Köşe Yazıları

Erman Cinasoğlu, “Sıkıntı yapar”

Sıkıntı yapar

Geçtiğimiz hafta fındığın önümüzdeki süreçte fiyat olarak nerelere gidebileceği ile ilgili beklentileri paylaşmıştım. Ancak verim ve rekolte konusunda net bir şey söylememiz mümkün değil. Herkesin malumu olduğu üzere beklentilerin altında kalan bir dönem olacak. Tabi bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Şu an için üreticimizin hemen hemen yüzde onluk bir kesimi bahçelerden ilk hasadını yaptı. Tabi yavaş yavaş bilgiler de gelmeye başladı. En büyük sorunumuz iklim şartlarının kendini gösterdiği yine belli oldu. Son bir hafta içinde onlarca fındıkçıyla görüştüm. Hem de kendi bahçeme giderken yol üzerindeki bahçelere ve komşu bahçelere bakma fırsatım oldu. Şu an itibariyle yerde olan fındığın yarıdan fazlası yanık. Yine toplayan tanıdıklarımın harmanlarına da baktım sohbet ettim. Onlar da yanık buruşuk ve çürükten dolayı baya baya mustaripler. Hem rekolte açısından yarı yarıya kaybımız var hem de ele geçecek olanın randımanı pek iyi değil. Bu bizim için büyük sıkıntı. Çünkü geçtiğimiz yıllarda nasıl sorunlar yaşadığımızı gayet iyi biliyoruz. Özellikle ofisin fındık alımlarında birçok üreticinin teslimat talebi red olmuştu. Geçtiğimiz yıl son günlerde yapılan bir düzenleme ile randıman aralığı genişletilmiş bu sayede birçok üretici randımanı sınırda kalan fındığını ofise teslim etme fırsatı bulabilmişti. Yine tüccarda da aynı sorunla karşılaştık. Çürük ve çok düşük randımanlı fındıkları geri göndermek zorunda kaldılar. Şu anda yerdeki fındık yağmur yemediği için pek çürük sorunumuz yok ama önümüzdeki süreçte olması muhtemel. Öyle sanıyorum ki üretici en büyük sıkıntıyı da bu konuda yaşayacak. Fındığı yerde tutmamak için birçok kez bahçeye girmek zorunda kalacak.

Yine ofisin alım politikası önemli rol oynayacak. Geçtiğimiz günlerde ofis sıra vermeye başladı. Başladı ama üreticinin buna nasıl tepki vereceği merak konusu. Geçtiğimiz yıllardan tecrübeyle yaklaşırlarsa pek rağbet görmemesi muhtemel. Önümüzdeki günlerde ne kadar kota uygulanacağı randıman şartları gibi birçok detay gün yüzüne çıkmış olacak. Durum netleştiğinde biz de buradan paylaşacağız. Ancak az önce de dediğim gibi alım politikası çok önemli önceki gibi olur da üretici mağduriyet yaşarsa o zaman talep de oldukça düşer ve şartları daha esnek olan tüccara mecbur kalır. Tabi beklentimiz her şeyin yolunda gitmesi. Umarım öyle bir sıkıntı yaşamayız. Zaten fındığın düşük kalitenin de sorunlu olduğu bir dönemde üstüne alım sıkıntısı olursa işler sarpa sarar.

Geninizde var

Bu hafta moralimi bozan bir konu oldu bu da sohbet ettiğimiz insanlara olan güvenimi az da olsa sarstı. Benim mesleğim gazetecilik ve her ne kadar çok detayına girmiyor olsak ta birçok konuda prosedürü sokaktaki vatandaştan biraz fazla biliyoruz. Yeri geldiğinde de yanlışı doğru gibi iddia eden bir çıktığında doğrusunun ne olduğu izah etmeye çalışıyoruz. Geçtiğimiz ramazan ayında bu kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının yaptığı yardımlarla ilgili bir sohbet geçti. Zira her birinin vatandaşa özel bir ilgisi var ve zor durumda olan birini gördüklerinde el uzatmaktan geri durmuyorlar. Kocaali yardımlaşma konusunda oldukça hassas ve biz bunu caddelerimizde gezen kamyonetler dolusu yardım kolisini izlerken görüyoruz. Her neyse konu konuyu açınca hangi durumlarda kimin kime nasıl yardım ettiğini ve o yardımların hangi kaynaklardan karşılandığını açık açık izah ettim. Yeri zamanı dahil her şey gün gibi akımda. Velhasıl gel zaman git zaman geçen Pazartesi günü bir kurumdan kıymetli bir büyüğüm aradı. Yaptığımız sohbet kendisine öyle çarpıtılarak gitmiş ki oraya nasıl gittiğine ben de inanamadım. Neymiş efendim, büyüğüm cebinden çıkarıp kurum parasını kendi malı gibi dağıtıyormuş. Yani konuyu buraya kadar getirebilmek de ayrı bir başarı ya neyse. Ben de kendisine durumun öyle olmadığını izah ettim. Sohbet kendisine anlatıldığı gibi değil. O da aynı zamanda bir siyasi olduğu için her seçim döneminde olduğu gibi alakasız dedikoduların çıkabileceğini ve benden de beklemediğini söyleyerek vedalaştık kapattık. Daha önce de yazmıştım bu yardım konularında falan biraz hassas davranmak lazım. Ve konuşulanı anlatılanı iyi dinleyip özünü öğrenmek lazım diye. Zira ilçede siyasi olsun veya olmasın bir kuruma bağlı olan herkesin bir sorumluluğu var yaptığı işin ciddiyeti var. Herkes istediği yere istediğimi yardımı yapar ama kimse kimsenin parasını babasının malı gibi har vurup harman savuramaz. O yüzden bu tür şeyleri konuşurken ağzın pervasını bilmek lazım. Hedef kişi veya kurumu zan altında bırakmamaya özen göstermek lazım. Lafı olduğu gibi değil de kendi canının istediği gibi söylememek lazım. Ama bu bizde biraz sorun. Geçmişte de birçok örneğini yaşadık. Şimdi de var ve ne yazık ki gelecekte de olacak. Ne diyeyim dedikodu işte, geninizde var. Sağlıkla kalın…