere çevrilecek.
Burada bizi ilgilendiren ne var? Sakaryalıların yakından tanıdığı Ali İhsan Yavuz’un Sakarya’da ittifak konusunda nasıl bir tavır sergileyecek?
Görüşme ekibindeki kimse, Yavuz varken Sakarya konusunda bir şey söylemez. Bu aynı zamanda siyasi nezaketin de aşılması manasına gelir. Peki Yavuz ne karar verir?
Bileşenler değişmez, koşullarda yenilik yapılmazsa aynı olaylar aynı sonuçları verir. Yani Yavuz, Sakarya için geçen dönem nasıl bir tavır takındıysa bu dönem de benzerini takınır. MHP Heyetinde yer alan Sadir Durmaz da geçen dönem nasıl bir tavır sergilediyse yine aynı şeyi söyler.
Bu durumda olsa olsa Hendek ve Pamukova pazarlık konusu olabilir. Bizi ilgilendiren bir şey olmayabilir yani…
Karasu ve Kocaali’de ittifak nasıl olabilir
Bildiğiniz gibi 2019 Yerel Seçimlerinde Sakarya’da ittifak yapıldı. Karasu ve Kocaali’de Cumhur İttifakı’nı Ak Parti adayları temsil etti.
Millet İttifakı’nda ise Karasu’da CHP, Kocaali’de İyi Parti kaptandı.
Milliyetçi Hareket Partisi Karasu’da, Cumhuriyet Halk Partisi de Kocaali’de sandık görevlisi veremedi. Yani resmen seçime girmemiş oldu.
Eğer yanlış bilmiyorsam bir seçim bölgesinde iki defa üst üste aynı seçim türünde seçime girmeyen parti, daha sonra seçime girme hakkını kaybediyor.
Son yıllarda sık sık isim değiştiren bir parti var biliyorsunuz. Bu parti önceleri yerel seçimlere kendi adıyla giriyordu ancak genel seçime katılmıyor bunun yerine bağımsız milletvekilleri seçtirip daha sonra grup kuruyordu. Bu parti bir genel seçime kendi adı ve logosu ile katılmak istediğinde anayasal sorunla karşılaştı ve hemen adını değiştirmek zorunda kaldı.
Buradan hareketle Sakarya’da yeniden ittifak olursa…
MHP Karasu ve Kocaali’de, CHP de Kocaali’de seçimle ilgili nasıl bir ara formül bulabilir?
Bunun için öncelikle o seçim bölgesinde seçime girmenin ne demek olduğunu bilmek lazım.
2019 yılında İyi Parti, Büyükşehir Belediye Başkan Adayı çıkardığı için bütün vilayette seçime girmiş sayılıyor. Aynı şekilde Ak Parti de öyle.
Bu iki parti bu dönem yerel seçime hiç girmeseler de bir sonraki yerel seçime girmelerine engel olacak bir durum yok.
Ancak CHP ve MHP için durum öyle değil.
MHP ve CHP’nin seçimde sandık görevlisi vermesi yani seçime girdiğinin nişanesi olarak seçmenin önüne logosunu koyması gerekiyor.
Bunun için ya Büyükşehir’de aday çıkaracaksınız. Ki bu durum MHP için uzak duruyor. Zira Cumhur İttifakı’nda büyükşehirler elinde olan partilerde kalacak gibi.
Cumhuriyet Halk Partisi ise İyi Parti’nin kendi adayı ile seçime gideceğini açıkladığı için kendi başına seçime girebilir ve sorunu kalıcı olarak çözebilir.
Bir başka formül de belediye meclislerini ayırmak olabilir. Bu şekilde her parti seçime katılmış olur. Ancak bu durumda belediye meclis listesi ayrı olan parti belediye başkanı ile ortak çalışmaya iştirak edemeyebilir ve hatta “Başkanlıkta kime oy atarsanız atın, mecliste bizi unutmayın” stratejisi bile izlenebilir.
Tabi son olarak seçim sonrası bir düzenleme yapmak ve bu bahsettiğim durumlar normal işleyiş için. Seçim sonrasında bir anayasa değişikliği yapmak ve bahsi geçen kanuni düzenlemeyi sağlamak da mümkün olabilir.
Lütfi Bayraktar ve krizden medet umanlar
Lütfi Bayraktar geçtiğimiz hafta Türkiye’nin en çok konuşulan ismi oldu. Bayraktar’ın milletvekili maaşlarının yetmemesi ile ilgili sözleri gündemden düşmek bilmedi.
Lütfi Bey’in mesleği avukatlık. Avukatın avukatlığını yapacak değilim. Kendisi ne söylediğini de ne söylemek istediğini de anlatabilecek yetide.
Ancak geçtiğimiz hafta bir gazete Bayraktar’ı manşet yaptı. Bayraktar’ın sadece vekillikten değil Fiskobirlik’ten de gelir elde ettiğini yazdı. Eksik yazmış. Lütfi Bey’in avukatlık bürosu var, fındığı var…
Konu Lütfi Bey’in maddi durumu değil ama…
Bir haberci gözü ile baktığımızda farklı ayrıntılar göze çarpıyor.
Mesela…
Mesela manşet haber yapan gazete haberi Giresun Ziraat Odası Başkanı’nın ağzından haber yapmış. Giresun Ziraat Odası Başkanı Lütfi Bayraktar’ı eleştirirken bir cümle milletvekili maaşından bahsediyor, on cümle de Fiskobirlik Başkanlığı’nı bırakması çağrısında bulunuyor. Yani asıl mesele Bayraktar’ın vekil maaşı ile ilgili sözleri değil. Mesele Fiskobirlik Başkanlığı’nın Batı Karadeniz’de kalması.
Fiskobirlik’in alışılmış düzenini Lütfi Bayraktar bozdu. Bilindik şekilde idare edilen Fiskobirlik, Bayraktar sayesinde bir disipline kavuştu. Delegenin de gönlünü kazanan Bayraktar’ı demokratik yoldan başkanlıktan almak mümkün durmuyor.
O zaman da kamuoyu nezdinde yıpratmak veya kendiliğinden görevi bırakmasını sağlamak lazım.
Daha önce de aynı ismin benzer denemeleri olduğunu düşünürsek ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır.
Onun için ne olursa olsun Bayraktar’a destek olunması gerektiğini düşünüyorum.
HECATİ: Benden size tavsiye. Doğru insanı bekleyin ama birinin doğru insan olmasını beklemeyin…