Hiçbir şey sıradan değil uyanın

Aslında çok fazla adetim değildir, yerelimiz dışındaki konuları yazmayı pek tercih etmem ama bu kez konu toplumun genelini ilgilendirdiği için kendime bir ayrıcalık tanımak istiyorum. Ve şu son iki haftadır ülkenin hatta dünyanın neredeyse yarısının gündeminde yer alan sosyal iletişim ağları ve mesajlaşma uygulamaları konusunda birkaç fikrimi belirtmek istiyorum. Malum olduğu üzere akıllı telefonlar çıktığından bu yana hayatımızın en vaz geçilmez parçalarından biri haline geldiler. Hemen ardından yine bu cihazlar üzerinden üst üste kullanıma açılan sosyal ağ ve uygulamalar işlerin boyutunu öyle değiştirdi iki milyonlarca insan zamanının büyük bir bölümünü buralarda harcamaya başladı. İnsan hayatını kolaylaştıran iletişimi basitleştirip ucuzlaştıran ve daha kullanışlı hale getiren uygulamalar bir süre sonra ticaretin de merkezi haline gelmeye başladı. Öyle ki son birkaç yıl içerisinde reel ekonomiyi ve piyasadaki canlı likit akışının büyük oranda etkilenmesine neden oldu. Akıllı telefon ve uygulamalar üzerinden yapılan ticaret yerel esnafın ekonomik dengesini bozar hale geldi. Artık insanlar evinin karşı sokağındaki veya oturduğu apartmanın altındaki bir market veya mağazadan alabileceği bir ürünü, elindeki telefon ve uygulama üzerinden nereden geldiğini bile bilmez bir halde, şirketin adına binaen bilinmeyen bir yerden alıyor. Çoğunlukla da görmediği veya sadece resmini gördüğü bir ürünün parasını peşin ödeyip eline ulaşmasını günlerce bekleyerek. Ve geride kalan Pandemi sürecinde de bu alışverişler öyle bir çılgınlık haline geldi ki, yerel esnafın pandemiden dolayı zaten kötü olan işleri çok daha geriye gitti.
Burası işin ekonomik olan kısmı tabi. Bir de manevi ve mahremi olan boyutu var. Ve biz bunu en açık şekli ile bir hafta önce yaygın olarak kullanılan Whatsapp’ın ortaya attığı gizlilik ve veri paylaşımı güncellemesi ile net olarak gördük. Öncelikle, konu gündeme geldikten sonra özellikle Türkiye’de oluşan halk tepkisinden dolayı duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum. Bir de umursamayan bazı tepkileri de eleştirmek istiyorum. Mesela birkaç gün önce bu konuyla ilgili konuşurken bir yakınım “Yahu Amerika’daki adamın işi gücü yok da bilmem kaç yüz milyon insanın arasından benim mesajlarımı açıp ona mı bakacak. Ben bu kadar önemli biri isem, açıp baksınlar benim açımdan sıkıntı yok” şeklinde bir tepkisi oldu. İlk bakışta biraz komik olmasına rağmen sıradan ve mantıklı bir tepki gibi geliyor ama işin arka boyutu hiç te öyle değil. Zira Amerika’daki adam elbette tek tek açıp herkesin ne yaptığına bakmıyor. Zira bu tür büyük veri merkezleri ve siber ağlar son birkaç yıldır yapay zeka ile kontrol ediliyor. Bu dijital ortam, saniyede yüz milyonlarca belki de milyarlarca işlem yapabilen, dakikada belki de trilyonlarca satırı okuyup sınıflandırabilen, insan aklını zorlayacak derecede büyük ve gelişmiş sistemler. Hani sıkça siyasetçilerin kullandığı fişleme meselesi var. İşte kullandığımız sosyal ağlar üzerinde yapay zeka ile yapılan işlem ve müdahale de tıpkı onun gibi. Diğer bir deyişle dijital fişleme diyebiliriz. Ve şu anda dünyada milyarlarca insan zaten hali hazırda dijital olarak fişlenmiş durumda. Bu arada geçtiğimiz haftalarda şu korona aşısı gündeme geldiğinde, aşıya nasıl muhalefet olurum diye düşünürken, “Aşının içine çip koydular, bize çip takacaklar” diyenler vardı. Televizyonda yüzlercesini izledik çevremizde de böyle düşünenleri gördük. Bunlara da gülüyorum. İşin ilginç tarafı ne biliyor musunuz? Aynı insanlar ellerindeki binlerce liralık telefonu kullanıp sosyal medyadan paylaşım yapıp çip iddiasıyla aşıya muhalefet olmaya çalışıyorlar. Yahu adamlar çipi sana zaten elinden düşürmediğin telefonla taktılar. Bi daha aşının içine çip koymaya ne diye gerek duysunlar ki. İnsanın en mahrem yeri yatak odası mutfak ve banyodur. Yemek yerken masanın üzerinde hatta elinde telefon. Duşa girdiğinde telefon banyoda dolabın üstünde. Yatağa yatıyorsun ya yastığının altında yata yatağın kenarında. 24 saatin 24’ünü de telefonla geçiriyorsun. Al sana çip. Bundan daha büyük çip mi olur? Korsan uygulamalarla aldığın nefes, uyku içinde sayıkladıkların bile anında uçup gidiyor. Senin haberin bile olmuyor.
