Erman Cinasoğlu, “Üslup önemli”
Üslup önemli
Daha önce de birçok kez yazdık. Siyasette üslup çok önemli. Çok iyi bir hatip olmayabilirsiniz. Bazı konularda eksik bilgiye sahip olabilirsiniz. Konuşurken yanlış kelimeler, yanlış cümleler kullanabilirsiniz. Keza bunların sehven olduğunu anlatıp dinleyiciyi ikna ettiğiniz zaman yaptığınız hata, düzeltildikten sonra size artı yazar. Özür dilemek, hatayı görmek, düzeltmek bir erdemdir ve erdem sahibi insanlar her zaman kazanır. Ama işin boyutu bir adım ileriye gider kullandığınız cümleler karşıdaki bir gurup veya kitleyi hedef alır ve siz bunu bilinçli ve kasıtlı olarak üzerine basa basa söylerseniz o zaman işin boyutu değişir. Hele ki seçim dönemlerinde ve özellikle de seçime son birkaç gün kala düzenlenen programlarda kullandığınız ifadeler öncekilerden daha önemlidir. Çünkü seçmenin oyu değiştiren ciddi bir bölümü son günlerde karar verir. Zira o kişi, o güne kadar adaylar arasında bir eleme yapmıştır, son iki tercihi arasında karar verme işini son birkaç günde halleder. Her neyse, bu siyasette üslup meselesinin ben daha önce nasıl etki etki ettiğini, 2014 seçimlerinde çok güçlü bir adayın sırf sert siyaset üslubu nedeniyle kaybettiği örneğini vererek yazmıştım. Sonrasında aynı olayın benden önceki seçimlerde de meydana geldiğini anlattılar. Yine çok güçlü bir aday, seçimden bir gün önce son mitinginde sarf ettiği bazı cümlelerden dolayı bir anda saf dışı kalmış. Yani demem o ki Kocaalili seçmen bu konuda boş da değil. Terazisini kuruyor, kimin neyi ne amaçla söylediğini çok iyi tartıyor, ölçüp biçiyor, kararını da ona göre veriyor.
Geçtiğimiz günlerde isim vermeyeceğim teşkilat içerisinden bir dostumla şöyle bir akşam sohbeti yapalım dedik. Konu konuyu açtı, az önce bahsettiğim üslup meselesine kadar geldi. Ondan birkaç gün önce adaylarımızdan bir tanesi, bir mahalle toplantısında projeleri ile sunum yaparken konu sosyal yardım meselelerine geliyor. Laf arasında ilginç bir iddiayı ortaya atıyor. İddia şu ki bir siyasi kitle, vakıf dosyalarını almış. Yardım alan kişilere ulaşıp oy vermezseniz ‘şöyle olur, böyle olur’ diye tehdit edilenler olmuş. Tabi konu kısa bir süre sonra hedefteki partinin ilçe başkanına ulaşıyor. O da direkt olarak iddiayı ortaya atan diğer adaya ulaşarak ‘Aslı astarı nedir?’ diye soruyor. Diyor ki, ‘Listeyi alan kim? Veren kim? Tehdit edilen kim? Tehdit eden kim? Bunların bilgisini de paylaşır mısın? Bizim bilgimiz dahilinde böyle bir durum yok. Sizin bilginiz neyse açık açık paylaşın, biz de gereğini yapalım.’ Ama karşı taraf hemen hiçbir soruya net cevap veremiyor. Ne kurum, ne isim, ne yer, ne zaman… Hiç bir şey yok. Ama ortaya atılmış bir iddia var.
Velhasıl bunun ardından ben de çok kısa bir araştırma yapıp bahsi geçen konuyu sosyal medya üzerinden buldum. İddianın aynen de bana ulaştığı şekli ile üzerine basa basa dillendirildiğine şahit oldum. Keza bu açık kaynak, şu anda herkesin ulaşabileceği şekilde duruyor.
Şimdi burada ilginç bir durum var. Bir siyasi figür olarak karşınızdaki diğer siyasi figürleri, teşkilatları veya alternatif diğer adayları her türlü eleştirebilirsiniz. Yapılanları, yapılmayanları istediğiniz gibi anlatabilir, siyasi çerçeve içerisinde her türlü eleştiriyi, uygun olan sertlikte ifade edebilirsiniz. Ancak konu başka kişileri zan altında bırakacak bir hal aldığı zaman işler değişir. Bahse konu yüzlerce vatandaşı ezecek, adresi belli edip kimliği belli olmayan açık uçlu iddialarla şahısları zan altına atacak ifadeler kullanırsanız, devlet kurumunu ve kamu çalışanlarını zan altına sokacak iddialar ortaya atarsanız, o zaman iş amacından sapmış olur. Keza iddia makamı ispatla mükelleftir. Ve karşı taraf bunu hukuki boyuta taşırsa işler içinden çıkılmaz hal alır. Vatandaşa karşı, diğer siyasi rakibi eleştirip artı yazacağım diye beklerken bir anda olumsuz karşılıkla yüzleşmek zorunda kalırsınız. Ki biz bunu önceki seçimlerde yaşadık. Evet, böyle iddialar siyasi üslup çerçevesinde olmalı ama ben buradaki olayı biraz siyasi tecrübesizlikle eşdeğer olduğunu düşünüyorum. Umarım bir orta yolu bulunur.
Az önce de dedik ya, Kocaalili seçmen boş değil, oldukça nitelikli bir seçmen yapısına sahibiz. Herkes kimin ne kadar gücü olduğunu, hangi sözü ne kadar tutabileceğini, geçmişte ne yaptığını ve gelecekte ne yapabileceğini çok iyi biliyor. Zamanında kendi gücü olduğu halde, yapabileceği işleri yapmayıp şimdi vaat diye söylenenleri de can kulağıyla dinliyor. Şu anda, hem kanuni hem de hukuki açıdan yapılması son derece zor, hatta mümkün olmayan bazı işleri proje diye vaat ediyorsunuz. Millet gerçeği bildiği halde dinlemekle yetiniyor. O yüzden diyorum ki eksik kaldığınız veya yanlış bildiğiniz şeyler olabilir. Bunlar bir şekilde düzeltilir, ama üslup düzeltilmez. O yüzden ne söyleyeceğinizden önce nasıl söyleyeceğinizi düşünün. Sonrasında mahcup olmamak için… Sağlıkla kalın…