Köşe Yazıları

Futbolu dizayn edenler

Futbolu dizayn edenler

Yıllardır yazıp çiziyorum seminerlerde toplantılar da konuşuyorum, üzülerek diyorum ki; ülkemiz de spor özellikle futbol patronların, iktidarın ve mafyanın tekel alanına dönüşmüş durumda…

Şimdi çıkıp bazı aklı evveller diyecekler ki, peki ispat et!

Hemen cevap veriyorum peşin peşin. Böyle düşünenleri tatmin eder mi, etmez mi? vereceğim cevap onu bilemem.

Rüşvetin belgesi maalesef olmuyor ülkemiz de yani ‘minareyi çalan önceden kılıfını hazırlıyor’ durum böyle olunca da şöyle bir düşünce tarzı oluştu, yetmedi birde yerleşti artık. ‘Alan razı satan razı sana ne oluyor arkadaş, yoksa pastadan sende pay mı istiyorsun’ diye karşı bir hücum taktiği uyguluyorlar futbol tabiri ile.

Kim ne düşünürse düşünsün hala ve her şeye rağmen bu ülkede demokrasi var, o yüzden birilerinin yaptığı gibi ifade özgürlüğüne kısıtlama koyacak halimiz yok. İsteyen istediği gibi düşünüp yazabilir, yorum yapabilir tabi kişilik haklarına dokunmadan elbette.

Yazıyı okuyun eminim hak vereceksiniz.

Mevcut iktidarın ta dibine kadar bulaştığı ve dizayn ettiği bu anlayış egemen olduğu sürece spor ve futbol hep sorunlu bir alan olarak kalacaktır.

Bizim ülkemiz de Federasyonlar değişir, isimler değişir ama bu düzen devam ettiği sürece dönüp dolaşıp yine aynı sorunları konuşmaya devam ederiz.

Çünkü yapılanların söylenilenlerin hepsi göstermeliktir. Her şey önceden gizli kapılar ardında yapılan basına kapalı toplantılarda planlanmıştır, eksiksiz gediksiz.

Yani sağır sultanın duyduğu, kör gözlerin bile gördüğü bir gerçek var ki; Türkiye’de herkesin yakından ilgilendiği, siyasetin gizli kapaklı müdahale ettiği ama genelde siyasetin karşısına, birileri (kulüp başkanları ve yöneticilerinin) bir koz yahut bir şantaj olarak konulmak istenen bir alandır spor ve futbol. Çünkü milyonlarca taraftarı var bu spor kulüplerinin…

Konu spor olunca, oy için baskı ve tehdit olarak gösterilen taraftarlar, onun dışında hiç bir alanda söz sahibi değildir bizim ülkemiz de.

Ha, birde taraftarlara çeşitli sportif reklam amaçlı malzeme satımı ve maçları izlemek için loca alımı sömürülmesi de cabası.

Bir özeleştiri yapmamız gerekiyor. Spor ve özellikle futbol alanına ilişkin, spor adamları, konunun uzmanları, üniversiteler, başka başka STK’lar hiç bir zaman üzerlerine düşeni yapmadılar, yapmadık, yaptırmadılar da zaten.

Yani önce iğneyi kendimize batırmamız lazım diyeceğim amma ne yalan söyleyeyim, benim iğne batırmadığım yer kalmadı vücudum da!

Bunu söylememiz lazım. Çünkü Bu aynı zamanda bir özeleştirinin yapılmasıdır. Ben çok yaptım ama bu güne kadar nokta kadar da olsa faydasını görmedim.

Bu alanda bizden önce çok sayıda arkadaşımız emek harcadı, yıllardır büyük emekler verildi. Fakat bunları bütünleştirmek, birleştirmek toplu bir biçimde kamuoyunun karşısına çıkartabilmek konusunda istediğimiz tarzda etkili bir mücadeleyi bugüne kadar yürütemediğimizi de biliyorum, farkındayım, farkındayız.

Tam da bu yüzden Türkiye’de üzülerek ifade ediyorum ki spor, özelikle futbol patronların, iktidarın ve mafyanın tekel alanına dönüşmüş durumda.