Velhasıl bu kadar hayatımızın içinde olan bir şeyin ve içerisinde depolanan özel bilgilerin neredeyse tamamı mahrem. Ve Whatsapp’ın attığı güncelleme adımı bu bilgilerin üçüncü taraflarla sınırsız paylaşılabilmesini öneriyor. Onaylandığı andan itibaren, kullanıcının hiçbir yasal savunma hakkı kalmıyor, zaten yok, olan da tamamıyla elinden alınıyor. Diyeceksiniz ki ne var bunda? Üçüncü taraf diye kast edilen bir market zinciri olsa veya buna benzer ticari şirketler olsa sıkıntı yok belki ama ya istihbarat örgütleriyle paylaşılıyorsa, veya ticari kolu da bulunan terör örgütleriyle paylaşılıyorsa? Mesela, merkezi Amerika’da bulunan fetö terör örgütünün, Türkiye’de deşifre edilmemiş bir şiketinin, yine merkezi Amerika’da olan Whatsapp’tan, parasını ödeyerek Türkiye’deki tüm kullanıcıların bilgisini satın aldığını farz edin. Sonuçta ikisinin de merkezi Amerika’da ve orada bayağı bayağı kanka oldular. Ve Whatsapp bu güncelleme kararını dünyadaki 208 ülke içerisinde sadece Türkiye’de dayatma boyutuna getirdi. Ben bunun sıradan ve rutin bir güncelleme olmadığını, bu hamlenin fetönün Türkiye’ye yönelik yeni bir oyun hazırlığı içerisinde olduğu şeklinde yorumluyorum. Hatta bundan eminim. Zira daha birkaç gün önce Amerika Birleşik Devletleri’nin görevdeki başkanı Trump’un hesaplarını kapatan bu grup sosyal ağlar, Türkiye’ye ve devlet büyüklerimize hakaret eden ölüm tehditleri savuran fetöcü hainlerin paylaşımlarını bırakın engellemeyi, aksine daha fazla insana ulaşması için sponsorlu olarak paylaşıyorlar. Bu da aralarındaki iş birliğinin en büyük göstergesi. Yine son birkaç cümle ekleyip konuyu kapatmak istiyorum. Hatırlarsanız son bir buçuk iki yıl içerisinde Trump’un talimatı ile Amerika’daki çok sayıda fetö okulu kapatılmış birçoğunun da mal varlıklarına el konulmuştu. Bunun ardından birkaç fetöcü yine sosyal medyadan yaptıkları paylaşımlarla bunun karşılıksız kalmayacağını ima etmişlerdi. Şimdi bunları birleştirin. Görün bakalım ne oldu. Trump’un mitinginden günler önce sosyal medyada kışkırtıcı paylaşımlara geniş yer verildi, insanlar önce kışkırtıldı. Peşinden kongre baskını geldi. Trump kötü adam ilan edildi. Sonra sosyal medya platformları tıpkı aynı yerden talimat almış gibi birkaç saat içinde Trump’un hesaplarını kapattı. Trump’tan intikam alındı. Şimdi aynı mecralar aynı oyunu Türkiye’de oynamaya hazırlanıyor. Bunun ilk adımı Whatsapp’tı. Ama Türkiye’de yemedi. Şimdilik süreci uzatarak zamana oynuyorlar. Bu konuda söylemek istediğim çok şey var ama. Yazı çok uzadı. Herkesi uyanık olmaya ve henüz fırsat varken yerli uygulamalara geçmeye davet ediyorum. Sağlıkla kalın…