Köşe Yazıları

Kabus geri mi dönüyor

 

Toplum olarak bir şeyi ciddiye aldığımız zaman bütün kural ve kaideleri sonuna kadar uygulayan ama umursamazlıktan geldiğimizde de bütünüyle silip atan bir yapıya sahibiz. Bu hemen hemen her anlamda öyle. Özellikle de son üç yılımızı alt üst eden kovid meselesinde. Malum olduğu üzere aşıların olumlu etkisi ve salgının hafiflemesi nedeniyle kısıtlamaların kaldırılması büyük bir rahatlamaya neden oldu. Vaka sayıları ve vefat sayıları çok düşük rakamlara geriledi. Buna bağlı olarak Sağlık Bakanlığı da sayıları haftalık olarak açıklamaya başladı. Buradaki dip seviyeyi Haziran ayının ilk haftasında gördük. 7322 haftalık vaka ve 19 haftalık vefat açıklandı. Ama ondan sonra girdiğimiz yaz ve tatil sezonu, bunun yanı sıra Kurban Bayramı ve kısıtlamaların kaldırılmasıyla artan etkinlikler toplumsal hareketliliği artırdı. Sonuç olarak vaka sayılarında müthiş bir artış ve adeta patlama yaşandı. Dip seviyeyi baz aldığımızda yaklaşık 45 – 50 katlık bir artışla yeniden 250 bin sınırına dayandık. Bu yüzde 4500, yüzde 5000 gibi bir orana tekabül ediyor. Haftalık bazda yaşanan bu artış doğal olarak günlük hayata da nüksetmeye başladı. Çocuğum daha önce geçirdiği ateşli rahatsızlık nedeniyle bağışıklığı biraz düşük. En ufak bir şeyde hemen ateşleniyor ve hastanelik oluyoruz. Bu yüzden bu hafta Pazar, Pazartesi ve Salı, üç günümü hastanede geçirdim. Yoğunluk gayet ciddi ama ilginç bir şey var. Kısıtlamaların kaldırılmasıyla birlikte özellikle maske kullanımı anlamında bir gevşeme oluşmuştu. Ancak bu hafta yine yavaş yavaş maske dağıtımına başlandığını gördüm. Hani resmi bir şey yok ama psikolojik anlamda bir mecburiyet hissi uyandırması anlamında adım atılmaya başlandığını düşünüyorum. Okuyanlar bilir, ben bilimsel araştırmaları ve uzmanların açıklamalarını dikkate alır, güvenir ve elimden geldiği kadar da yer vermeye çalışırım. Bundan birkaç hafta önce Profesör Uğur Şahin’in birkaç araştırmaya dayandırarak yaptığı bir açıklama bütün dünyada yankı bulmuştu. Bu önümüzdeki sonbahar aylarını kastederek dedi ki, “Vakaların zirveye tırmandığı kısıtlamalarla dolu çok zor bir dönem geçirebiliriz”. Bu ilk zaman pek ciddiye alınmadı ama şu günlerde yaşadıklarımız aslında ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Zaman zaman düşünüyorum. Diyorum ki “Acaba kabus geri mi dönüyor?” Kaldı ki inşallah öyle olmaz. Öyle olmaması için de yavaş yavaştan kendi tedbirlerimizi alıp aşılarımızın eksiği varsa tamamlamalıyız diye düşünüyorum.

 

MESELE ZAMAN

Bahsetmek istediğim bir diğer konu da şu günlerde sık sık gündeme gelen saatli çöp uygulaması konusu. Malum olduğu üzere bizim buralara göre belki de en ciddi kararlardan birisi hiç şüphesiz saatli uygulama oldu. Tabi beraberinde birçok sorunu da getirdi. Zaten böyle durumlarda bir geçiş süreci olur ve bu süreç sıkıntılı geçer. Şu günlerde de bu durumu yaşıyoruz. Sahil kesimindeki vatandaşlardan zaman zaman ciddi tepkiler geliyor. Ama burayı çok iyi analiz etmek lazım. Zira sorun uygulamanın kendisi değil. Veya nasıl ve ne şekilde süreceği değil. Sorun olan tek şey çöplerin zamansız bırakılması ve bazılarının zamanında alınmaması. Buna ben de bizzat şahit oldum. Bundan birkaç gün önce, bayramda gazete dağıtırken tanıştığım iki aile ile merkez plajda karşılaştık. Birlikte sohbet ederek evlerine doğru yürümeye başladık. Yolun büyük kısmını da Fatih Sultan Mehmet Caddesi’nde yürüdük. Saat gece 10’a geliyordu. O an baktım 10’a 10 var. Caddede çöp kamyonu gecenin o saatinde toplama yapıyor. Tam da bizim konuştuğumuz konunun üstüne denk geldi. Kamyon önde biz arkada bir süre yürüdük. Ama ilginç bir şey oldu. Ekip sağlı sollu çöp toplarken arada birkaç tanesini atladı. Muhtemelen görmedi. Biz bağırdık çağırdık seslendik ama duyuramadık. Birkaç poşet çöp kaldırımda kaldı. Sonra evlerine ulaştığımızda davet ettiler. Balkonda oturup soğuk bir şeyler içtik sohbet ettik. O sırada bir komşuları kaldırıma çöp bırakmaya çıktı. Uyardılar çöplerini bırakmaktan vazgeçti. Sonra bir başka otomobil biraz daha ileride boş bir alana yaklaşıp ciddi miktarda çöp bıraktı. Baya uzaktaydılar onlara ulaşamadık. Ve öyle sanıyorum ki o çöpler sabah servisine kadar kaldırımda beklemek durumunda kaldı. Yani oradaki sıkıntı uygulamanın kendisi değil. Çöplerin çok beklemesi. Bunu çözmek için de araçların bölgedeki rut sayılarını artırmak yeterli olacak. Saatlik sık olur belki ama 2, 3 veya 4 saatlik rutlar sorunu büyük oranda çözmeye yeterli olur gibi görünüyor. Kaldı ki bölge sakinlerine “Sizce bu işin çözümü nedir?” diye sorduğumda, aldığım cevap hep aynı. Beklenti de bu yönde. Sağlıkla kalın…