Gelir eşitsizliği artıyor
Ekonomist olmaya gerek yok. Piyasayı takip eden her vatandaş az çok geleceğe yönelik tahminler yapabilir. Devlet bütçesini aile bütçesi gibi düşünebilirsiniz.
Her ülkede, ekonomik büyüme, enflasyon, döviz kurları ve nüfus artışı gibi faktörler kişi başına düşen milli geliri etkiler. Ulusal hesap yöntemlerinde ve verilerinde yapılan revizyonlar, kişi başına düşen geliri de etkileyebilir.
Kişi başına Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH), ülkenin nüfusuna göre ekonomik görünümünün bir ölçüsüdür. Ülkelerin GSYiH’sı toplam nüfusa bölünür ve bu ülkenin kişi başına gelirine göre refahını gösterir.
Dünya Bankası’nın hazırladığı 2021 raporunda ülkelerin Gayrisafi Yurt İçi Hasılası (GSYİH) Amerikan dolarına dönüştürerek oluşturduğu ülkelerin kişi başına düşen milli gelir sıralaması açıklandı.
Türkiye 9 Bin 43 dolarla 74.sırada yer aldı. Sıralamada ülkemizde ikamet eden yabancı işçi sayısının da payı var tabi ki…
“İlk 10 sırayı belki şaşıracaksınız, bakın kimler paylaşıyor:”
1 – Monako
2 – Lihtenştayn
3 – Lüksemburg
4 – İsviçre
5 – İrlanda
6 – Norveç
7 – İzlanda
8 – ABD
9 – Singapur
10 – Katar
Biliyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı da 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden bu yana zaman zaman dövizden kaçıp TL’ye yatırım yapmamızı telkin etmiştir. Bunun gerekçesi elbette TL’nin ve dolayısıyla gelir düzeyimizin korunması/iyileştirilmesidir.
Hatırlanırsa bir aralar döviz bozduranlar için (özellikle dolar) çeşitli kampanyalar bile yapılmıştı. Ve hatta futbolcular, şarkıcılar, hacılar, hocalar, gazinocular, borsacılar gibi birçok meslekten zat-ı alem devleti düşünerek (!) döviz bozdurmuştu. Kimisi de gazetecilere poz vererek bunu hem kendi reklamı hem de kampanya çağrısı olarak ranta dönüştürmüştü.
Tabi bu çağrılar sonrasında elinde, avucunda, yastık altında biriktirdiği dövizi bozduranlar şimdi “ah, vah” ediyor, o ayrı mesele!
***
Neyse burada asıl konumuza dönecek olursak;
Türkiye’de müthiş bir gelir adaletsizliği var. Bu adaletsizlik nedeniyle de toplumsal bir rekabet, yolsuzluk, hırsızlık, çete ve mafyacılık gibi huzur bozucu aksiyonlar gelişiyor.
Türk-İş’in araştırmasında, temmuz ayında 4 kişilik ailenin açlık sınırı 6 bin 840 lira, yoksulluk sınırı ise 22 bin 280 lira olarak hesaplandı. Oysa çalışan nüfusun yarısından fazlası bu sınırın altında gelir elde ediyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılına ilişkin “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması” sonuçlarını açıkladı.
Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan sürekli yoksulluk oranı, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60’ına göre son yılda ve aynı zamanda önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksul olan fertleri kapsayan araştırmaya göre, sürekli yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,1 puan artarak yüzde 13,8 olurken, bu dönemde Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, geçen yıl bir önceki yıla göre 1,2 puan artışla yüzde 47,5’e yükselmiş.
Toplumun en zengin yüzde 20’sinin geliri de en yoksul yüzde 20’nin gelirine oranı 7,4’den 8’e yükselmiş.
Gelir eşitsizliğinin ölçme yöntemlerinden biri “Gini katsayısı.”
Gini katsayısı 0 ile 1 arasında bir değer ve katsayı 1’e yaklaştıkça gelir dağılımının bozulduğunu gösterirken, 0’a yaklaştıkça da gelir dağılımının iyileştiğini gösteriyor. Bir grupta bütün gelirin tek kişi tarafından elde edilmesi durumu mutlak gelir eşitsizliğini gösterir ve Gini katsayısı 1 olarak ifade edilir. Dünya ülkelerinde gelir dağılımına bakıldığında ise Gini katsayısının genellikle 0,200 ile 0,500 arasında farklılaştığı görülüyor. TÜİK verilerine göre Türkiye’de “Gini katsayısı” 0,401 ile 2009’dan bu yana en kötü seviyesini görmüş.
Hane halkı kullanılabilir geliri yıllık 69 bin 349 TL, kişi başına düşen milli gelir 8 bin dolar seviyesinde. Tabi bu büyük çoğunluğunun verileri… Yüzde 20’nin gelirleri 50 bin dolar ve üzerini kapsıyor.
Yıllık ortalama eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert geliri bir önceki yıla göre yüzde 17,2 artışla 28 bin 522 TL’den 33 bin 428 TL’ye yükselmiş.
***
Eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, yoksulluk oranı 2020 yılında 0,6 puan artarak yüzde 15 olmuş. Medyan gelirin yüzde 60’ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre yoksulluk oranı ise son yılda 0,6 puan artarak yüzde 21,9 olarak gerçekleşmiş.
Araştırma verilerine göre, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 40’ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,6 puanlık artış ile yüzde 8,9 olarak gerçekleştiği belirtildi. Medyan gelirin yüzde 70’i dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre ise yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,5 puanlık artış ile yüzde 29 olmuş.
Bu doneler gösteriyor ki, ülkemizde birileri legal veya illegal pastanın büyük payını alırken pastanın diğer kısmını öldürmeyecek şekilde diğer çoğunluğa bırakıyor.
Dolayısıyla halktan tomarla alıp onlara kırıntılarını veriyorlar. Ve kırıntı verdikleri için teşekkür ve takdir alıyorlar!