Melih Erol, “Katarakt nedir?”
Katarakt nedir?
Göz, yaşlanma sürecinden en hızlı etkilenen duyu organıdır. Görme duyusu, yaşa bağlı olarak etkilenebileceği gibi bazı fiziksel ve doğal değişikliklerden de etkilenebilir. Bunların sonucunda pupil denen ve ışığın retina üzerine düşmesini sağlayan göz bebeği küçülür. Işığa karşı adaptasyon yavaşlar ve loş ışıkta görme zorlukları görülür. Göz merceğinin esnekliğini kaybetmesi sonucu yakını görememe sorunu başlar. KKS olarak bilinen keratokonjonktivitis yani göz kuruluğu baş gösterebilir. Göz kuruluğunda gözyaşı hacmi ve fonksiyonu azalır ve kişi görme bulanıklığı, kızarıklık ve yanma gibi şikayetlerden yakınır. Yine yaşa bağlı olarak gelişen bir diğer göz problemi ise katarakttır. Kataraktta, yaşlandıkça ağırlığı ve kalınlığı değişen lensin uyumluluk yeteneği azalır. Lens etrafında yeni lif tabakaları oluşur. Bu durum lens çekirdeğini sıkıştırır ve sertleştir. Lens çekirdek proteinlerinin kimyasal olarak değişime uğradığı bu süreçte lens üzerinde kahverengi ve sarı renklenmeler oluşur. Yaşlanmaya bağlı olarak oluşan görme bozukluklarının toplum üzerinde en yaygın görülen etkeni katarakttır. Dünya genelinde körlüğe en sık olarak sebep olan hastalıktır ve tek tedavisi bulanıklaşan lensin operasyon ileçıkarılarak yerine yapay bir mercek takılmasıdır.
Katarakt sıkça yaşa göre sınıflandırılan bir hastalıktır. Doğuştan gelen katarakta konjenital katarakt, Yaş ile birlikte ortaya çıkan tipe ise senil katarakt denir. Gözün içinde yer alan, sinir ve damar içermeyen mercek üzerinde bulanık kısımların oluşması, saydamlığını kaybetmesi, kahverengi ve sarı renklenmelerin oluşmasıyla ortaya çıkan, görme duyusunun azalması ile sonuçlanan hastalıktır. Katarakt gözlerin her ikisinde ya da sadece birinde görünebilse de çoğunlukla bir göz diğerine göre daha fazla etkilenir. Normal koşullarda saydam olan mercek, ışığı gözün arkasına ileterek net bir şekilde görme duyusunun çalışmasını sağlar. Ancak merceğin bir kısmının bulanıklaşması durumunda ışık yeteri kadar içeri giremez ve görüş etkilenir. Tedavi edilmeyen durumlarda bulanık alanlar genişler ve sayı olarak artar. Bulanıklık arttıkça görüş daha fazla etkilenir ve kişiyi günlük işlerini yapamaz hâle getirir.
%90 oranla yaşa bağlı olarak gelişen katarakt, bazı durumlarda sistemik hastalıklar, bazı göz hastalıkları, ilaç kullanımı, ya da travmalar sonucunda ya da doğumsal olarak yeni doğan bebeklerde ortaya çıkabilir. Doğuştan gelen konjenital katarakt, eğer bebeğin göz bebeğini tamamen kapatacak şekilde ise hızla opere edilmelidir. 3 yaşın altındaki bebeklerde gözün fiziksel gelişimi tam olarak tamamlanmadığından operasyon sırasında lens implantasyonu yapılmaz. Yaşlanmaya bağlı olarak gelişen senil kataraktın, %50 oranında genetik geçişli olduğu bilinse de henüz bu duruma yol açan gen tespit edilememiştir. Bu yüzden 40 yaş ve üzeri bireylerin 2 ile 4 yıl aralıklarla ayrıntılı göz muayenesi yaptırması önemlidir. 55 yaşından sonra 1 ile 3 yıl; 65 yaşından sora ise 1 ile 2 yılda bir uzman bir hekime muayene olmaları önerilir.
Katarakt belirtileri nelerdir?
