Köşe Yazıları

Erman Cinasoğlu, “Ne değişti?”

Ne değişti?

Şu ana dek üç aydan fazla süren seçim sürecinde artık yavaş yavaş son viraja girmeye başladık. Düğümün çözülmesine iki hafta kadar bir süre kaldı. Tabi hal böyle olunca adayların ve ekiplerinin sahadaki çalışmaları da iyice hızlandı. Ki, bu ramazan ayında biraz daha artacak. Özellikle siyasi ekipler tarafından düzenlenecek iftar programları ve benzeri organizasyonların artacağını ve seçim çalışmalarının bu yönde ağırlık kazanacağı kanaatindeyim. Yine, önümüzdeki günlerde başlayacak olan açık hava mahalle mitingleri de adayların potansiyellerini tartmak açısından oldukça önemli rol oynayacak.
Öte yandan adayların, aday tanıtım ve proje tanıtım programları da hızlandı. Geçtiğimiz hafta içi önce İyi Parti’nin bir gün sonrasında da Ak Parti’nin tanıtım toplantıları vardı. Biz de ekibimizle birlikte davetlere icabet ettik. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Elbette her adayın her gün farklı mahallelerde en az birkaç toplantısı oluyor. Ancak onlar daha küçük ölçekli olduğu için genel bir değerlendirme yapmak mümkün olmuyor. Merkezde yapılan ve daha geniş kitleleri kapsayan toplantılar ekibin heyecanını ve vatandaşın tepkisini görmek açısından oldukça önemli. Biz de bunu yaparken birçok kriteri bir araya getirip daha sağlıklı yorum yapmaya gayret ediyoruz.
Hem İyi Parti’nin hem de Ak Parti’nin geçtiğimiz hafta yaptıkları her iki tanıtım toplantısında da katılımların beklenenden yüksek olduğunu, inanmışlık atmosferi ve heyecanın tüm salonda yankı bulduğunu söylemek lazım. Proje bazında ise tüm adaylar birbirlerine yakın, bilindik projeler üzerinden çalışma yürütüyor. Şu ana kadar gördüklerim içinde farklı diyebileceğim proje sayısı dört beş tane falan. Elbette eksik ve ihtiyaçları belirgin şekilde önde olan, Kocaali gibi bir ilçe için aynı projelerin dillendirilmesi gayet normal ama açık konuşayım ben şu ana dek ‘Evet, işte budur’ diyebileceğim bir projeye henüz denk gelmedim. Neredeyse tamamı yıllardır konuştuğumuz, sokakta tartıştığımız ve hemen herkesin fikir sahibi olduğu projeler.
İşin ilginç tarafı da şu ki geçmişte yapılamayan işlerde, söz sahibi olan, öncülük yapabilecek nitelikte olan, iş tıkandığında düğümü çözebilecek güce sahip olan siyasilerin zamanında yapamadıklarını şimdi proje diye vaat etmeleri. Bu ilçenin küçük sanayi meselesi birçok kez tam çözüm aşamasına gelmişken bir şekilde tıkandı. Keza OSB deseniz yine öyle oldu. Kentsel dönüşüm çalışması desen öyle. Yine bunlara benzer birçok proje. Yüksekokul işini bile 20 yılda çözebildik. Devlet desteğiyle yapılması gündeme geldiği zaman, vatandaş anlaşamadığı için yapılamayan işler var mesela. Aday bazında demiyorum. Siyasi olarak meydanlarda olanlar, zamanında devreye girip sorunu çözseydiniz de ilçeye hizmet gelmesine vesile olsaydınız. Veya herhangi bir projenin, yerli veya dışarıdan bir yatırımcı sayesinde çözülmesi gündeme geldiğinde ‘Vay efendim burada rant var. Kocaali’yi peşkeş çekecekler’ diye nara atanlar, şimdi ‘Yatırımcımız hazır. Bu işi böyle çözeceğiz’ diyor. Ben buradaki tutarsızlığı anlayamıyorum. Çıkıp birisi dese ki ‘Beş sene önce yatırımcı gelirken başka konuşuyordunuz, şimdi başka konuşuyorsunuz. Yatırımcının hazır olduğunu söylüyorsunuz. Ne değişti?’. Ne cevap verilir bilemiyorum. O yüzden projelere bakarken şu anda kimin nasıl söylediğine değil, geçmişte o proje gündeme geldiğinde, kimin nasıl davrandığına bakıyorum. O zaman söylenenler, yapılanlar veya yapılamayanlar bir yanda, şimdi söylenenler bir yanda oluyor. Değerlendirme yapacağınız zaman, bu şekilde davranmanızı size de tavsiye ediyorum.
Elbette bu ilçenin birçok alanda eksiği var. Sanayi yatırımı olsun, turizm yatırımı olsun, kentsel projeler olsun… say say bitmez. Ama bence bu ilçenin en büyük eksiği, ilçe için hayati meselelerde ortak akılla hareket edilebilecek bir uzlaşı ortamını sağlayamamış olmaktan başka bir şey değil. Şu an sahada olan tüm siyasilerin hiç birini, iktidar veya muhalefet diye ayırt etmiyorum. Her biri, burada doğup büyüyen, ömrünü Kocaali’de geçiren, ekmeğini Kocaali’de kazanan esnaf, iş adamı, idareci veya siyasilerden oluşuyor. Diyorum ki şimdi vaat diye söylediklerinizin bir ucundan zamanında tutsaydınız keşke. Şimdiye sanayimiz de olurdu, osbmiz de olurdu, turizmde de katlamış olurduk, kentsel dönüşümü de halletmiş olurduk. Yıl olmuş 2024, millet aya gitmiş, biz hala yirmi tane esnafı bir araya getirip küçük sanayiyi nasıl kuracağımızı tartışıyoruz. 6’nın üzerindeki şiddette bir deprem olsa Kocaali’nin merkezindeki binaların yarısı yerle bir olacak, en az birkaç yüz kişi enkaz altında can verecek, biz hala dönüşüm gerektiren binalardaki hak sahiplerini nasıl ikna edebileceğimizi tartışıyoruz. Mesele vaat meselesi, mesele yatırım meselesi değil. Bizim meselemiz birlik beraberlik, ortak akıl meselesi. Biz bunu sağladığımız zaman konuşmaya gerek kalmaz, bütün yatırımlar kendiliğinden gelir zaten. O yüzden, sokağa lamba takmak, sağa sola salıncak koymak, yol açmak, bina yapmaktan ziyade, ilçe halkını hayati meselelerde nasıl bir araya getireceğinizi anlatın, A’cılar, B’ciler, C’ciler diye bölmek yerine, yediden yetmişe herkesi, nasıl yekvücut haline getireceğinizi anlatın. Biz de dinleyelim… Sağlıkla kalın…