Recep Özdemir, “Kurumlar ve kurallar”
Kurumlar ve kurallar
Günümüz dünyasında en güçlü organizasyonlar devletlerdir.
Devletler bir araya gelerek savunma, ticaret vb. konularda birliktelikler kurabilirler. Bunların en geniş kapsamlı olanı Birleşmiş Milletlerdir.
Bu birlikteliğe hemen hemen dünyada bağımsız olan her devlet üyedir.
Savunma alanındaki birlikteliklerin en güçlüsü ise Kuzey Atlantik Antlaşmasıdır (NATO).
Bu alanda NATO karşıtı Varşova Paktı vardı.
Bu organizasyon Demirperde ülkelerinin dağılmasıyla tarihe karıştı.
Önce ekonomik alanda kurulan AB giderek siyasi bir yapıya dönüşmüştür.
Bugün Avrupa Birliği ülkelerinde pratik manada sınır ortadan kalkmıştır.
Bizde bir ilden bir ile giderken bile girişte polis kontrol noktası vardır.
Avrupa da böyle bir uygulama yoktur. Karasu’dan Kocaali’ye gider gibi, birinden diğerine gidebilirsiniz.
Devletlerin ve oluşturdukları birliklerin gücü, sahip oldukları kurumların yapısı, rasyonalitesi (akla uygunluğu), koydukları kuralların; sosyal, kültürel yapılarına uygunluğu ve uygulanabilirliği ile orantılıdır.
Konulan kurallar ne kadar genel ve ne kadar soyutsa o kadar idealdir.
Güçlü, gelişmiş ülkelerde istisnalar yok denecek kadar azdır.
Devletin tepesinde bulunanla en altta bulunan arasında kurallara uyma açısından bir fark bulunmaz.
Örneğin en son Yeni Zelenda’da adalet bakanı maddi hasarlı bir kazaya karıştı.
Bakan kaza yerine gelen polis ekiplerine alkol testi yaptırmamak için direndi.
Polis memurları bakanı zor kullanarak karakola götürdü ve nihayettin de bakan alkol testini yaptırdı.
Ama direndiği için bakanlıktan alındı. İsrail’de Başbakan Netenyahu bir yolsuzluğa adı karıştığı için polis karakoluna giderek ifade verdi bizde ve bizim gibi ülkelerde bu durumu düşünün.
Kişilerin ön plana çıktığı, kurumların yok edildiği ve kuralların adamına göre değiştiği ülkeler dünya ölçeğinde zayıf ülkelerdir.
Bu tip ülkeler sanat, bilim, felsefe ve teknoloji üretemezler.
Hamaset ve din-duygu istismarı ön plandadır.
Bu ülkelerde insanların her alanda aydınlatılması, eleştirel düşünceye sahip olması da istenmez. Onun içinde özellikle eğitim politikası sürekli değişir.
Bu gün dünyada para en fazla Körfez ülkelerinde bulunur.
Bunlar sahip oldukları fosil yakıt kaynaklarıyla kasalarını doldururlar.
Ama güç olamazlar. Ve dünyanın diğer tarafının saygısını da göremezler.
Kumların ve kuralların ön planda olduğu, örneğin Hollanda’nın sahip olduğu güç her anlamda üretim gücüdür.
Bu ülke on yedi milyon nüfusu ve kırk bir bin bin kilometre kare alanıyla yıllık alanıyla yıllık ortalama yedi yüz altmış bir milyar dolarlık ihracat yapıyor. İthalatı ise yedi yüz dört milyar dolar.
Biz ve bizim gibi ülkeler sadece lakırdı, söz, laf üretir hamasi nutuklar atıyoruz. Batı bizi kıskanıyor diyoruz ama en kısa fırsatta soluğu Batı da alıyoruz. Batının en ücra yerleşim yerlerine karşıma bizden birilerinin aş için iş için aralara gittiğini görüyoruz. Bizim bir milyonluk Sakarya’mız da bir tane aş için iş için gelen Avrupalı göremiyoruz.
Kısaca kurumlar ve kurallar.