Eğitim ve öğretimde neredeyiz

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan takvime göre, 2022-2023 eğitim-öğretim yılı 12 Eylül Pazartesi günü tarihinde başlayacak ve 16 Haziran 2023 tarihinde sona erecek.
Programa göre 14-18 Kasım 2022’de birinci,17-20 Nisan 2023’te ikinci ara tatil yapılacak. Ayrıca ikinci ara tatil, 21 Nisan’da başlayacak Ramazan Bayramı tatiliyle birleşecek.
Yarıyıl tatili ise 23 Ocak-3 Şubat 2023 tarihleri arasında yapılacak.
“Bu ön bilgileri verdikten sonra asıl konumuza girebiliriz.”
Bildiğiniz gibi AKP hükümeti döneminde en çok bakan değiştiren kurum, 8 bakan ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) oldu. Bakanlık ayrıca 17 kez eğitim sistemini (müfredat) değiştirdi.
Okula ulaşamayan çocuk sayısı arttı. Akademik özgürlük dibe vurdu. 2002’de merkezi bütçe yatırım ödeneğinden MEB’e yüzde 22.34 pay ayrılıyordu. Bu oran, 2022 yılı için yüzde 11.51’e geriledi. Eğitime ayrılan pay Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH)’da 2003 yılında 3.79 iken, 2022’de 3.47’ye düştü.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamasında ilkokuldan yükseköğretime kadar öğrenci başına eğitim kurumları harcaması 11 bin 680 dolar seviyesinde iken Türkiye’de yapılan harcama 5 bin 723 dolar seviyesinde.
OECD istatistiklerinde; Türkiye eğitim materyali eksikliğinde 38 ülke arasında 1. sırada. 720 bin çocuk okul dışında ve eğitime erişemiyor. 2.4 milyon öğrenci ise pandemi sürecinde uzaktan eğitime ulaşamadı. Türkiye 3-5 yaş aralığında yüzde 39 olan erken çocukluk eğitimine katılım oranında OECD’nin son sırasında, 15-19 yaş aralığında yüzde 69 olan okullaşma oranıyla OECD ülkeleri arasında sondan beşinci. 25-34 yaş arası gençlerin yüzde 41’i ortaöğretim mezunu bile değil.
“Türkiye, yükseköğretim mezunu nüfusun istihdam oranının en düşük olduğu iki OECD ülkesinden biri. Diğeri Kolombiya.”
Üniversite mezunu her 100 kişiden 34’ü işsiz. Akademik özgürlükler endeksine göre 175 ülke arasında 170. sıradayız.
“Yoksulluğun olduğu yerde eğitime erişimdeki eşitsizlik derinleşiyor.” Hele ki enflasyonun yüzde 80’lere dayandığı bir ortamda bilgiye erişimin bedeli de artıyor.
***
Türkiye’de 204 vakıf ve devlet üniversitesi var, ilk yüze giren bir tane üniversite yok. İlk 300’e, 400’e giren üniversitemiz de yok. 465’inci sırada Koç Üniversitesi var, 500’lü sıralarda Sabancı ve Bilkent, 600’üncü sıralarda ODTÜ ve Boğaziçi var.
Sadece üniversite sayılarını artırmak bir işe yaramadığını gördük, görüyoruz. “İçi bilgiyle, liyakatli personel ile doldurulamayan üniversitelerin bir yapıdan başka hiçbir değeri yoktur.”
Dünyada gelişen ülkeler inovasyona ağırlık verirken, bizde siyasi kadrolaşma önemseniyor.
5 Ağustos 2021 günü Milli Eğitim Bakanlığı görevine atanan Mahmut Özer yaklaşık 3 ay içinde 15 genel müdür, 30 daire başkanı, 3 bakan yardımcısı ve 33 il müdürü değiştirdi.
“Eğitimde eşitsizlik giderek artıyor:”
Ekonomik durumu iyi olan veliler çocuklarını özel eğitim kurumlarına verirken, ekonomik durumu iyi olmayan çoğunluk devlet okullarında kalitesiz eğitim ve öğretim görmeye mahkum bırakılıyor. Bu da eğitimde eşitsizliğe yol açıyor.
Okul öncesi çocukların ellerinde akıllı telefon ve tablet oyun aracı olarak kullanılırken, okullarda kırtasiye ağırlıklı eğitim ve öğretim sisteminin çocuklar için çok ilkel kaldığını söylemeye gerek var mı?
“Artık dijital çağdayız, bilgiye ve reformlara açık politika izlemek zorundayız.”
Milli Eğitim Bakanlığı’nca ücretsiz dağıtılan ders ve yardımcı kitaplara sevinmemiz gerekmiyor. Akıllı tahtalar dediğimiz sistemle her öğrencinin önünde bilgiye erişimde kolaylık sağlayan tableti olmak zorunda. Kalem, silgi, cetvel, pergel gibi araçlar artık kullanımdan kaldırılmalı.
“Sürekli değişen bilgi çağında kitaplar sadece gereksiz bir yük ve masraftan başka bir şey değil.”
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda gelişen dünyaya uyumlu devrim yapılması bir zorunluluktur. Ekonomik kalkınmanın ve gelişmenin yolu eğitimin ve öğretimin kalitesiyle mümkündür.
“Öğretmen açıkları acilen kapatılmalı, gelir düzeyi iyileştirilmeli. Rahat çalışma ortamı ve koşulları sağlanmalı. Ücretli öğretmen uygulamasına son verilmeli. Belirli sürelerde öğretmen, veli ve öğrencilere eğitim seminerleri verilmeli. Veliler, öğrenciler ve okul yönetimi arasında sürekli diyalog kurulmalı. Servis araçları, okul içi ve dışı güvenliği sağlanmalı. Spor ve kültürel etkinlikler artırılmalı.”
Ayrıca 3 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete’de yürürlüğe giren “Öğretmenlik Meslek Kanunu”nda yer alan “Uzman ve Başöğretmen” gibi kariyer basamakları, öğretmenler arasında bir ayrımcılığa neden olacağı düşünülmektedir. Bunun eğitim ve öğretime çok fazla olumlu etkisi olmayacağı ileri sürülerek kanunun yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Zaten Müdür ve Müdür Yardımcı kadrosu varken bu tür değişime neden gerek duyulduğu anlaşılır değildir.
Bu tespitleri de belirttikten sonra yeni eğitim ve öğretim yılının önce çocuklarımız için, ebeveynler için, öğretmenler ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.