Köşe Yazıları

Hatayı hata ile telafi

 

Diyorlar ki, “hocam daha düne kadar yere göre sığdıramadığın Şenol Hoca’yı niye bu kadar ağır eleştiriyorsun.”

Doğrudur…

Futbola uzun yıllarını vermiş bir insan olarak diyorum ki. Benim eleştirilerim yapıcı, yıkıcı değil. Ama direksiyon başındaki şoför arabayı kullanırken direksiyon hakimiyetini kaybederse bodoslama olarak şarampole yuvarlanması kaçınılmaz olur. Ve tabi ki kamyon devrildikten sonra akıl veren ve yol gösteren çok olur. İşte ben onlar gibi yapmıyorum. Kamyon devrilmeden Avrupa Şampiyonası esnasın da kaybettiği direksiyon hakimiyetini tekrar kazanması için sadece milli takımı taşıyan otobüsün şoförü olan Şenol Hoca’ya, dünya kupası maçları öncesin de tatlı tatlı uyarılar yapıyorum. Ama şu sıkıntıları da göz ardı etmeden…

2020 Avrupa Şampiyonası öncesi Milli Takım’da tarihi rezalet göstere göstere geldi. Başta Şenol Hoca olmak üzere TFF Başkanı ve yönetimindeki herkes bu kötü gidişatı biliyordular ama hiç biri buna dur demediler, diyemediler.

En son yapılan özeleştiri toplantısı esnasın da nerede ise Selim Soydan ile Hamit Altıntop yumruk yumruğa kavga edeceklerdi. Soydan diyor ki, “bizim iki hedefimiz vardı birini başardık diğeri dünya kupasına katılmak.” Altıntop ise, kendisinin de yer aldığı bu süreci ve Şenol Hoca’yı yerden yere vuruyor. Be mübarek adam daha önce aklın nerede idi!

Ve milli takımımız doksan sekiz yıllık mazisinde katıldığı yedinci büyük organizasyonunu fiyaskoyla sonlandırdı.

Avrupa Şampiyonluğu organizasyonu öncesi kamp girişimi kamptan çok tam bir tatil ve eğlence ortamı görünümündeydi ve futbolculara bu rehavet tabi ki yansıdı.

Daha da vahim boyutu ise TFF, Şenol Güneş ve futbolcu üçgeninde yaşanan hatalar turnuvada ki çöküşü getirdi.

Oysa ne kadar büyük umutlarla gitmiştik turnuvaya. Bizim şansızlığımızın biri de İtalya ile Roma da oynadığımız açılış maçı idi. Hiç ummadığımız bir yenilgi alınca bir anda takım olarak tüm motivasyonumuzu yitirdik. Ve haliyle bir daha da toparlanamadık ve netice olarak üç maç sonucun da yediğimiz sekiz golü ve pılımızı pırtımızı toplayarak geri döndük.

Dilimiz de pelesenk oldu şu özlü söz; “Ne umduk ne bulduk!” diye…

Devam edelim, Euro 2020’nin en kötü takımı olarak tarihi tersten yazdık. Türk futbol tarihinin yedinci büyük organizasyonunda boy gösteren A Milli Futbol Takımımız, 0 puan, 1 gol ve -7 averajla, Euro 1996’daki 0 puan, 0 gol ve -5 averajlık kötü rekoru tarihe gömdü. Bütün spor otoritelerinin turnuvanın sürpriz takımı olur gözüyle bakılan bizim çocuklardaki çöküşün sebepleri arka arkaya sıralanmaya başladı.

Şenol Hoca kabul etti sonun da, uzun kamp süresi ve iyi çalışma yapılmadığı, özellikle fiziksel süreç olarak ortadaydı. İşte başta bu sebepler olmak üzere, Şenol Güneş ciddi şekilde takımın kontrolünü kaybetti.

Arkasından hocanın rakip analizleri sınıfta kaldı. Buna mukabil Rakip hocalar, “Türkiye’nin zaaflarına çok iyi çalışmışlardı. Onların yaptıkları doğru analizler, Türkiye’yi averaj takımı yaptı. Üç müsabakada da bu hamlelere hiçbir karşılık verilemedi. Daha doğrusu Şenol Hoca da bizim gibi TV başında seyreder gibi seyretti rakiplerin bu varyasyonlarını.

Şenol Güneş’in yardımcılarının yetersiz oluşu bir kez daha tescillendi ve kendisine küs olduklarını fark etti. Haliyle yalnız kaldı ya da yardımcılarını kırmamak adına sessiz kaldı tercihini yalnızlaşma adına kullandı.

Kadro seçimi ve forma adaleti futbolcular tarafından sorgulanınca. Hocanın yaptığı tercihlerde kendisiyle çelişti. Bu da futbolcuların hocaya olan inancını sarstı. Böylelikle Sayın Güneş, takım üzerindeki etkisini yitirdi. Hocanın formsuzluğu ve yanlışları takımın sahada gezmesine neden oldu. Son bir kaç hatırlatma ile mevzumuza noktayı koyalım. Tüm imkanlar seferber edilse de futbolcular milli formanın ağırlığını hissetmediler. EURO 2020’nin önemini kavrayamadılar ve havaya giremediler. EURO 2016’da olduğu gibi hocalarına isyan ettiler. Forma adaletsizliği sonrasında gruplaşmalar daha da arttı. İdmanda kavga eden mi ararsın, kampı terk etmek isteyen mi? Hepsi bizim takımda mevcuttu. Şampiyona boyunca fink atan menajerler futbolcuların psikolojisini iyice bozdu. Oynamayan takıma küstü. Buna fiziksel ve taktiksel yetersizlik de eklenince sonuç kaçınılmaz oldu.

TFF’nin süper ligde ki 21 takım ısrarı A Milli Takım’ı vurdu. 42 haftalık maraton Süper Lig’de oynayan oyuncuları tam anlamıyla bitirdi. En önemli hata ise futbolcular oynamadan primlerini yine hesaplarında bulmaları idi.

Hoca ile futbolcular arasında köprü olacak kişi TFF yöneticisi Hamit Altıntop’tu. Ancak takım 80 yaşındaki Selim Soydan’a emanet edildi. Hangi akla hizmetse? Altıntop’ta haliyle takımdan fazlasıyla koptu. Çünkü TFF Başkanı Nihat Özdemir kontrolü tamamen Güneş’e bırakmıştı.

Yani hatayı hatayla telafi etmeye kalkmanın neticeleri bunlar. Umarım ve dilerim ki aynı yanlışlar dünya kupası maçların da yaşanmaz. Selam ve dua ile…