Köşe Yazıları

İki seçim, zor geçim

İki seçim, zor geçim

 

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seçim tarihini ve adaylarla ilgili resmi kararı vermedikçe önümüzdeki seçim süreciyle ilgili sağlıklı bir değerlendirme yapamıyorum.

Daha önce de yazmıştım. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığıyla ilgili tartışmalara yeniden girmeyeceğim.

Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerinin normal tarihi 18 Haziran 2023. Dolayısıyla bu tarihten önce yapılacak seçim “Erken seçim” bu tarihten sonraki de “Ötelenmiş seçim” olur.  Erken seçimin veya ötelenmiş seçimin anayasal kuralları da bellidir.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın sürekli 14 Mayıs tarihini işaret etmesini dikkate alarak şimdilik bu tartışmalar geride kaldığını söyleyebiliriz.

Şimdilik dememin nedeni siyasetin birçok a,b,c tercihleri/ planları vardır. Son dakikada neler olacağı bilinmez. Hele ki, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan bu konuda profesyonel bir tecrübeye sahipse…

*

” Bir kez daha siyasette 24 saatin çok uzun zaman olduğu son günlerdeki gelişmeler bize kanıtladı.”

2 Şubat Perşembe günü Millet İttifakı’nın 6 lideri bir araya gelerek adaylık konusunda anlaşmaya vardıklarını açıklamıştı.

3 Şubat Cuma günü İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener 6’lı masanın noter makamına dönüştüğünü belirtmesi ve “Halkın oylarıyla seçilmiş olarak İstanbul büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı göreve çağırıyorum” şeklindeki açıklaması kamuoyunda ve ona destek verenlerde büyük sürpriz yarattı. Böylece 12 ay sonra masayı terk eden ilk kişi oldu. Oysa daha 1 gün önce ortak adaylık konusunda mutabakat sağlandığına yönelik ortak bildiriye imza atmıştı. Tabi bu Kılıçdaroğlu’nun adaylığına imza atılmış anlamına gelmiyordu. Ancak, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına kendi söylemiyle sadece kendisi karşı çıkmış, diğerleri çıkmamış. İyi de, buna göre demokrasinin gereği çoğunluğun kararına uyulması gerekmiyor muydu?

*

Ayrıca İBB Başkanı İmamoğlu hakkında çıkan hapis ve siyasi yasak kararının ardından geçen yıl 28 Aralık’ta Saraçhane’ye desteğe giderek, CHP lideri Kılıçdaroğlu ile Ankara Ahlatlıbel’deki sürpriz görüşmesini KARAR yazarı Elif Çakır’a anlatmış ve

Çakır’ın “Altılı masa dağılır mı?” sorusuna “Altılı masayı dağıtmaya kimsenin gücü yetmez. Atılı masa asla dağılmayacak, dağılmaz. Masadan hiç kimse kalkamaz” yanıtını vermişti.

Baş döndüren bu gelişmeler üzerine masanın diğer paydaş liderleri hem Akşener’in kararını hem de birlikteliğin devamına yönelik yeniden değerlendirme yapmak üzere 4 Şubat Cumartesi günü Saadet Partisi evsahipliğinde 4,5 saat süren toplantı yaptılar. Toplantı sonrası yapılan açıklamada “Düne ve bugüne sıkışmadan yarının Türkiyesini inşa ve ihya etmek için yola devam” mesajı verildi. Pazartesi günü Akşener’siz nihai karar beklenirken sürpriz bir gelişme daha oldu. İyi Parti sözcüsü Kürşad Zorlu “İmamoğlu ve Yavaş’ın Millet İttifakı’nın kazanması durumunda icracı iki  Cumhurbaşkanı Yardımcılığı” teklif edildiğini belirten açıklama yaptı. Teklifin değerlendirmek amacıyla saat 14.00’de yapılacak toplantı 16.00’ya alındı ve 6 liderin ortak anlayışıyla 12 maddelik mutabakat metni imzalanarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı ilan edildi.