Ben ve benim gibi tek tük’te olsa bazı spor uzmanları, Türkiye’nin her yerinde, terazinin sağa sola yukarı aşağı doğru evrildiği bir dönemde sporun da bundan en büyük nasibini aldığını söyledik ve liyakat ehliyet değerlerinin güç kazanmadığı bir tabloda sporun da kirleneceğini ve istismar alanı olarak kalacağına ilişkin kaygımızı çok zaman paylaştık.

Ama sadece paylaştık hepsi bu kadar.

 

Spora ve futbola ilişkin yaklaşımımız söz üretmekten ibaret kaldı ve hiç bir zaman dikkate alınmadı.

Şimdi ısrarla söz söylemeye devam ediyoruz, yaşamın her alanında mücadele diyoruz, spor alanında da bu mücadeleyi büyütmek göreviyle ve sorumluluğu ile karşı karşıyayız.

Kendimi azda olsa dışarıda tutarak diyorum ki;  okuyucularımız bilsin ki spora ilişkin yaklaşımım sadece söz üretmekten ibaret olmadı hiç bir zaman, bu alanda hep mücadele ettim etmeye de devam edeceğim.

Yıllardır haykırıyorum spor ve futbol için bütünlüklü bir planlamaya ihtiyacımız var. Kamuyu, yurttaşı merkeze alan bir yaklaşımı ve bu yaklaşım talebinde spora ilişkin genel bir yaklaşımı uygulamaya koymak ve bu ekibi oluşturmak gerekiyor.

Bu bütünlüklü yaklaşımda, kentsel mekanların düzenlenmesi ve spor politikaları ile eğitim politikalarının eşgüdümüne dönük bir yaklaşım stratejisi uygulanmalıdır.

Yalnızca endüstriyelleşmiş spor dallarını değil, sporun tüm dallarını kapsayacak bir biçimde bütünlüğü sağlamaya çalışmak ve bunu iktidarıyla muhalefeti ile iş birliği içinde uygulamaya koymak gerekmektedir. Ama mevcut iktidarın ‘ben yaptım oldu’ politikaları ile bütünlük sağlamanın imkanı yok ki.

Söylemek istediğim şu yalnızca ‘iktidar egemen olduğu sürece spor ve futbol hep sorunlu olacak’

Federasyonlar değişir, isimler değişir ama bu düzen devam ettiği sürece dönüp dolaşıp yine sorunları konuşmaya devam ederiz.

O yüzden, çıtayı yükseltmek lazım. Daha iddialı, daha akılcı ve bilimsel çalışmaların yapılması kaçınılmazdır.

Spor ve futbolun sorunları o kadar çok ki günlerce yazsam anlatmam imkansız. Ama en önemlilerinden bir kaçı şunla.

Sporda şiddeti önleyecek, spor ve futbol kulüplerinin yönetimlerinin demokratikleşmesini ve şeffaflaşmasını sağlayacak adımların atılması şart ve tabi ki sporda mali denetimi getirecek ve spor basınını da özgürleştirecek bütünlüklü bir çerçeveyi yerli yerine oturtmak diğer sorunların başında geliyor elbette.

Ne güzel sözler sarfediyorum değil mi okuyan düşünür ki ‘yahu hocam sen Danimarka’da mı Norveç’te mi yaşıyorsun’ diye…

İnanın o ülkelere zerre kadar özenmiyorum ve imrenmiyorum ama oralarda ya da başka batı ülkelerinde ‘liyakat ehliyet’ olmazsa olmazları…

Bizde mi?

15 Nisan 2023 tarihinde oynanan ve bir sıfır galipken birini normal sürede diğer gölü de 10 dakikalık uzatmanın son iki dakikası kala attığı iki golle Ankara gücünü yenen Fenerbahçe maçını tekrar izleyin, hakkı, hukuku, adaleti ve liyakati görürsünüz…

Ve tabi ki müsabaka hakeminin yönetimine, çaldığı ve çalmadığı daha doğrusu çalamadığı düdüklere…

Hayırlı bayramlar Sağlıcakla kalın selam ve dua ile.