Köşe Yazıları

Herkes hak ettiğini alır

 

2018 yılında Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri öncesi başta iktidar partisi AKP olmak üzere tüm partiler var gücüyle seçimi kazanmaya çalışıyordu.

Tabi o dönemde bu günkü gibi fiili ittifak yoktu. İktidar partisi devlet gücünü arkasına alarak kazanacağından emindi.

AKP, CHP, İyi Parti, Saadet, MHP ve diğerleri seçmenlere hayal ve umut satıyordu.

Bunlardan en önemlisi de o dönemde sayıları 10 milyon civarında bulunan emekliye bayram ikramiyesi verilmesi konusuydu.

Emekliler ilk kez böyle bir söylemle karşılaşmıştı. Bu söylemi öncelikle muhalefet partileri ortaya attı. Sonra AKP’nin de vaatleri arasında yer aldı.

AKP’nin dışındaki partiler bin 500 lira ile 2 bin 500 lira arasında her yıl ikramiye sözünü verirken, kendinden emin AKP “Ne olur ne olmaz korkusuyla zoraki de olsa bin lira ikramiye sözü vermişti.

Ve böylece seçimi kazanan AKP 3 yıl boyunca (sanki bütün ekonomik veriler yerinde sayıyor gibi) bin lira vermeye devam etti. Nasıl olduysa geçtiğimiz yıl bunu yüzde 10 artırarak bin 100 liraya çıkarttı.

Şunu herkesin kabul etmesi gerekiyor.

“Bir kere verilmiş olan ikramiyeyi bir lütuf gibi bir sadaka gibi görmek insan onuruna yakışır davranış değildir. Eğer emeklilere böyle bir hak verilmiş ise bunun dönemin koşullarına göre güncellenmesi gerekir.”

Bakınız; bu konuda basitçe bir hesap yapalım:

Geçtiğimiz yıl Ramazan ayında açıklanan Nisan ayı yıllık enflasyon oranı yüzde 17,14 seviyesindeydi.

Bu yıl açıklanan Mart ayı enflasyonu yüzde 61,14 oldu.

Bu orana göre sadece 11 ayda artış oranı arasında yüzde 44 fark yaratıyor. Yani bu oran ikramiyelere yansıtılmış olsa bin 584 lira olması gerekir. Ne yazık ki bunu bile çok gören anlayış var!

***

Bayram ikramiyesi ödemesi yaklaşık 13 milyon emekliyi ilgilendiriyor. Bunun 10 bin lira ve üzerinde aylık alan 3 milyon civarında bürokrat, akademisyen, üst rütbeli subaylar, belediye başkanları ve milletvekili meslek grupları olduğu gibi, 10 milyon lira ile 5 milyon lira arasında 3 milyon civarında maaş alan emeklilerin olduğu tahmin ediliyor. Geriye açlık sınırı altında geçinmeye çalışan 7 milyon civarında emekli kalıyor.

Bu emeklilerin büyük çoğunluğunun, işsiz çocuk ve torunları olduğunu varsayarak bayramda nasıl bir ruh halinde olduklarını düşünebiliyor musunuz? Verilecek olan Bin 100 lirayı çocuğuna mı, torununa mı versin yoksa evine ziyarete gelen akraba ve komşu ikramları için mi harcasın?

***

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin emekliye verilen ikramiyenin bütçeye 25 milyar liralık yük getirdiğini söyledi.

İyi de; zenginin parasını korumak için Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları üzerinden hazineye ilk 4 aylık zaman diliminde 10 milyarlık yük geldiği öne sürülüyor. Bunu yılsonuna kadar devam etmesi halinde neredeyse 20 milyara yakın bedel hazineden çıkmayacak mı?

Bu bedeli kim ödüyor?

Kaldı ki, 13 milyon emekliye 500 lira ikramiye farkı verilse iki bayram farkı 13 milyar lira yapar. Öyle 25 milyar değil yani.

Plağın bir de öteki yüzünü çevirelim.

Hadi diyelim ki 7 milyon civarında emeklinin 2 milyonu kayıtsız şartsız AKP ve ortaklarına oy vermiş olsun.

Geriye 5 milyon civarında emekli kalır. Bunu da aile ve yakınlarıyla en az 10 milyon kişi yapar. Yani önümüzdeki seçimde iktidarın 10 milyon oydan mahrum olacak bir durum söz konusu. Bunu göze almıştır herhalde…

“Veren el alan elden hayırlıdır” deniyor ya!

Neresinden bakarsak bakalım, gerek kur korumalı mevduat hesapları faiz farkı, gerekse hazine garantili ihalelere ödenen milyar liraların yanında ikramiyelerin artırılması için ödenecek miktar çok daha az ve hayırlıdır.

Bu bağlamda diyorum ki; “Herkes hak ektiğini biçer. Göreceğiz bakalım; nasıl hak edersek mi yönetiliyoruz yoksa bizi yönetenlere hak ettiğini mi veriyoruz!”