“Bundan sonrası ne olacak?”ın yanıtı, seçime kadar geçen sürede çok hararetli, ütopik vaadlerin havada uçuştuğu, gürültülü bir süreç olacağını söyleyebiliriz.

*

Asıl sorun,”seçimler sonrasında neler olacağına” baktığımızda falcı olmaya gerek yok. Bizleri 2001 krizinden daha zorlu bir süreç bekliyor. Çoğu ekonomi uzmanlarını dinliyorum, hemen hepsinin ortak görüşü mevcut iktidarın ülkenin ekonomik dinamizmini bozduğu yönünde olduğunu söylüyorlar. Hükümet tarafından bakıldığında sürekli dağın ötesi gösterilerek umut satıyorlar. Ancak, “görünen köy kılavuz istemez” atasözünde olduğu gibi ekonomik veriler bunun böyle olmayacağını gösteriyor.

Bakınız; 27 Şubat tarihinde açıklanan dış ticaret açığı 12,2 milyar dolara çıktı.  28 Şubat tarihinde büyüme rakamları açıklandı. 2022 yılında yüzde 5,6 olumlu sayılabilecek büyüme  kaydedilmesine rağmen kişi başına düşen milli gelir 10 bin 655 dolarda kaldı. Ücretlilerin milli gelirden aldığı pay ise 2003’den beri en düşük seviye 25,2’ye indi.

Türk-İş tarafından açıklanan verilere göre 4 kişilik ailenin açlık sınırı şubat ayında 9 bin 425 lira oldu.

Asgari ücret net 8 bin 500 lira olduğunu göz önüne alırsak nüfusun büyük çoğunluğu açlık sınırı altında yaşam sürdürdüğü ortaya çıkar.

Birçok polisiye tedbirlere rağmen enflasyon sorununu yine yaşıyoruz. Bunu defalarca söyledim yine söylüyorum. Polisiye tedbirlerle değil kaynağına inilerek enflasyonu tetikleyen sorunu çözmek zorundayız.

3 Şubat Cuma günü Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) tarafından açıklanan şubat (TÜFE) enflasyonu, geçen yılın baz etkisiyle aylık yüzde 3.15, yıllık yüzde 55.18 olarak belirlendi. Enflasyonda iniş görülse de fiyatlarda 2-3 kat artış oldu.

*

Ayrıca uzmanlarca yapılan tespitlere göre son 22 yılın en kurak dönemini yaşıyoruz. Bunun getireceği sonuçlar başta enflasyon, sonra işsizliktir. İşsizlik bu yıl itibariyle büyük sorun olmaya devam edecek.

Güneydoğu, kayıtsız işsizlerin en yoğun olduğu bölgelerin başında geliyor. Dolayısıyla buradan göç eden insanların başka şehirlerde istihdam edilmesi büyük sorun oluşturacak.

İşsizlik ve üretim kaybı akabinde stagflasyon (resesyon+enflasyon) etkisiyle piyasada olumsuzluğu artıracak. Aklınızda bulunsun, stagflasyon enflasyondan daha kötü sonuç doğurur.

Bir yanda stagflasyon etkisi bir yanda seçim ekonomisi uygulanması seçimden sonra kemerlerin çok daha fazla sıkılacağı dönem olacak.

Açık ifadeyle ülke yönetimine kim gelirse gelsin 2023 yılını kayıp bir yıl olarak görebiliriz. 2024 yılı da Yerel Yönetimler seçim yılı olacağı için ekonominin bir süre daha toparlanmasını beklemiyorum. 2024 Nisan ayından itibaren yapılacak demokratik adımlar, hukuk ve adalet kavramlarının güven kazanılması ve dış yatırımın yeniden gelmesiyle birlikte ekonomik göstergelerde bariz iyileşme olabilir. Ancak yine altını çizerek belirteyim. Ne olduğu anlaşılamayan”Heterodoks” politikadan vazgeçip “Ortodoks” politikaya dönmek şartıyla bu öngörüm gerçekleşebilir. “Dolayısıyla önümüzdeki 1 yıllık süreçte iki seçimi ve zor geçimi yaşayacağız!”