İyi de, bizim paraları nereye yatırdın?

Her ne kadar bundan birkaç yıl önce daha çok siyasi irade ve yerel idarenin baskılarıyla havai hatları yer altına almak gibi ve yüksek mahallelerde birkaç kopan kabloyu değiştirmek gibi göz boyamak amacıyla yapılmış birkaç yatırım olsa da Kocaali’nin halen en büyük sorunlarından biri hiç şüphesiz ki elektrik. Kaldı ki daha önce defalarca konunun ne kadar ciddi olduğunu açık açık anlatan net yazılar yazdık. Sadece kendi çapımızda değil il basınında hatta ulusal ajanslarda da konu olan haberlere imza attık. İlçedeki hizmet biriminin kapatılmaması için siyasiler ve vatandaşların yaptığı baskıya ne kadar destek verdiğimizi bilenler bilir. O gün ne isek şimdi de aynıyız. İlgili kurumun halen ilçedeki hizmet biriminin faaliyetine devam etmesinin en büyük etkenlerinden biri siyasi ve basın baskısı olduğunu unutmamak lazım. Ancak verdiğimiz mücadele karşısında her ne kadar hizmet birimini ilçede tutmayı başarsak ta istediğimiz hizmeti almayı başaramadık. Halen kesinti ve voltaj düşmesi gibi sorunlarla karşı karşıyayız.
Geçtiğimiz yıl yaz aylarında gün ortasında, sabah saatlerinden başlayıp akşam saatlerine kadar süren bir kesinti olmuştu. Ben de bir yandan müşteri hizmetlerini arayıp durumu izah ederken diğer yandan da kurumun resmi internet sitesinden planlı bakım çalışması ve planlı kesinti tablosunu gözden geçiriyordum. Konuştuğum müşteri temsilcisine Kocaali’nin ilçe merkezinde birkaç saatten fazla süredir elektrik olmadığını söylediğimde bana planlı bakım olduğunu söylemişti. Ben de ona “Hayır yalan söylüyorsunuz. Elimdeki diğer telefondan kurumunuzun resmi sitesinde yayınlanan planlı bakım ve kesintilere bakıyorum. Kocaali’de bu gün için ne bakım ne de planlı kesinti duyurusu yok” deyince müşteri temsilcisi apışıp kalmıştı. Ben de o haftaki köşe yazımda bunların nasıl yalancı ve düzenbaz olduklarını yazınca bazı arkadaşlar sitem etmişti. Ama yapacak bir şey yok. Bu gün akla hayale gelmeyen bir sürü katakulle ile milletin cebindeki parayı sömüren, sayaç okumaya gelen personelin parasını, fatura olarak bıraktığı kağıdın parasını, hatta okuma cihazının faturaya harcadığı mürekkebin parasını bile milletin cebinden alan Sedaş iş hizmete gelince ortalıkta yok. Zira, yine yanlış hatırlamıyorsam 2019 yılında aynı gün içinde üst üste altı yedi kez elektrik kesinti olduğunda arızanın olduğu yere gitmiştim. Ve ne yazık ki yaşanan kesintilerin trafolarda kullanılan düşük kaliteli daha doğrusunu halk ağzı ile yazacak olursak DANDİK malzeme kullandıkları için meydana geldiğini öğrenmiştim, bunu da köşe yazımda yazdım.
Bu hafta yine Pazartesi günü sabah erken saatlerde işimin başına geldim. Sabah kahvemi hazırlayıp işimin başına oturdum. “Bismillah” dedim, daha on dakika geçmeden bir voltaj düşmesi oldu. Yaptığım bütün iş ziyan oldu gitti. Tekrar başladım. Ama bu kez temkinli davrandım. Birkaç dakikada bir kayıt alarak çalışıyorum ki on dakika geçmeden bir voltaj düşmesi daha. Hemen ardından bir daha. Benim ofisin olduğu binada bir tane lokanta, bir tane şarküteri bir tane de büfe var. Bunlarda ağır elektrik harcayan dolaplar mevcut. Aklıma ilk olarak bunlardan birin de sorun olabileceği ve voltaj düşmesinin binadan kaynaklanıyor olabileceği düşüncesi geldi. Gittim hepsine tek tek sordum ancak onlarda soruna neden olacak bir durum yoktu hatta onlar da voltaj düşmesinin farkındaydı ve durumdan rahatsızdılar. Sonra çevredekilere sordum ki voltajdaki düşme başka yerlerde de mevcut. Yani bina ile değil ana şebeke ile alakalı. Ve gün içerisinde bu düşme yaklaşık yirmi kez tekrarladı. Akşam saatlerinde de üst üste kesintiler yaşandı. Tabi biz de her seferinde ekmek teknesi olarak gördüğümüz bilgisayarlarımızın her an yanabilecek olması korkusuyla burun buruna çalıştık.
