Köşe Yazıları

İstanbul’un fethi ve Fatih Sultan Mehmed

İstanbul’un fethi ve Fatih Sultan Mehmed

 

İstanbul’un fethi bir çağı kapatıp diğer çağı açacak kadar tarihte önemli bir fetihtir.

Bu fetih İslâm’ı dünyaya tanıtmak isteyen müminlerin dini bir yönelişle ortaya koydukları bir cihat örneğidir.

Hz. Peygamber’in buyurduğu “Konstantin (İstanbul) mutlaka feth edilecektir.

Onu feth eden komutan ne güzel komutan, O ordu ne güzel ordudur” hadisinin müjdesine Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet ve şanlı ordusu nail olmuşlardır.

Bu müjdeye nail olan komutan ve onun ordusu sıradan bir komutan ve sıradan bir ordu değildi.

21 yaşında İstanbul’u feth eden Sultan Fatih, hadis-i şerif de belirtilen “Ne güzel komutan!” övgüsüne layık bir şekilde yetişmiş, başta Akşemseddin olmak üzere Molla Gürani, Hoca Zade, Molla İlyas, Molla Hüsrev, Molla Zeyrek gibi ilim ve gönül adamlarından feyz almıştı. Devrinin pek çok ilimlerini öğrenmiş, şiir yazmış, Arapça, Farsça, Yunanca, Latince, Sırpça ve İtalyancaya vakıf olmuştu.

Anlaşılan o ki Fatih hem dini ilimler bakımından hem de pozitif bilimler bakımından iyi yetişmişti.

Sultan Fatih, fetih öncesinde çok iyi hazırlıklar yapmıştı.

Devrinin teknolojisini aşacak kadar ileri bir teknikle Edirne Tophanesinde toplar döktürmüş, bu muazzam toplar İstanbul’a getirtilmiş, 67 parça gemiyi kızaklar üzerinden karadan Haliç’e indirmiş, o dönemde kimsenin hayal bile edemeyeceği zor işleri başarmıştı.

Ayrıca Rumeli Hisarı gibi muazzam bir eseri dört ay gibi kısa bir zamanda inşa ettirmişti. Fetih kolay olmamıştı.

Bizans’ı bin senedir koruyan surları delmek ve şehre girmek zor bir meseleydi.

Üstelik Bizans komutanı Konstantin, Hristiyan devletlerden yardım alarak surları tamir ettirmişti.

Kademe kademe engelleri aşarak, düşmanın ok yağmuru altında sancağı sura diken Ulubatlı Hasan Peygamber Efendimizin “Ne güzel asker” methine layık olmuştu.

Bundan büyük mutluluk olabilir miydi?

Fatih zafer için tüm maddi imkânları kullanmış, elinden gelenin en iyisini yapmış, manen de hocalarından destek almış, bu fethi canı gönülden isteyerek Rabbinden yardım beklemişti. Çok çalışan ve her türlü tedbiri alan Fatih’in dualarına Rabbi karşılık vermiş, yalnızca yirmi bir yaşında iken ona Fetih nasip olmuştu.

O hakikaten bu fethi hak eden bir komutandı.

Bunu daha sonra kazandığı zaferlere bakarak da anlayabiliriz.

Zira fetih ruhu ile yetişmiş olan Sultan Mehmet, birçok devleti feth etmişti ki, bunlardan ikisi İmparatorluktu.

Pek çok komutanın kuşatarak almayı başaramadığı İstanbul şehrini ancak iyi bir çalışma ile güçlü bir iman kuvvetiyle feth eden Fatih’ten ve Fetihten dersler çıkarmalıyız. Fethin amacını ve ruhunu iyi idrak etmeliyiz.

Fatih’i gençlerimize örnek göstermeliyiz.

Çünkü gençliğimizin bilhassa son zamanlarda örnek alacakları düzgün şahsiyetlere çok ihtiyaçları vardır.

Evladını Fatih ruhuyla yetiştiren, onlara gerekli eğitimi ve dini bilinci verebilenlere ne mutlu…