Mevzu derin
Hem geçtiğimiz haftanın hem de içinde bulunduğumuz şu günlerin en önemli konusu hiç şüphesiz bahçelerden izinsiz ve usulsüz fındık toplama meselesi. Geçtiğimiz hafta da kendime ait sayfalarda Kocaali’de meydana gelen bir olayı haber yapmış hem de köşe yazımda aslında olayın ilçede ne kadar rahatsız edici boyutta olduğunu az çok anlatmaya çalışmıştım. Kaldı ki sadece ilçeye has değil fındıkla bağı olan tüm yerlerde aynı konunun cereyan etmesi bu rahatsızlığı daha da artırıyor. Vakaların artması basın ve sosyal medyada daha fazla görünür hale gelmesinden sonra hem ilgili kurumların hem de vatandaşın tepkisi giderek artmaya başladı. Ve bu durum yavaş yavaş öfkeye dönüşüyor. Bunu etkileri ciddi ciddi görülmeye başladı.
Geçtiğimiz hafta Karasu Muhtarlar Derneği’nin konuyla ilgili yaptığı açıklama da gayet net ve dikkat çekiciydi. Özellikle muhtar ve tüccarları uyarmaları oldukça yerinde. Vatandaşların tedbirli davranmaları elbette önemli ama daha önce de yazdığım gibi topyekün bir tedbir alınması şart gibi görünüyor. Bu olaylardan sonra ben biraz vakit ayırıp sosyal medyada biraz araştırdım. Özellikle çevre ilçelerin medya ve basın organlarını inceleyip nasıl haberler çıktığını araştırmaya çalıştım. Sadece Sakarya’nın ilçelerinde birbiri ile aynı onlarca olay var ve bunlar sadece basına yansıyanlar bir de yansımayanları düşününce mevzunun boyutu ve derinliği daha da artıyor.
Bu konuda vatandaşın teyakkuzda olması şüpheli durumlarda vakit kaybetmeden ilgili birimlerle iletişime geçmesi olaya çabuk ve yerinde müdahale etmek açısından çok önemli ama sonrası da önemli. Çalınan fındığın piyasaya girmemesi nakite dönüşmemesi konusunda tüccarımızın da dikkatli davranması lazım. Bu gerçekten çok önemli bir uyarı çünkü oradan elde edilecek gelirin nereye kullanılabileceği düşünülünce yasadışı olaylardan tutun terör finansmanına kadar aklınızın alabildiği her şey olabilir. Arkasında çok büyük bağlantılar olabilir. Hatta da ha ötesi diyelim olduğu da muhtemel. Yoksa bu kadar fazla sayıda yüklü fındığın yok olduğu vakalar meydana gelmezdi. Dolayısı ile bu hırsızlık olaylarının basite indirgenmeden çok daha derinlemesine araştırılması gerekiyor. Burada da talimat verebilecek olayları kontrol altında tutabilecek en yetkili kurum hiç şüphesiz Valilik makamı. Zaten konuyla ilgili bilgileri var ama bir an önce daha etkin bir şekilde devreye girmesi gerekiyor.
Üretici alın terini korumak için elinden geleni yapacak elbet, tüccarlarımız, patozcularımız, nakliyecilerimiz de işi sıkı tuttuğu zaman olayların çözülmesi oldukça kolaylaşır yeni vakaların da sayısı bir nebze de olsa azalır. Öte yandan burada en büyük iş aslında trafik ekiplerine düşüyor. Çünkü olay nerede ve ne şekilde olursa olsun mutlaka ama mutlaka bir nakliye oluyor ve göründüğü kadarıyla bu nakliyeler kısa mesafeli değil. Ciddi ciddi uzun mesafeli nakliyeler. Ve gerek ilçe içerisinde olsun gerekse ilçe dışında mutlaka bir şekilde kamera mobese veya benzeri sistemlere takılıyor. İşte o görüntülerin ayıklanması iyi analiz edilmesi çok önemli ve bu da ancak ve ancak tüm ilçelerin koordine hareket etmesiyle mümkün olabilir. Yine önemli bir konuş da şu ki nakliye işinde sadece ana yollar değil diğerleri de kullanılıyor. Olayları görenin veya şüpheli bir duruma rastlayan kişilerin azlığı aynı zamanda bunun da bir göstergesi.
Özellikle yüksek kesimlerdeki herhangi bir kontrol mekanizması olmayan mahalle bağlantı yolları, ara yollar ve ana yol görmeden diğer ilçelere ve çıkan ara güzergahlar, dağ yolları anlaşılan o ki oldukça sık kullanılıyor. Oraların da kontrol altına alınması lazım ve bu sadece kolluk kuvvetlerinin tek başına halledebileceği bir iş değil. Biran önce harekete geçilmeli ve kolluk kuvvetleri ile vatandaş arasında büyük ve ciddi bir işbirliği mekanizması kurulmalı. Sezon sonuna kadar da aynı ciddiyetle devam edilmeli diye düşünüyorum. Şimdiye kadar meydana gelmiş olayların kısa sürede çözülmesi ve faillerin bulunması konusunda iyi niyetimi koruyorum ve zarara uğrayan üreticilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Sağlıkla kalın…