Belirtiler genellikle yaşın ilerlemesi ile ortaya çıkar. Başlangıç döneminde belirti göstermeyebilir. Göz merceğinin bulanıklaşması gün geçtikçe artar ve bu durum diğer kişiler tarafından fark edilir. Yaygın olarak, görüşün net olmaması, bulanıklaşması, dumanlı ve puslu olması belirtiler arasında yer alır. Bazı durumlarda görüşün net olmadığı bölgelerde lekeler görülebilir; ışığın fazla ya da yetersiz olduğu durumlarda görme daha fazla bozulabilir. Katarakt, renklerin daha solgun, daha az keskin olmasına sebep olabilir. Gazete ve kitap okumak, televizyon izlemek, araç kullanmak güçleşir. Nadir olarak çift görme olabileceği gibi karanlıktaki sokak lambası ya da araç farı gibi güçlü ışık kaynaklarının etrafında hâle görülebilir. Diğer bazı belirtileri şöyledir:
- Uzağı ve yakını görememe
- Işıktan şikayet ve kamaşma
- Güneşli günlerde görmenin bozulması
- Bulanık görme
- Renklerin zor ve soluk algılanması
- Göz yorgunluğu ve baş ağrısı
- Gözlük numarasının sık değişmesi
- Gözlük ihtiyacının azalması
- Gözlüksüz yakını daha iyi görme
- Gece görüşünde azalma
- Derinlik hissinin kaybı
Katarakt nedenleri
Gözün iris denen renkli kısmının arkasında bulunan göz merceğini oluşturan kristalin adlı proteinlerde kimyasal değişiklikler ve proteolitik ayrışmalar oluşur. Bunun sonucunda yüksek molekül ağırlıklı protein kümeleri oluşur ve sisli, lekeli, bulanık görme ortaya çıkar. Bu kümelenmeler zaman içinde artarak ışığın göz içinde yer alan merceğe girmesini engelleyen bir perde oluşturur ve göz saydamlığını azaltır. Gözde lekelenmeler oluşturur. Bu kümelenmeler ışığın dağılmasını engelleyerek, görüntünün retinaya düşmesini engeller. Ancak ailede katarakt hikayesinin varlığı, farklı sağlık sorunları ve hastalıklar, genetik bozukluklar, geçirilen göz ameliyatları, gözlerin uzun süre güneş ışığına maruz kalması, şeker hastalığı, uzun süreli steroid ilaçlarının kullanımı, göz travmaları ve üveit tarzı göz hastalıkları gibi pek çok durumdan da kaynaklanabilir.
Katarakt tedavisi
Uzman hekim tarafından dinlenen öykü sonrası oftalmoskop ile göz muayenesi yapılır. Oftalmoskop yoğun bir ışık ile hekimin, göz içini ayrıntılı olarak görmesini sağlayan bir cihazdır. Bu sayede göz merceğinin ne kadar etkilendiği anlaşılır. Bazı durumlarda hastanın hiçbir şikayeti olmasa bile rutin göz muayenesi sırasında bu yöntemle katarakt fark edilebilir. Katarakt varlığı bu yöntemle anlaşılır ve tedavi süreci hakkında hasta bilgilendirilir. Katarakt, diyet ya da ilaç tedavisi ile önlenemez ve tedavi edilemez. Tek seçenek cerrahi müdahaledir. Cerrahi endikasyonu, hastanın görme düzeyine ve şikayetlerine bağlı olarak konur. Ancak katarakt ilk evrelerinde ise gözlük kullanımı ile günlük işlerin yapılması sırasında oluşan şikayetler geçici olarak giderilebilir. Ancak ilerlemiş katarakt vakalarında ameliyat tek seçenektir.
Katarakt ameliyatı
Katarakt cerrahisi gelişen teknoloji ile birlikte kolaylıkla ve hızlı bir şekilde yapılmaktadır. Göz çevresi, çoğunlukla lokal anestezi ile uyuşturulur. 2 ile 3 mm. gibi küçük bir tünel kesi oluşturulur ve fakoemülsifikasyon tekniği ile bulanıklaşan mercek, ultrasonik titreşimler ile parçalanarak çıkartılır. Ardından göz içine yüksek kalitede yapay monofokal ya da multifokal lens yerleştirilerek görme duyusu iyileştirilir. Katarakt operasyonunda takılan lens diğer görme kusurlarını da giderdiğinden hastalar gözlüksüz olarak uzağı ve yakını görebilir. Operasyon yaklaşık yarım saat kadar sürer ve sonrasında 3 ile 4 hafta kadar göz damlası kullanımı önerilir. Katarakt ameliyatından sonra hastanede yatış yapılmasına gerek yoktur. Her iki gözde de katarakt mevcut ise, hekimin önerdiği aralıklar ile ameliyatlar gerçekleştirilir; iki göze aynı anda müdahale edilmez. Ameliyattan sonra bazı kısıtlamalar olsa da hastalar ilk günden itibaren gözünü kullanabilir.
Katarakttan nasıl korunulur?
İrisin arkasında bulunan mercek, göze giren ışığı odaklayarak keskin ve net bir şekilde görmeyi sağlar. Yaşın ilerlemesi ile birlikte göz içinde yer alan mercek kalınlaşır ve esnekliğini kaybeder. Esnekliğin kaybolması ile yakını ve uzağı odaklama problemleri görülür. Mercek içinde yer alan dokuların bozulması, ve protein birikmesi sonucu mercek üzerinde lekelenmeler oluşur ve bu durum ışığın dağılmasını engeller. Böylece görüntü retinaya ulaşamaz ve görme duyusu bozulur ve hatta tamamen görememe gibi problemler de oluşabilir. Katarakt oluşumunu tam olarak engellemek mümkün değildir. Ancak hastalığa yakalanma riskleri şu şekilde azaltılabilir:
- Gözleri güneş ışığından korumak ve direkt olarak güneşe bakmamak
- Sigarayı bırakmak
- Sağlıklı ve dengeli beslenme
- Şeker hastalığını kontrol altında tutmak
Sağlıklı bir yaşam için siz de kontrollerinizi düzenli aralıklarla yaptırmayı ihmal etmeyin.