Velhasıl lafa geldiğinde Sedaş öyle yatırımlar yapıyor ki üstün körü hesaplasanız her yıl bir Afrika ülkesinin merkez bankası rezervi kadar para harcadığını düşünürsünüz. İyi de, “Yatırım dedikleri o kadar parayı nereye yatırdılar acaba?” diye düşünmeden edemiyor insan. Ben de düşündüm. Gittim Sedaş’ın resmi sitesinden son beş yılın yatırım planlarının dosyalarını indirip, Kocaali’ye ne yatırmışlar diye baktım. İsterseniz sizler de bu dosyalara Sedaş’ın resmi sitesinden ‘Dağıtım Hizmetleri’ sekmesi altındaki ‘Yatırım Projeleri’ linkine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Sedaş’ın Kocaali’de en çok çalıştığı yıl 2016. 2016 yatırım planında Açmabaşı enerji nakil hattı yol kenarına alınma projesi, Görele Harmankaya OG ring yapılması, Küplük OG+AG hattın yenilenmesi, Hızar Mahalle trafo ilavesi ve şebeke yenileme, Merkezde yeraltı şebeke yapılması projeleri yer alıyor. Biz bu yatırımı zaten siyasi baskı yoluyla almıştık. 2017 yatırım planında ise Kocaali’ye yapılan yatırım sayısı SIFIR. İlçenin adı bile geçmiyor. 2018 yatırım planı 2017 ile aynı Kocaali’ye yapılan yatırım sayısı SIFIR. İlçenin adı yok. 2019 yatırım planında Merkeze trafo ilavesi ve Şehit Yılmaz Caddesi trafo ilavesi. 2020 yılı yatırım planında ise Melen Mahallesi trafo ilavesi ve sahil yolu aydınlatma işi var.
Şimdi, bu yol aydınlatma ve ilçe merkezindeki ufak tefek lamba işlerini, daha çok belediye ve büyükşehir belediyesi baskısıyla yaptıkları için Sedaş’ın vatandaşa yönelik içten bir yatırımı olarak görmekten ziyade zoraki bir yatırım olarak irdelemek lazım. Eminim ki belediye baskısı olmasa Sedaş o işleri de yapmazdı. Gelelim asıl meseleye. Yukarıda yazdıklarım yalan veya iftira değil. Sedaş’ın resmi sitesinde yayınladığı yatırım planından aldığım bilgiler. Adamlar Kocaali’de en son 2016’da doğru dürüst çalışmış. 2017 SIFIR yatırım, 2018 SIFIR yatırım. 2019 yılında iki ve 2020 yılında bir olmak üzere geride kalan son beş yılda Kocaali’ye yatırım olarak toplam üç tane trafo koymuşlar. Onun haricindeki yaptıkları bütün iş sadece arızaya müdahale etmek ve patlayan trafo sigortalarını dandik sigorta takarak onarmak. Öte yandan yatırım programı listelerine bakıyorum, Sakarya Merkez’e, İzmit’e, Bolu’ya Düzce’ye öyle yatırımlar yapılmış ki okusanız aklınız hayaliniz durur. Şimdi burada vatandaş olarak sormak gerekiyor ve ben de soruyorum. Faturada kalem cambazlığı ile cebimdeki parayı sömürüyorsun, yazanın parasını faturanın kağıt ve mürekkep parasını, telefonuma gönderdiğin mesajın parasını bile benden alıyorsun. Elektriği satıyor bir de evime ulaştırdığın için nakil parası alıyorsun. Günü geldiğinde durumuma bakmadan elektriğimi kesiyorsun, geciken faturaya faiz işletiyorsun. Kötü hattından dolayı kayıp kaçak olan elektriğin bedelini de cebimden çalıyorsun, her türlü filim fırıldağı çevirmekte tereddüt etmiyorsun. Lafa geldiğinde milyonlarca lira yatırım yapıyorsun ama icraatta sıfır. Yıl olmuş 2021, bunca bedeli ödeyen vatandaş ‘BEN’, acaba voltaj düşünce televizyon yanacak mı? Buzdolabı, çamaşır makinesi bilgisayarım yanacak mı? Diye korkuyla yaşıyorum. İyi de Sedaş, bizim paralar nerede? ‘Yatırım’ diyorsun. Bizim paraları nereye yatırdıysan, uyandır da kalksın artık. Zira rezilliğin, gırtlak boyuna ulaştı…
Sağlıkla kalın…